| |
Tanrı "Işık olsun" dedi
İslam alemi -son yılların tümünde olduğu gibi- bu Ramazan Bayramı'na da hüzün, gözyaşı ve kanla girdi. Ve biraz da Allah'ın "Ey inananlar! Hep birden barışa ve güvenliğe girin. Şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır" (Bakara suresi, 208'inci ayet) çağrısına ve savaşı "şeytan" olarak göstermesine rağmen, sevgi, barış, kardeşlik dininin birtakım sapkınlarca şiddetin kaynağına dönüştürülmesinin utancıyla. Ve "Tüm Müslümanlar terörist değil ama teröristlerin çoğu Müslüman" gerçeğinin ezikliğiyle. Evrenin ilk yaratılış anındaki gibi kaos, karanlık... Tüm kutsal kitaplarda o anda tanrıdan ilk buyruğun geldiği anlatılır: "Işık olsun..." Biz de bugün İslam, özellikle de Arap dünyasına çöken karanlığı delebilecek bir ışıktan söz edeceğiz.
Annan'a giden dilekçe Üç hafta önce, Arap medyasının yüzaklarından "Elaph" ve "Metransparent" sitelerinde bir bildiri yayınlandı. Ürdünlü yazar ve araştırmacı Dr. Şakir El-Nabulsi, Tunuslu aydın El-Afif El- Akdar ve Irak eski Planlama Bakanı Dr. Cevad Haşim'in kaleme aldıkları bu bildiri aslında Birleşmiş Milletler'e çağrıydı. Üç öncü, imza sayısı 10 bine ulaşınca metni BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a sunacaklarını duyurdular. Arap aydın, yazar, şair ve gazetecilerinden imza yağmaya başladı. 24 saatte 2 bin imza aşıldı, bir haftada da 10 bin. Ve o üç yürekli aydın, dedikleri gibi, bildiriyi Annan'a ilettiler. Peki bildiriyi hazırlayanlar ve imza koyanlar ne istiyorlar? Cevap: Terörü destekleyen kişi ve kuruluşları ama en başta din adamlarını soruşturup yargılamak için BM bünyesinde uluslararası mahkeme kurulmasını. BM Güvenlik Konseyi'nin 1267, 1373, 1540 ve 1566 sayılı kararlarıyla terörün barış ve uluslararası güvenliğe karşı en büyük tehdit kabul edildiği, teröre karışanlar için alınacak önlemleri belirlemek amacıyla çalışma grubu oluşturulduğu hatırlatılan bildiride, daha sonra şöyle denildi:
Habis urları kazımak "Biz aşağıda imzası olan Arap ve Müslümanlar, teröre karışan kişi, grup ve kuruluşlara karşı alınacak somut önlemleri araştırmanız sırasında bir önemli noktaya dikkatinizi çekmek istiyoruz: Sözde İslam adına terör eylemlerini teşvik edici fetvalar veren gözü dönmüş din adamları. Güvenlik Konseyi'nin terörü lanetleyen kararlar alması yeterli değil. Doğrudan ve dolaylı olarak teröre karışan kişi ve grupları, bu kapsamda fetvalarıyla İslam adına Müslümanlar'ı teröre yönlendiren din adamlarını da yargılayacak BM'ye bağlı bir Uluslararası Ceza Mahkemesi kurulması gerekiyor. Çünkü teröristler işte bu fetvalarla öldüklerinde cennete gideceklerine inandırılıyor." Bildiride bu tür fetvaları veren din adamlarından birkaçı da sayılıyor: Mısırlı Şeyh Muhammed El-Gazali, Suudi şeyhi Ali Bin Hudeyr El-Hodhari, yine Suudi şeyhi Sefer Bin Abdulrahman El-Havali, Tunuslu Raşid El-Gannusi... Bazısı 11 Eylül saldırılarını "dinen meşru" ilan etti, kimi İsrailliler'in daha beşikteyken öldürülmesini istedi, kimi Arap aydınlarının dinden çıktığını öne sürüp hedef gösterdi, kimi El-Kaide'nin saldırılarını sevinçle karşıladı... Gözlemcilere göre, BM Güvenlik Konseyi'nce değerlendirilecek bu dilekçe, savaş ve insanlık suçu işleyenleri yargılayan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bir benzerinin terör suçları için de kurulmasının yolunu açacak. Göreceğiz. Arap aydınlarının girişimini "Karanlığı delecek ışık" diye tanımlamak, herhalde abartılı olmaz...
|