Bir sonraki kurtarıcı Uzan mı?
Bir siyasetçiyi sevip bağlanmak için herkesin kendine göre gerekçesi vardır. Kimi boyundan, kimi kelinden; kimi huyundan, kimi dilinden lidere vurulur. Kimine göre şahanedir, kimi için ideoloji bahanedir. Kimi hemşerilikten sevdalanır, kimi hanımköylülükten.. Kimi candan, kimi cüzdandan.. Umarım ben de bir gün bir siyasetçiye iman edip ' işte bu zat memlekette gerçek dönüşümü başlatır' derim.. Aslında istediğim atla deve de değil. Temiz ama ahmak olmayan bir siyasetçi yeter bana. Lakin ' temizlik' meselesinde ' hastalık derecesi'nin peşindeyim. Adamımın kursağından haram lokma hiçbir yöntemle geçmeyecek. Ne dini fetva ile, ne ideolojik yorumla, ne gerçekçi siyaset yaveleriyle kendini ve çevresini harama alıştıracak. Ne hortumlayacak, ne hortumlatacak. Ne de ' Sen ye, ben göz yumayım ama başta kalayım' diyen ' netekimci' halaskar gazi gibi yapacak. Siyaseti izlediğim 30 yıl boyunca hasbelkader gazeteci olarak ülkenin daima hortumlandığına tanığım.. Hangi siyasetçinin servetinin nereden nereye geldiğini ve meşru yollardan bunun olmayacağını çok iyi biliyorum.. Kimin haram yediğine inanıyorsam vicdanen ikna olmuşumdur.. Fakat aynı 30 yıl içinde benim vicdanımı ikna eden kanıtlar nedense yargıyı ya hiç tatmin etmemiş veya çok nadiren işe yaramış ve yalnızca iki siyasetçi (Tuncay Mataracı ile Hilmi İşgüzar) hüküm giymiştir..
Geçmişe doğru bir bakınca insanın Cem Uzan'da siyasi istikbal göresi geliyor. Belli ki bu millete soyan yaramış. Tabii Uzanlar'ın soyduğunu söylemiyorum; çünkü henüz kutsal yargı kararını vermiş değil. Hem zaten baba ve kardeş suç işlemiş ise bunda siyasetimize şecaat getiren taze kurtarıcı adayı Cem Uzan'ın kabahati ne? O kendisini çocukluğundan beri memleketi nasıl kurtaracağı yolunda tasarılar geliştirerek hazırlamış değil mi?. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak geçim sıkıntısı çekmediği için bütün enerjisini ülkeyi kurtaracak devrimler için kafa yormaya vakfetmiş değil mi? Bu sayede Genç Parti ülkenin bütün iç ve dış sorunlarını görülmemiş bir vukufla kuşatacak programlar açıklamış bulunmuyor mu? Meydanları dolduran yoksul kalabalıklar, bizzat çocuklarının ekmek parasını harcamak bahasına yollara dökülen inanmış kitleler değiller mi?. Öyleyse Türkiye'nin yeni yahut yedek kurtarıcı adayı neden Cem Uzan olmasın?. Adam tam da 'küreselleşme' sürecinin öngördüğü şekilde mutlak ideolojisizlik ilkesiyle hareket etmiyor mu? Küreselleşmeye inanmışlığın gereği; her an her şeye karşı çıkabilir ve her an her şeyi onaylayabilir olmak gelecekte yeni vatan kurtaran aslan görevini devralmak için en elverişli özellikler değil mi? Denecek ki: Efendim Türkiye'de kurtarıcı olmak için Amerika'dan icazet koparmak, özellikle de bu ülkedeki Musevi Lobisi'nden medyamızın deyimi ile' geçer not ' almak şarttır. Oysa Uzan feşmekan firma ile sorunu yüzünden ABD'ce asla istenmeyecek adamdır. Canınızı sıkmayın efendim. Eğer hakikaten o dediğiniz Amerikan ve Musevi Lobisi'nin icazeti şart ise, mutlaka bir yolu bulunur. ABD, her zaman sırtında yumurta küfesi olan siyasetçileri öne çıkarmaya bayılır. Yine denecek ki: Peki ya Cem Uzan zannettiğimizin aksine hapse mahkum olursa, ' geleceğin kurtarıcısı ' senaryonuz çürümez mi?. Sanırım çürümez.. Çünkü Cem Uzan'a hapis cezası ya hiç verilmeyebilir veya Tayyip Erdoğan'ın yattığı kadarını geçmeyebilir. O zaman da yeni kurtarıcımız, hakkında beş yüz yıl hapis gerektirecek ithamlarla iftiraya uğramış (?), ancak bir nebze kusurlu görüldüğü için yedisekiz ay hapis yatarak çıkmış bir kahraman kimliği ile meydanları fethedebililir. Tabii ki Erdoğan'ın mağduriyeti ile, eğer olursa Uzan'ınki aynı kefeye konamaz. Millet Erdoğan'ın şahsında 28 Şubat dayatmacılığını tasfiye etmeye çalıştı. Oldu, olmadı ayrı şey.. Hatta imanımca 28 Şubat'ın asla yerli bir tasarı ve uygulama olmaması da ayrı bir şey.. Çünkü öyle olsaydı, bugünkü hükümetten ve çizgisinden homurdanan askerlerin talimde ' yaylalar yaylalar' yerine ' kendim ettim, kendim buldum; mağdur yarattım başıma diktim' diye türkü söylemeleri gerekirdi. Oysa homurdananı ve homurdanmayanı, subayı ve sivili ile derinliklere bakabilenler şimdi artık iyi biliyor ki 28 Şubat bir ' küresel oyun' uzantısıydı; sonuçları da büyük ölçüde öngörülmüştü. Dolayısıyla yeni bir mağdur vakası ve yeni bir kurtarıcı uyarlaması da ' yerli tasarı' olmayacaktır.
|