"Çek lan elini kızın elinden!" operasyonu
Tam da zina tartışmasının bittiği, AB'ye acayip yaklaştığımız şahane bir günde, zabıta birliklerinin Samsun sahilinde yaptığı "Çek lan elini kızın elinden!" ya da "Okulu kırıp sahilde fink atmaya utanmıyor musun?" diye özetleyebileceğimiz operasyon karşısında, hadi o dizideki kızın literatüründen ödünç alarak ifade edeyim, "oha falan oldum yani!" Gerçi belediye başkanı güçlü bir şekilde yalanladı ve olayın "mizansen" olduğunu söyledi ama yine de ortada "yalanlanamayacak kadar açık" görüntüler var ve bu görüntüler, olayın pek de mizansen olmadığını ortaya koyuyor. Belki de olay "işgüzar zabıta"nın işidir, bilemiyorum.
*** "Toplum içinde hayasızca davranmak yasaktır" kuralından ilham alarak kendilerine vazife çıkaran zabıta ekiplerinin yaptıkları bu avı, hem onur kırıcı, hem de çok hayasızca buldum. Görevini aksatmadan yapmanın rahatlığıyla genç erkek ve kızların peşinden koşan zabıtaların müdahale anındaki arsız sırıtışları fena halde müstehcendi. O genç kız ve genç erkeklerin yapıp ettiklerini kendi banal ahlakçılıklarıyla yargılamaya kalkanlara karşı öfke duydum. "Ne yapıyorsunuz bakalım burada" ya da "Kendinize çeki düzen verin" denildiği anın, gençlerin bitirildiği an olduğunu ruhumun ta derinliklerinde hissettim. İşte bu yüzden gençleri "bitirenler" o an, benim gözümde "bittiler."
*** Bu ahlak bekçileri karşısında gençlerin "Hop hemşerim! Sen kim oluyorsun? Ne hakla bize karışıyorsun? Elinde hangi yasal dayanak var?" diye kafa tutmayıp, bir suçlu gibi sağa sola kaçışları ise benim için umut kırıcı oldu. Bu toplumda hâlâ üniformanın "hak aramayı zorlaştıran" bir etkisi mi var diye düşünmeden edemedim.. Hiç olmazsa bir "delikanlılık atağı" sergilenemez miydi? Ne de olsa "Bir genç erkeğe yanında genç bir kız varsa dokunulmaz" diye başlayan sayısız hayat deneyiminin öyküleriyle büyümüşüz. Ama hayır! Bu tarz bir direniş de olmadı.
*** Hiç kimse kalkıp da bana bu hayasız operasyonun kaynağının "din" olduğunu söylemeye kalkışmasın. Çünkü benim bildiğim din, insanların özel hayatlarına müdahale edilmesine şiddetle itiraz eder. En büyük günahların bile araştırılmamasını önerir. Her türlü özel durumun teşhirini ahlaka mugayir sayar, edebe aykırı bulur ve insan onurunu her şeyin üzerinde tutar. Eğer bu teşhir operasyonunu yapanlar, zihinlerinin bir tarafında "dine uygun davrandıkları" kanaatini taşıyorlarsa, bilin ki onlar "köylülükleri"yle "din"lerini birbirine karıştırıyorlardır. Çünkü köylülükten kurtulamamışların "Ne kadar köylü gibi yaşarsak o kadar dindar oluruz" algısıyla koydukları kurallar, bir şehir ve medeniyet dini olan İslam'ı bağlamaz.
|