Siz kimsiniz?
"Biz kimiz?" Uygarlıklar Çatışması adlı eserin yazarı Samuel Huntington'ın son kitabının adı bu. Kitap, Amerika'nın beyaz, anglo-sakson ve Hıristiyan özelliklerini kaybetmesi nedeniyle çökmeye doğru yol aldığı tezini işliyor. Kitabı, komünizmin yükselişi döneminde CIA'nin, başta George Orwell olmak üzere bir çok yazara, Amerikan ideolojisini yüceltmek, komünist ideolojiyi karalamak amacıyla ciddi paralar ödediğini akılda tutarak okumakta yarar var. Zaten kitabın yazarı asıl işlevini Türkçe baskının 17'nci sayfasında açıkça dile getiriyor: "Tarihsel deneyimler ve sosyolojik incelemeler, dışarıda ötekinin var olmaması durumunda, bir toplumda bütünlük ve odak gruplarının sarsılacağını gösteriyor. Bir durup bir başlayan terörist saldırılar ve Irak ya da diğer deformasyona uğramış devletlerle olan sürtüşmeler, 20'nci yüzyıldaki savaşların yarattığı ulusal ahengi yaratacak mı, bilmiyoruz." Bu kitabın ana fikri budur. "Öteki"ni yaratmak. Huntington'ın 11 Eylül saldırılarından hemen önce "Uygarlıklar Çatışması" adlı kitabını yazması da tesadüf değildir. Bu kitap, Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından "Komünizmin yerine yeni bir düşman yaratmak isteyenlere" hazırlanmış bir reçetedir. 11 Eylül saldırıları ise bu reçetenin uygulamaya konulacağı bir hastalık olmuştur. Amerika, her zaman meşrebine uygun yazarlar bulmuştur. Yıllarca övgü düzülen Orwell bunlardan biridir. CIA'nin maaşlı yazarı, dünyaya "özgürlük yazarı" diye nasıl pazarlandıysa, şimdi de Huntington çökmekte olan bir dünya görüşünün payandası olarak piyasaya sürülmektedir. Başta Amerikan sistemi olmak üzere, bütün iktidarlar güçleri sürdürmek için bir düşman arar. Amerika için Soğuk Savaş döneminde bu komünizmdi. Komünizm bitince, onunla mücadele ile zenginleşen silah tüccarları, üreticileri, onların bürokrasi ve siyaset alemindeki temsilcileri "Biz görevimizi yerine getirdik. Bize eyvallah" demedi elbette. Kendi varlık nedenlerini onaylayacak yeni bir "öteki"ne ihtiyaçları vardı. Amerika'nın egemen sınıfları bu "öteki"ni (Siz düşman diye okuyun) İslam'da buldu. İslam'a belki de hiç aklında olmayan bir global savaş rolü verildi. (Bir düşünün, en fanatik Müslüman'ın bile Afganistan'da komünizmi yenmek, Suudi Arabistan'da Amerikan işbirlikçisi Vahabi ailesini devirmek, Bosna'da saldırı altındaki din kardeşlerini, o da bireysel katkılarla korumak dışında bir iddiası var mıydı?) Amerika, bir dış düşmana ihtiyaç duyduğunda Müslümanları düşman ilan edecek ortam yaratıldı. (11 Eylül bu yüzden Kennedy Suikasti kadar karanlık bir olay olarak kalmaya devam edecektir.) O yüzden Orwell'ler, Huntington'lar, Mel Gibson'lar, gazeteler, televizyonlar devreye sokulup insanların beyni yıkan- maya çalışılacaktır. 20 yıl önce Afganistan'da Sovyet işgaline direnenler "kahraman" ilan edilip adlarına Hollywood'da Slyvester Stollene'ye destan filmler yaptırılacaktır. Bugün Felluce'de Irak'ın işgaline direnenler ise terörist ilan edilecektir. Böyle bir senaryo yürür mü? Huntington'ın da alıntı yaptığı Rousseau ile yanıt verelim: "Sparta ve Roma bile yok olduysa, hangi devlet sonsuza dek yaşamayı umut edebilir." Yine aynı kitaptan bir alıntı ile noktalayalım: Sonunda Amerika Birleşik Devletleri de Sparta'nın, Roma'nın ve diğer insan topluluklarının yazgısını yaşayacaktır. Arafat'ın ölümü, Irak'taki katliamlar, yapay uygarlıklar çatışması bile bunu önleyemeyecektir.
|