|
|
|
|
Şili'nin en büyük yüreği
Dünyaca ünlü Şilili şair ve diplomat Pablo Neruda 100. doğum yılı nedeniyle doğduğu kasaba olan Parral'dan İstanbul'a kadar anılıyor.
Şilili şair Pablo Neruda, 100. doğum yılında dünyanın her köşesinde anılıyor. Yüzlerce Şilili, şairin Valparaiso'daki evi önünde toplanıp caddelere, vitrinlere, duvarlara hatta tepelere Neruda'nın yaklaşık 2 kilometre uzunluğa varan şiirlerini yazdı. İstanbul'da da Cervantes Enstitüsü'nde şairin anısına söyleşiler yapıldı, "Postacı'' filmi gösterildi. Şili Büyükelçiliği ile işbirliğiyle açılan fotoğraf sergisi de Pablo Neruda'nın şiire ve siyasete adanan yaşamından kareleri yansıtıyor. Sergi ay sonuna kadar İstanbul Cervantes Enstitüsü ve 21 - 30 temmuz arasında Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde açık olacak. 12 temmuz 1904'te Şili'nin Parral kasabasında doğan Ricardo Eliecer Neftali Reyes Basoalto, 16 yaşındayken adını değiştirdi. Bu değişim konusundaki esin kaynağı Çek şair Jan Neruda'ydı. Artık yalnız şiir dünyasında değil, politik mücadelesinde de yeni adıyla anılıyordu: Pablo Neruda... Şiir yazmaya 10 yaşında başladı. Henüz 20 yaşındayken bugüne kadar en fazla okunan "20 Aşk Şiiri ve Umutsuzluğun Şarkısı'' adlı kitabı yayınlandı. Çocukluğu ve gençliği Temuco'da geçen Neruda'nın annesi henüz iki aylıkken ölünce babası ikinci evliliğini yaptı. Şair "analığım'' dediği üvey annesini çok seviyordu. 1930 yılında evlendiği Hollandalı eşi Maria Antonieta Hageer'den 1936'da Madrid'de boşandı. Boşanma nedenleri aralarındaki iletişim eksikliği ve ortak ilgi alanlarının olmamasıydı. Bu evlilikten olan kızı Malva Marina ise 8 yaşında Hollanda'da öldü. Şair kimliğinin yanı sıra diplomatik görevleri de erken yaşlarda başladı. 1927'de konsolos olarak Doğu Asya'ya gitti. Ardından İspanya'da Barcelona ve Madrid'de de konsolosluk görevlerinde bulundu. Orada Miguel Hernandez, Garcia Lorca, Guillen, Salinas, Jose Caballero ve diğer 27 Kuşağı şairleriyle tanıştı. 1939'da Paris'te İspanyollar için açılan Göçmenlik Bürosu'nda konsolos olarak görev yaptı. Fransa ve Afrika'daki toplama kamplarında felakete uğramış cumhuriyetçilerden oluşan siyasi mültecileri Şili'ye göndermek için aktif olarak çalıştı. Şili Cumhurbaşkanı Pedro Aguirre Cerda'nın desteğiyle 1939'un sonlarında Winnipeg adlı gemiyle iki binden fazla mülteciyi Şili'ye göndermeyi başardı. Neruda 1943'te Şili'ye döndü. 1948 yılında hükümet, şairin de üyesi olduğu Komünist Parti'yi illegal ilan etti. Neruda da cumhurbaşkanının uğruna mücadele ettiği değerlere ihanet ettiğini düşündü ve parlamentoda "İtham Ediyorum'' adlı konuşmasını yaparak hükümeti eleştirdi. Senatör dokunulmazlığı kaldırılarak tutuklanması için emir çıktı. Saklanmaya başlayarak tanınmamak için sakal ve bıyık bıraktı. Bu dönemde "Evrensel Şarkı''yı yazıyordu. Daha sonra iki arkadaşı ve bir kılavuz eşliğinde ülkenin güneyindeki And Dağları'nın patikalarından geçerek Şili'ye kaçtı. Vatanıyla vedalaşmak için adının baş harflerini bir ağaca kazıdı.
AŞKI İHMAL ETMEDİ "Minik karınca'' dediği ikinci eşi ünlü Arjantinli ressam Delia del Carril ile Meksika'da evlendi. Neruda'nın politik ve estetik fikirlerini paylaşan, zarif ve zeki Carril'le evliliği de uzun sürmedi. 1955'te ayrıldılar. Avrupa'da sürgünde yaşadığı yerler arasında İtalya'nın güneyindeki Kapri Adası da vardı. Bu adadaki yaşamı "Postacı/Il Postino'' filmine konu oldu. Filmde İtalyan bir postacının, Neruda ile Capri'de tanışması, bu arada bir kıza aşık olunca yaşantısının değişmesi konu ediliyor. Postacı, aşkını anlatmak için ünlü şairin dizelerinden başka neye sığınabilirdi ki...? Neruda'nın kadınlarla arası her zaman iyi oldu. Sürgünde bulunduğu Meksika'da daha önce Santiyago'dan tanıştığı Şilili Matilde Urrita ile tekrar karşılaştı. Birbirlerine aşık oldular. Şairin Kapri'de bulunduğu dönemde bir süre birlikte yaşadılar. Burada "Kaptan'ın Dizeleri'' adlı kitabını ve Matilde'ye adanmış erotik huyuna gönderme yaptığı aşk şiirleri kitabını yazdı. 1971 - 72 arasında Salvador Allende hükümeti döneminde Şili'nin Fransa Büyükelçisi ve UNESCO daimi temsilcisi olarak görev yaptı. 1971'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldüğünde ise 67 yaşındaydı ve sağcı diktatör Pinochet'nin 1973'te darbeyle yönetime el koymasından kısa bir süre sonra öldü.
Figen Yanık
|
|
|
|
|
|
|
|
|