M.United sendromu
F.Bahçe'nin derbide farklı yenilgiyi hakettiği son derece kötü futbolunun 3 önemli nedeni var: 1- Manchester maçı. 2- G.Saray'ın üstün performansı. 3- Aurelio'nun yokluğu.
Şampiyonlar Ligi'nde grubundaki formalite maçını Fenerbahçe yönetimi, teknik heyeti, futbolcusu ve seyircisi ile adeta bir final havasına soktu. Turu garantileyen M.United Menajeri Ferguson neticeyi hiç düşünmeden yedek oyuncularının durumlarını izlemeyi tercih ederken F.Bahçe tam takım sahaya çıkıp yüksek tempo ile savaştı. Şampiyonlar Ligi'ndeki bir formalite maçını bu havada oynarsan, Aurelio'nun cezalı olduğunu hesaba katıp G.Saray karşısındaki orta saha şablonunu prova etmeyi düşünmezsen kritik derbiyi ister istemez ikinci plana atmış olursun. Üç farklı galibiyetin medyada abartılması doğal olarak derbideki motivasyonu da olumsuz etkiledi. Çarşamba gecesinden sonra motivasyon üstünlüğü büyük farkla Galatasaray cephesine geçti. Ayrıca sezon ortasına gelinirken yaşanan iki kulvardaki ağır maç trafiği ve Manchester karşısındaki yüksek tempo fizik kondisyonuna da darbe vurdu. F.Bahçe böyle çıktığı Ali Sami Yen'de ilk dakikadan itibaren tam motivasyonlu, hırslı, tempolu, presli bir G.Saray buldu. Aurelio yüksek fizik gücü, devamlılığı, istikrarı ve yaptığı çok önemli görevlerle takımın en yararlı oyuncusuydu. İlk defa Aurelio'suz bir kurguda sahaya çıkıldı, rakip de iyi bir G.Saray olunca orta saha ne defansif, ne ofansif bir şey yapamadı. Böyle bir şablonda, zaten kontrol altında olan Alex'ten de yeteneklerini sergilemesi beklenemezdi. F.Bahçe bu derbide Serkan'ın rakibi bozan girişimleri, direnen geri dörtlüsü ve kaleci Rüştü ile ancak bu kadarını yapabilirdi.
Hagi iyi hazırlanmış Galatasaray'ın bu seneki performansını ve Hagi'nin teknik direktörlüğünü sezon başından beri takdir ediyorum. Geçen hafta da G.Saray'ın G.Birliği önünde çok iyi bir futbol sergilediğini teknik detaylarıyla birlikte belirtmiştim. G.Saray, kazanma hırsı, mücadelesi ve Hagi'nin iyi hazırlanmış taktik planıyla sezonun en iyi maçını derbide oynadı. Hep üstünde durduğum bir konu var: Kadroya uygun sistem. Hagi'nin çift ön liberolu 4-4-2 sisteminin işlemesi için elinde çok uygun bir kadro var. Bu da günümüz futbolunda başarılı olmak için önemli bir faktör. Hagi, F.Bahçe'yi iyi etüt etmiş. "Önce rakibi boz sonra istediklerini yap" felsefesini uygulattı. Geride ve orta alanda hiç hazırlık pasları yapmadan sürekli uzun top kullandılar. Bu topları F.Bahçe defansından döndüğü zamanlar etkili presle çoğu kez kazanıp ofansif aksiyonlara dönüştürdüler. Nobre'nin yakın markajda sırtı kaleye dönük yaptığı alışılmış asistler engellendi. Alex sıkı kontrol altında tutuldu. Orta sahanın kenarları ilerideki görevleri bittikten sonra defansın kenarlarındaki arkadaşlarına yakın yardıma gelince zaten organize olamayan F.Bahçe'nin kanatları kullanma şansı da hiç kalmadı. Selçuk ve Serkan da Volkan ve Conceiçao'nun baskılarıyla ve de rakiplerinin teknik üstünlükleriyle pasifize olunca G.Saray mutlak hakimiyet kurdu. Hagi'nin en korktuğu şey F.Bahçe'de Alex'in kullandığı duran toplar idi. Oyunu sürekli karşı alana yıkarak ve etkili pres yaparak duran toplar en aza indirildi. G.Saray'ın son 10 dakikayı tamamen geride kabul etmesi de çok normaldi. Hasan'dan sonra etkili driplingci Necati de çıkmıştı. Ayrıca takımın en iyilerinden Sabri'de de sorun vardı. En önemlisi de psikolojik açıdan tek farklı skor avantajının korunması beyinlere girmişti. G.Saray, bu nedenlerden dolayı savunmada geçirdiği son bölümde de pozisyon vermeyerek çok önemli bir galibiyet aldı.
|