|
 |
|
 |
Hafiye oldu kızını arıyor
İşadamı Ergüz eski eşi tarafından kaçırıldığını öne sürdüğü kızının izini Berlin'de buldu.
Haluk Ergüz, bir dedektif gibi yıllardır göremediği kızının peşine düştü. Eski eşi Ayşe Çınla'nın Alman bir diplomatla evlenip kızıyla önce Paris'e sonra da Berlin'e yerleştiğini belirledi.
Kızını bulmak için dedektif gibi çalıştı
Haluk Ergüz'ün, eski eşinin kaçırdığı kızı Katre Su'yu ararken başından geçenler, polisiye film senaryosu gibi. Bu uğurda bilgisayar kayıtlarını inceleyen hatta kılık değiştiren baba, şimdi mahkeme kararını bekliyor.
Haluk Ergüz, eski eşi Ayşe Çınla Vardar'ın Paris'e kaçırdığı kızını görmek için yıllardır mücadele veriyor. Ayrıldıkları günden beri sadece bir kez görebildiği kızına ulaşabilmek için didinen ve sonunda eşinin Berlin'de yaşadığını tespit eden Ergüz, çok sevdiği yavrusunun velayetini alabilmek için mahkemenin vereceği kararı bekliyor. Gelin polisiye filmleri hatırlatan bu öyküyü en başından aktaralım:
ÖNCE NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜNE Haluk Ergüz, bir arkadaşının evinde tanışır İngilizce öğretmeni Çınla Vardar'la. Arkadaşlıkları kısa sürede aşka dönüşür ve çift 1992'de nikah masasına oturur. Ergüz ailesinin mutluluğu, bir yıl sonra dünyaya gelen kızlarıyla bir kat daha artar. Adını Katre Su (Su Damlası) koydukları kızları, sarı saçları ve mavi gözleriyle gittiği her yerde dikkati çekecek güzelliktedir. Kızının doğumundan sonra babasını kaybeden Ergüz, kendine miras kalan Mısır Çarşısı'ndaki dükkânın başına geçer. Bu sırada eşinde de bazı değişiklikler gözlemlemeye başlar genç adam. Aralarındaki tartışmalar giderek çekilmez hale gelmiştir çünkü. Sonunda 1996'da boşanırlar. Mahkeme üç yaşındaki Katre'nin velayetini annesine verir. Ergüz kızını ayda sadece dört kez görebilecektir artık. İlk yıl mahkemenin öngördüğü tarihlerde yavrusunu kucaklar tutkulu baba. Fakat daha sonra karşısına, eski eşinin bahanelerinden örülmüş bir duvar çıkar. Nasıl mı? Örneğin önce "Katre Su hasta" der, eski eşi... Sonra sıra 'tatile gitti' bahanesine gelir. Böyle uzayıp gider çözümsüz diyalog; 1998'de anne ve kızın ortadan kaybolmasına kadar... Halil Ergüz'ün dedektiflik hikayesi böyle başlar. Dizginleyemediği bir merakla önce Kocaeli Nüfus Müdürlüğü'nün kapısını çalar. Amacı, eski eşinin nüfus kayıtlarını çıkarmaktır. Araştırması kısa sürede meyvelerini verir. Çınla Vardar'ın İstanbul'daki Alman Konsolosluğu'nda görevli bir diplomat olan Bernhard Tschierschkele ile evlendiğini öğrenir.
PARİS'E GİTTİĞİNİ ÖĞRENDİ Sırada Alman Konsolosluğu'nu ziyaret etmek vardır Halil Ergüz için. 'Dedektif gibi' benzetmesini boşuna yapmadık: Nereden aklına geldiyse konsolosluk personeline kendini, aradığı Alman diplomatın arkadaşı olarak tanıtıp; "Bende fotoğrafları var. Onları verecektim" der. Fakat Bernhard Tschierschke'nin tayininin Paris'e çıktığını öğrenince, bir kat daha artar şaşkınlığı. Bu kez sıra, Atatürk Havalimanı bilgisayar kayıtlarına gelir. Bir arkadaşı sayesinde eski karısı ve eşinin 17 Temmuz 1998'de, Paris'e gitmek üzere Atatürk Havalimanı'ndan çıkış yaptığını öğrenir Ergüz. Fakat aynı bilgisayarda Katre Su'nun akıbeti hakkında hiçbir kayıt bulunmaz. Paris havalimanının kayıtlarını incelettiğinde ise, aynı gün karı kocanın yanı sıra kendi kızının da giriş yaptığını öğrenir.
TELEFONDAKİ MEÇHUL SES Geliyoruz 2002 yılına. Merak içindeki baba, aradan yıllar geçmesine rağmen araştırmalarına ara vermez. Fakat kızına olan sevgisi ve dizginleyemediği merakı, yavaş yavaş yerini umutsuzluğa bırakır. Ta ki, o meçhul telefon konuşmasını yapana kadar... Telefonda ismini açıklamak istemeyen bir kadın, Paris'te yaşadığını söyleyerek başlar konuşmasına. Sonra, Halil Ergüz'ün yıllardır duymayı beklediği kelimeler dökülür ağzından: "Kızınızın nerede olduğunu biliyorum. Şu an Türkiye'de, eski eşinizin ailesinin Şarköy'deki yazlığında."
JANDARMA YARDIM ETTİ Durur mu Halil Ergüz! Hemen avukatıyla harekete geçip, mahkemeye başvurur. Ve jandarma yardımıyla Vardar ailesinin yazlığına girip, kızını kucaklar. Fakat yine de o gün, baba ve kızın son görüştüğü gün olur. İmkanımız olsaydı, mutlu bir sonla bitirmek isterdik haberimizi. Fakat yıllardır kızını sadece bir kez görebilen Haluk Ergüz'ün evlat hasreti hâlâ devam ediyor. Kararı, velayet davasına bakan Kadıköy Asliye Hukuk Mahkemesi verecek. Eğer içinizi rahatlatacaksa, bugünlerde Ergüz'ün en büyük destekçisinin, ikinci eşi Billur Hanım olduğunu söyleyelim. Neden mi? Gelin Halil Ergüz'ün ağzından dinleyelim: "Billur evlendiğimiz gün nikah masasına Katre Su'nun bir fotoğrafını koyup, sürpriz yaptı. Herhalde nikahında ağlayan tek erkek benim."
Atilla DİŞBUDAK (MERKEZ)
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|