İş, aş, tayin, teşvik...
Partinin içi ziyaretçiyle dolu. Gelen sayısı günde 200'ün altına inmiyor..." Bu sözlerin sahibi AKP Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya... Valilik görevinden gelen Çetinkaya, devletin işlerliğini iyi bilenlerden. Siyasetteki başarısını da son yerel seçimde kanıtlamış bir isim... Gelen ziyaretçilerden yakındığı da yok. Sıkıntısı ziyaretçilerin getirdiği taleplerden. "Yüzde 99'unun talepleri benzer" diye konuşmaya başladı ve ekledi: "Her gelen aş, iş ve tayin istiyor..." Kahvesini içene kadar onlarca kez çalan cep telefonundan gelen talepler de bu sözlerini teyit etmeye yetti. Bugüne kadar partiye gelenlere hep benzer sözler söylemiş. "Haksızlığa uğradığına inandıklarının dışında" tayin, terfi işleri ile uğraşmamaya özen göstermiş. Devlete yıllarca hizmet etmiş biri olarak, bu konulara girmenin kamuda ve bir başka seçmen üzerinde yarattığı sıkıntıyı da bilenlerden... Çetinkaya'nın yakınması ise bürokrasiden. Önce, tek başına siyasi kararın, işsizlik ve açlığı bir noktaya kadar azaltacağına vurgu yaptı.
Sorun uygulamada Çetinkaya da, "Önemli olan uygulama" dedi. İşsizliği azaltmak için yatırımların artırılması için uğraş verdiklerini, bu konuda "teşvik" önlemleri aldıklarını anımsattı. AKP yönetim toplantısında da konunun görüşüldüğünü açıkladı. Toplantıda, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde yatırımların artırılması için çıkarılan teşvik kararnamesi üzerinde tartışmışlar. Resmi Gazete'de de çıkan kararnameden rakamsal örnekler verdi. Örneğin bir hindi çiftliği-kesimhanesinin kurulması ve teşvik kapsamına girebilmesi için 30 bin hindi yetiştirilmesi gerekiyormuş. Bu kesimhanenin günde işlemekle yükümlü olduğu hindi veya tavuk miktarı ise neredeyse bir günde iki ilin tüketimi kadar. Benzer durum büyükbaş hayvan için de geçerli. Çetinkaya'nın aktardığına göre, büyükbaş hayvan işleyecek bir tesisin kurulmasında günlük kesim miktarı için getirilen zorunluluk ise üç haneli rakamlara ulaşıyor Rakamları parti yönetiminde tek tek okumuşlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da olaya tepki göstermiş ve düzeltilmesi için talimat vermiş.
Demir değil, yem Memleketi Muş'ta, Başbakan Erdoğan'ın da katıldığı bir törenle geçen hafta yatırımların artırılması için atak başlatan Ankara Sanayi Odası Başkanı (ASO) Zafer Çağlayan'a konuyu açtık. Çağlayan, teşvik kararnamesindeki aksaklıkları kendilerinin de gördüğünü belirtti. İki yıldır Muş'ta yatırımların artması için çaba gösterdiklerini belirterek, "Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz" diye sitem etti. Söze, "Bir yem fabrikasının kurulup, teşvikten yararlanması için ne yapması gerekiyor bilir musunuz?" sorusuyla başladı. Yanıtını da kendisi verdi: "Saatte 80 ton yem işlemesi gerekiyor..." Rakamların yanlış anlaşılmaması için hesabını vardiyaya çevirip devam etti: "Yanlış duymadınız, saatte 80 ton, bir vardiyada, yani 8 saatte 640 ton yem işlemesi gerekiyor." Biraz da espriyle karışık sözlerini sürdürdü: "İstenen demir-çelik değil, yem üretimi..." Bu kadar yüksek kapasiteli bir yem fabrikasını kuracak bir kişi bulunabilir mi? Haydi kuruldu diyelim, ürettiği ürünleri satma şansına sahip olabilir mi? Yanıtı Çağlayan verdi: "Bırakın satışı, bu kadar üretimin depolanacağı yer bulamazsınız... Bu rakamı oraya yazan kişi acaba hiç yem fabrikasına gitmiş mi?" Doğu ve Güneydoğu'da teşviklerden yararlanarak kesimhane ve fabrika kurulması her dönemde sorun oldu. Bundan 20 yıl kadar önce, kesimhane veya üretim tesisi kurmak için teşvik alanların birçoğu, bu paraları İstanbul ve Ankara gecelerinde tüketti... Geçmişte böyle olması, yine benzer bir gelişme göstereceği anlamı taşımıyor. Yoğurt sürekli üflenerek yenildiği zaman, işsizlerin Ankara'ya akın edip AKP'nin kapısını aşındırması da kaçınılmaz oluyor.
|