Burası Hürriyet değil
Yer Malezya... 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nı düzenleyecek ülkenin belirleneceği kritik oylamanın yapıldığı gün, Malezya'ya gönderdiğim genç basketbol editörü Ozan German bir haber geçti. Haber aynen şöyleydi: Bir Türk gazeteci, Kanada adına oy kullanan delegeyi arayıp, "Tribünlerde adam öldürülen bir ülkeye nasıl oy vereceksiniz?" diye sormuştu. Haberde, Kanadalı delegenin adı vardı. Ancak, onu arayan Türk gazetecinin kim olduğu belli değildi. Muhabirin görevi, duyduğu haberi, hatta dedikoduyu gazeteye iletmektir... O haberin gazeteye girip girmeyeceğine ise masada oturan yönetici karar verir. Biz de arkadaşlarla tartıştık, haberi inandırıcı bulmadık. Daha açık söyleyeyim: Bu haber midemizi bulandırdı. Ertesi gün Hürriyet'in spor sayfalarında manşet olan haber, Sabah Gazetesi'nde tek sütuna bile girmedi.
Malezya dönüşü Ozan German'ı çağırdım. Bu haberi nereden ve nasıl duyduğunu sordum. Cevabı çok şaşrtıcıydı: Hürriyet'in Spor Müdürü Esat Yılmaer söyledi. Sadece bana değil, pekçok gazeteciye söyledi. Düşünün, bir spor müdürü, "özel haberi!"ni, oradaki gençlerle paylaşmakta bir sakınca görmemişti. Ozan da, "Aman haberi atlayıp fırça yemeyeyim" düşüncesiyle bu sarsıcı iddiayı gündeme yazdırmıştı. Haber, gündeme girip gazeteye girmeyen yüzlerce haberden biri olarak çöpe gitti. Ama, tartışma bitmedi.
Geçen hafta, Sabah'ın usta kalemi Hıncal Uluç, "Hürriyet'in gazetecilik ayıbı" başlığıyla bir yazı kaleme aldı... Esat Yılmaer'i, asparagas haber yaparak yaklaşan basketbol federasyonu seçimlerine müdahil olmakla suçladı. Yılmaer'in Uluç'a yanıtı, "Sabah'ın ayıbı" başlığıyla yayınlandı... Yılmaer, kendi grup gazetelerinden Fanatik ve Milliyet tarafından da yalanlanan haberini, garip bir şekilde savunmaya çalıştığı yazısını, "Sabah Spor Servisi'ndeki sevgili arkadaşlarım yazının başlığından alınmasın. Hıncal Uluç bizim yaptığımız haberi 'Hürriyet'in ayıbı' olarak nitelendirdiği için kendisine aynı şekilde yanıt vermeyi uygun bulduk" diye bitiriyordu. Çalıştığım kurumun ya da o kurumun çok önemli bir yazarının adının geçtiği yerde bizim takınacağımız tavrı "alınganlık" düzeyine indirgemek kimsenin haddine değil, bu bir... Her kim, kişisel hesaplarına Sabah markasını dahil etmeye kalkarsa mutlaka cevabını alır, bu iki... Şimdi gelelim o cevaba...
177 delege 5 Ocak günü Türkiye Basketbol Federasyonu'nun yeni başkanını seçecek. İki güçlü aday var: Şimdiki başkan Turgay Demirel ile Lütfi Arıboğan. Her ikisi de Sabah Spor Servisi'ni ziyaret etti, uzun uzun konuştuk. Taraf olarak algılanmamak için, yan yana fotoğraf çektirip gazeteye basmadık. Ama, her iki adaya da muhabirimizi gönderip kendi mekanlarında; evlerinde, işyerlerinde röportaj yaptırdık. Hedeflerini, projelerini sayfalarımıza taşdık... Her ikisine de eşit mesafede durmaya, gazetecilik ilkelerimiz gereği özel bir önem gösterdik. Ve sadece habercilik yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz...
15 yıllık gazeteciyim. Dış Haberler Müdürlüğü de yaptım; Yazı İşleri Müdürlüğü de... Yani, gazetenin mutfağından spor servisine geldim. Ne kimseye göbek bağım var, ne de bir hesabım. Tek bir kavgam var, daha iyi sayfalar hazırlamak. Bu nedenle, spor sayfalarında kimin yazı yazacağına, hangi haberin girece- ğine ben karar veririm. Hesaba değil habere önem veririm. Haber yapmadan önce hesap yapanın da hesabını keserim. Burası kimsenin kişisel işlerini götüreceği, kendini delege yerine koyup federasyon başkanını seçmeye kalkacağı yer değil. Çünkü burası Hürriyet değil...
|