Dünya Bankası Başkanı ayrılıyor
Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn, görevi bu yıl haziran ayında bırakacağını açıkladı. On yıldır Banka'nın başındaydı. Bir beş yıl daha bu görevi yapmak istemedi. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Dünya Bankası ve IMF'nin başkanları, bu kuruluşların hakim ortaklarının kendi aralarında yaptıkları "centilmen anlaşması" uyarınca belirleniyor. Dünya Bankası'na ABD'li, IMF'nin başına da Avrupa'lı adaylardan atama yapılıyor. Bu yıllardır böyle süregidiyor. James Wolfensohn, iyi bir Türk dostuydu. Türkiye'yi severdi, yardımcı olurdu. Bazı yıllar yaz tatilini Türkiye'de geçirirdi. Bu davranışlarına, üniversite yıllarında odasını paylaştığı Selahaddin Beyazıt'ın katkısı olduğu kuşkusuz. Yıllardır sürdürdükleri dostluk, Wolfensohn'un Türkiye'ye bakış açısını da şekillendirmişti. Altı ayda bir yapılan IMF-Dünya Bankası toplantıları sırasında Türk heyetini mutlaka ve büyük bir zevkle kabul eder, herkesle ayrı ayrı ilgilenirdi. Bizde sıkça değişen ekonomiden sorumlu bakanlara eskiden tanıyormuş gibi davranır, bizim için değişmeyen konuları kaldığı yerden tartışmaya açardı. Toplantı sonunda, Türkiye'deki tanıdıklarına selam göndermeden de edemezdi. On yıl önce Dünya Bankası'nın başına atanınca, ilk olarak hızla reform hareketlerine girişti. Banka'nın vizyonunu değiştirmeye ve hantal yapısını etkinleştirmeye çalıştı. Ancak, uluslararası finans sisteminde görevlerini tamamlamış ve ne yöne gideceğini bilmeyen bu kurumu değiştirmek oldukça güçtü. Bunu o da daha sonraki yıllarda kabullendi zaten. Banka, II. Dünya Savaşı'nda büyük hasar gören ülkeleri yeniden imar etme amacıyla kurulmuştu. İsmi de Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankasıydı. Bu işlevini tamamlayınca, gelişen ülkelerin kalkınmalarını finanse etmeye başladı. Bunun yanında, IMF gibi ödemeler dengesine koşullu krediler verdi. Statüsü gereği kredilerini kamu sektörüne yöneltince, devleti ve onun kurumlarını büyüttü. Sonra da kamu nasıl küçültülür sorusuna yöneldi. Kendi yarattığı sorunları çözmeye uğraştı. Dünya Bankası'nın diğer kuruluşları olan özel sektöre kredi açan IFC, yatırımcılara garanti veren MİGA, fakir ülkelere uzun vadeli fon sağlayan IDA açılarında da politika üretimleri kısır kaldı. Niteliği değişen dünya finans piyasalarında etkileri azalmaya devam etti. Banka son olarak, 1990'lı yılların sonlarına doğru, Wolfensohn'un çabalarıyla fakirliğin önlenmesi konusuna odaklandı. Bu iş hem zor, hem de sadece Dünya Bankasının katkılarıyla çözümlenecek nitelikte bir konu değildi. Wolfensohn işte bu dönemlerde on yıl görev yaptı. Çalışanlarının sayısı 9300'e ulaşmış ve yapısı kalıplaşmış bir kurumu değiştirmekte zorlandı ve dahası tek başına başaramadı. Eski başkanlar gibi "şunları, bunları yaptık" dese de alınan yolun fazla olmadığı görülüyordu. Geçen yıl, kuruluşunun 60. yılında yapılan toplantılar sırasında değişik kesimlerden ağır eleştiriler aldı. Şimdi yeni atanacak ABD'li başkanın Bankaya vereceği yön merakla bekleniyor. Tabii başarılabilirse.
|