|
|
|
|
İdoller, idealler ve markalaşma süreci
2-3 Aralık günlerinde düzenlenen Marka 2004 Konferansı markalaşmak, yaratılan markayı büyütmek, farklılaştırmak ve başarılı stratejileri tanımak için tam bir fırsat.
Günümüzde etrafımıza şöyle bir baktığımızda sayısız sembol ve marka görmekteyiz. Firmalar gitgide markalaşmaya, yani farklılaşmaya çalışmaktalar. Globalleşen dünyamızda bunun olmazsa olmaz etkisini yadsıyamayacağımızdan markalaşmanın önemi gitgide artmaktadır. Marka olabilmek belli bir birikim gerektirir. Bu birikimin öncelikle markanın sahiplerinde ve çalışanlarında oluşması diğer üçüncü kişilere en doğru biçimde aktarılmasını sağlar. Markalaşmanın stratejik vurgusu da son derece önemlidir. Ayrıca bir markanın nasıl algılandığı ve neyi çağrıştırdığı üzerinde detaylıca düşünülüp ortaya çıkarılması gereken bir husustur. Sonrasında bu markayı tanımlayan, akılda kalıcı bir sembol üretilmelidir. Bu, markanın imajına, arkasındaki hikaye ve birikimin yoğunluğuna uygun olmalıdır. Dolayısıyla bu iş ne denli akılcı ve profesyonelce yapılırsa, marka o denli insanlar arasında zamanla bir idole dönüşebilir. Ve bu idole sahip olmak da idealleşebilir. Aslında marka bir buzdağının üzerindeki logosuyla sembolleşir. Buzdağı ne kadar derin ve kapsamlı olursa, marka ve ürün de o kadar uluslararası düzeyde olur. Çağımızda yerel markaların uluslararası markalar arasında yer edinebilmesi çok kolay değildir. Sırasında bilemediğiniz pazarlarda inanılmaz bir rekabetle karşılaşabiliyorsunuz. O nedenle markanın temelleri iyi atılmamışsa kısa sürede silinmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Ülkemizdeki hızlı büyüme, artan nüfus ve ekonomik krizler neticesinde pek çok kişi ve firmanın yurt dışına açılmaya ve dış pazarlarda belli bir yer edinmeye çalıştıklarını görmekteyiz. Bunun doğal sonucu olarak insanımız markalaşmaya ve marka değerlerinin önemini anlamaya başlamıştır. Ancak atılacak pek çok adım, yapılacak hayli işler vardır bu süreçte. İşte bence bu bağlamda Yürekli Eğitim ve Danışmanlık tarafından 2-3 Aralık günlerinde Çırağan Palace Kempinski Oteli'ndeki 5. Marka Konferansı'nda, marka konusunda yerli ve yabancı uzmanların yapacağı sunumlar büyük önem taşımaktadır. Marka 2004 Konferansı, markalaşmak, yarattığı markayı büyütmek, farklılaştırmak ve başarılı marka stratejilerini yakından tanımak için ayağımıza gelen bir fırsat olarak nitelendirilebilir. Detaylı bilgi için: www. yurekli.com Önemli not: İki hafta önce "İç mimarlık ve Orkestra" başlıklı yazımın sonunda şimdi size aşağıda yazdığım metin bulunmaktaydı. Yazının görselleri de bu metine uygun seçilmişti. Bu bölüm kaldırıldığı için yazıyla görseller arasında bir kopukluk oluşmuştu. Okuyucularımdan özür dileyerek bu metni tekrar yazıyorum. Yaklaşık üç hafta önce Lafarge firmasının düzenlediği ve atmış ülkeden mimar ve gazetecilerin davet edildiği "Global Architect and Media Event: Liquid Stone" adındaki çok kapsamlı, güzel bir organizasyona katılma şansım oldu. Washington, New York ve Princeton'da birbirinden farklı konferans, sempozyum ve profesyonel geziler yapılarak özellikle Lafarge'ın yeni ürettiği ve teknik açıdan oldukça farklı bir beton olan "Ductal" tanıtıldı. Lafarge inşaat sektöründe çimento, beton, çatı malzemeleri ve alçıpan olarak dört ana grupta hizmet veren önemli bir firma. Düzenledikleri organizasyonda genelde kaba inşaat malzemesi olarak bilinen betonun mimari estetiğe kattığı değerler bizlere teknik ve görsel olarak sunuldu. Beton kelimesi Latince "concretus"ten geliyor. Dünya üzerinde sudan sonra en çok kullanılan madde olması şaşırtıcı. Teknik açıdan imkanlar genişledikçe bu malzemenin mimarideki eski brüt halinin dışında form ve strüktürüyle yapıya estetik ve orijinallik katabileceği mimarlara tanıtıldı. Oraya aslında öncelikle gazeteci sıfatıyla davet edilmeme rağmen ilk andan itibaren bir iç mimar ve tasarımcı olarak da gördüklerim beni çok etkiledi. Betona bu denli sıcak bir gözle bakabileceğimi düşünmezdim önceleri!
Meltem Etcheberry
|
|
|
|
|
|
|
|
|