Terör standardı
Birleşmiş Milletler'de, standart bir "terörizm" tanımında uzlaşılmaya çalışılıyor. Özellikle Filistin ve Irak'ın gölgesinde, "standart" belirlemek başlı başına mesele. Kimi yerde "terörist" dedikleri eylemlere başka yerlerde "ulusal kurtuluş, özgürlük savaşçısı" demiş "Baba Bush" gibi ABD'lilerin... Yahut bir zamanlar ABD'nin "ulusal mesele" dediği "Çeçen sorunu"nu terörizm olarak adlandırmış Rusya'nın eski başbakanı Primakov' un da bulunduğu heyet dünyayı nasıl bir "terörizm tanımı"na mahkum edebilir ki!
*** ABD, bir zamanlar kolonisi olduğu İngiltere'ye karşı, bugünkü manasıyla "terörist" denilebilecek eylemlerle ortaya çıkmış bağımsız bir devlet. Sovyetler Birliği, Çarlığın "terörist" dediği eylemlerin içinden süzülen bir "devrim"in çocuğu. Sovyet sisteminin Avrupa'da çöküşü ise, o ülkelerin Komünist Partileri'nin "terörizm"le damgalayabildiği muhalefetlerin mirası. Soğuk Savaş süresince, birinin "terörist" dediğine, diğerinin "özgürlük savaşçısı, gerilla, direnişçi, kurtuluş örgütü, devrimci, demokrat" diyebildiği sistemler. Afganistan'ı, o zamanki iktidarın davetiyle işgal eden Sovyetler'in, İslamcı mücahitleri "terörist" saymasına karşılık, ABD'nin, desteklediği bu grupları "ABD'nin kurucu babaları"yla eş tutması. Ve bir gün onların bir bölümünün "İslamcı terörist" sıfatını kazanması. Saddam'ı terör eylemiyle başa getirdikten, "terörist" dediklerini katletmesine yardımcı olduktan sonra, birden orada "terör destekleyicisi devlet" bulmuş bir ABD. Bir zamanlar, İngilizlere ve yerleşik Araplara "terör" uygulayarak kendi bağımsız devletini kuran İsraillilerin şimdi işgal ettikleri toprakların halklarının "terörizmi"nden yakınması. Bugün BM'de birer bağımsız, hükümran devlet olarak masalara oturan çok sayıda devletin kökeninin, işgalciler, sömürgeciler karşısında "terörist faaliyetler"e de sarılan örgütlerden, hareketlerden çıkması. Böyle bir tarihle, nasıl uzlaşacaksınız?
*** Yeni rapor, "Herhangi bir hükümeti veya uluslararası bir kuruluşu, bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya zorlamak amacıyla halkın gözünü korkutmaya yönelik hareketler kapsamında ortaya çıkan ve sivil veya silahsız kişilerin ölümüne yol açan ya da bedensel olarak ciddi zarar veren her hareket terördür" diyor. "İşgal durumu ve direnişin, sivilleri öldürmeyi mazur gösterecek hiçbir nesnel geçerliliği yoktur" diyor. Ve devlet olmayan, üniformalı, uçaklı, tanklı, toplu olmayan her "şiddetli mücadele"yi teröre havale ederken... Dünyanın şu andaki düzenini, işgalleri de adeta meşru sayarak, değişmez kabul ediyor! Sivilleri öldüren, işkenceden geçiren işgaller savaş olacak, operasyon, terörle mücadele olacak... Fazla fazla insan hakları ihlali yahut savaş suçu muamelesi görebilecek. Ama, eşitsiz bir güce karşı direniş, bu arada "siviller de öldüğü için" kafadan terörist sayılacak. Kör terör ile direniş birbirine karıştırılacak. "Terörizm", devrim sonrası bir dönemde Fransa'yı yönetenlerin uyguladığı şiddetten, yani devlet şiddetinden çıkmış bir kavramken, başka halklara şiddet uygulayan devletler muafiyet taşıyacak. Uluslararası hukukçu John Whitbeck'in tanımı aslında en uygunu: "Terörizm, benim desteklemediğim şiddettir". Artık siz kimseniz, hangi pencereden bakıyorsanız.
|