| |
Futbolda yorumcu terörü yoruyor artık
"Ekranda 100'ün üzerinde futbol yorumcusu var." Cengiz Semercioğlu üşenmemiş saymış. Buna bir de televizyona bulaşmayanları, yani gazetede yazanları ekleyin, arada bir yazanları da ekleyin, iki de babam verse biraz da çalıp çırpsamları ekleyin, rakam artı sonsuza doğru gider. Ve kaba bir hesapla futbolcu başına birden fazla yorumcu düştüğü ortaya çıkar. Bu yorumcuların da sadece ve sadece "büyüklerle" ilgilendiğini düşünecek olursak ortaya nahoş bir tablo çıkar. Gelişmiş batı ülkelerindeki oran nedir bilmiyorum. Böyle bir oranın ne işe yarayacağı üzerine bir fikrim de yok ama arada bir rakamlarla oynaşmak fena olmuyor. Cengiz, çok ciddi bir yorum ve ahkam bombardımanı altında olduğumuzu söylüyor, ki kesinlikle haklı. Lig başlayalı daha iki üç hafta oldu. Yani takımlar hala puanlı hazırlık maçları yapıyorlar. Takım tertiplerinde sorunlar yaşanabilir, taktik anlayışta birtakım zaaflar olabilir, kısaca takımların, oyuncuların, hocaların hazır olmama hakları var! Ama gelin görün ki, ilk haftadan başlayarak yorumcuların dayak faslı başlıyor. Acımasızca yazılar yazılıyor, görüşler bildiriliyor. Bu anlamakta güçlük çektiğim bir tavır. Sanki spor medyasının futbolla kişisel bir derdi varmış gibi bir hava esiyor, ki bu ruhları bunaltmaya başladı. İşin kötüsü, iyi yorumcular bu "yığın" içerisinde kaybolmaya başladı. Sadece ve sadece konuşan kafalar var. Nefret kusan kafalar... İşin özü futbolken, ön plana yorumcular çıkmış. Diğer ülkelerde yorumcu/oyuncu oranını bilmiyorum ama, hiçbirinde futbolun önüne geçilmez. Ve bu ne gerginliktir? Bu ne baskıdır? Bir hesaplaşma var da ben mi görmüyorum. Biraz sert bulabilirsiniz ama korkarım futbol terörize ediliyor. Büyük bir takımda oynayan futbolcunun yerinde olmayı istemem. Teknik direktörü olmayı hiç istemem. Bırakın bunları taraftar olmaktan bile sıkılmaya başladım. Sahaya pet şişe atıp, küfür eden seyircinin verdiği zarardan daha fazlası spor medyası tarafından verilmeye başlandı. Çünkü içimiz kararmaya başladı. Futboldan sıkılmaya başladık. Bu baskı altında büyüye de başvururlar, dopinge de. Üç beş gün sonra başarılı olmak adına ruhunu şeytana satan oyuncular çıkarsa da hiç şaşırmayın. Düşünsenize yorumcuları da yorumlayan başka bir yorum odağı oluşsa ve aynı şiddette, aynı kıvamda ağır eleştiriler yağdırsalar... Ağzınızı açmaya korkarsınız bir süre sonra, iki satır yazmaktan çekinirsiniz. Yorumcu olmaya gerek yok. Mesleğiniz ne olursa olsun, bu çapta, bu yoğun eleştiri bombardımanında kim işini iyi yapabilir veya işinden keyif alabilir ki?
|