| |
|
|
Babalar ve oğullar
Anadolu Ateşi jürisinde kimi zaman tartışıyoruz Arif Sağ ile. İnsanın normal zamanda böyle bir ustayla, ne ustası üstatlığı on yıllar önce kanıtlanmış bir dev adamla tartışıyoruz demesi bile dudak uçuklatacak bir şey. Hem de türküler üzerine, yorumlar üzerine olan konularda laflar ediyorsak diline de felç gelebilir kişinin. Ama orada bulunuş amacımız itibariyle başka zaman ve mekânlarda gık bile edemeyeceğimiz Arif Abi'ye bazen boyumuzu hatta huyumuzu aşan sözler bile söylediğimiz oluyor.
Duygusallık üzerine Sadece bilgili değil aynı zamanda "Bilge" bir kişilik olan Arif Abi göz ucuyla bakıp, bazen bıyık altından da gülerek süzüyor bizi; "Ulan keratalar adam oldunuz da abinize racon kesmeye kalkıyorsunuz" der gibi hallere bürünüyor. Bir de başka tarafı var işin. O da adamakıllı duygusal, içsel, kişisel olan tarafı. Ne o? Ne olacak ben sabi sübyan hallerimden bu yana Arif Abi'nin elinde büyüdüm handiyse. Rahmetli babamın çok çok dostu, kardeşiydi Arif Sağ. Anamın pek çok plağında müzik direktörlüğü, sanat yönetmenliği yapmıştı yıllar boyu. Küçümen bir veletken gidip sazını karıştırıp akordunu bozar, kızdırırdım onu. Yine de gık etmez, tatlı dil güleryüzle "Galiba bu da
Yürekten kırılmak Son jüri tartışmamızı eve gelince banttan izledim. Samimi söylemek gerekirse hâlâ haklı olduğuma inandığım şeyleri biraz fazla ateşli, maksadı aşan bir üslupla söylemişim. Ona bile fazla darılmamış, küsmemiş Arif Hoca. Ama ne zaman ki gazetelerde çıkan demecimi okumuş, işte o zaman köpürmüş, küplere binmiş, daha da önemlisi yürekten kırılmış. Son derece haklı olarak yapmış bunu. Olay tamamen kişiselleşmiş, hatta sınır ötesine taşıp benim de kardeş bildiğim Tolga Sağ'a kadar uzamış çünkü. Sorulması gerekeni elbette; "Oğlumu gündeme getirmek niye? Bu haksızlık değil mi? " diye soruyor.
Mektepli alaylı muamması O zaman şimdi esas söylediklerime kulak ver lütfen Arif Abi. Dedim ki; Arif Abi orada bulunan tüm yarışmacılar için "bunlar benim evladım" diyor. Çünkü oradakiler gerçekten de duygusal bir bağ kurdu aralarında. Hepsi bir baba gibi görüyor ustayı. Ve usta bunlardan eğitimli olana destek atıp alaylı olanına eksi veriyor. Yani kaçınılmaz ve yaman zorluğu olan seçimini eğitimli olandan yana kullanıyor. Ama biz konservatuvar seçme jürisi değiliz. Eğitim bir yere kadar önemlidir ama şov dünyasında başka parametreler de vardır. Sabahat sahnede Fatma'dan daha aktif daha yakışıklı ve cevval. Sırf eğitimle ya da rüzgârla olsaydı Arif Hoca'nın eli altında yetişen Tolga Sağ da, benim gibi medyanın içinde bir babanın oğlu olan Ulaş da, herkesin bildiği tanıdığı kasetleri milyon satan insanlar olurdu. Ama bilginin, eğitimin, medya gücünün yetmediği yerler var. Ayrıca hangi konservatuvar, hangi akademi bu ülkeye ikinci bir Arif Sağ çıkarabilmiş ki?
Yerden göğe Peki bu usta adam, bu Arif Sağ adlı dev adam konservatuvar mezunu mu?.. Bu söylediklerimin bir bölümü tıraşlanınca, ortaya; "Arif Sağ önce oğluna baksın. Onu kimse tanımaz" falan türünden salakça, şabalakça, gereksiz ve haksızca sırıtan bir fotoğraf çıkmış. "Arif Abi sana darıldı" diyenlere diyorum ki; "Sadece darıldı mı? Normal olarak beni yakalayıp, yatırıp bir güzel pataklaması gerekirdi ve yerden göğe haklı olurdu."
Sevgiler panzehirdir... Ben buradan hem canım kadar sevdiğim Arif Ustama hem de kardeş bildiğim Tolga'ya milyon tonluk sevgilerimi gönderip öpüyorum onları. Arzum dışında kırdığım, incittiğim için de günlerdir diş ağrısı gibi yüreğime saplanan acıyı onların engin hoş görüsüyle azaltmak istiyorum. Yani... Yani seni çoook seviyorum Arif Abi.
|