Türk markalarının keyfini sürüyoruz
Nişantaşı'nda tek bir mağazayla tekstil sektörüne giren Roman, her yönden kendi bünyesinde gelişmiş, farklı yaş gruplarına hitap eden Lady, Gipsy, Roman ismi altında üç ayrı koleksiyon hazırlar hale gelmiş. Gururla söylüyorum ki; artık kendi markalarımızın keyfini sürdüğümüz dönemlerdeyiz.
Haftaya pozitif başlamak, olumlu beklentiler içinde olmak, sanırım olayların lehimize gelişmesini de sağlıyor. Ben haftaya her zamankinden daha keyifli, farklı duygularla giriyorum.Yarın Lizbon'a gidiyorum. Mutluluğumun sebebi ise gidiş nedenim! 27 Nisan-2 Mayıs tarihleri arasında Avrupa Birliği Lizbon Fuarı etkinlikleri çerçevesinde Türkiye'yi temsil edeceğim. Paris'te podyuma çıkan koleksiyonumun şimdi Türkiye'nin Avrupa Birliği çalışmalarında yer alacak olması beni ikinci kez mutlu etti. Bu haftada, adaylığı 1 Mayıs'da kabul edilecek olan 10 ülke ile Türkiye, Bulgaristan, Romanya gibi aday ülkeler, ağırlık olarak kültür-sanat olmak üzere, birçok farklı alanda tanıtım organizasyonları gerçekleştiriyor. Lizbon Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği tarafından aldığım bu davet bana onur verdi. Yapılan çalışmalara dair izlenimlerimi, duygularımı sizlere oradan yazacağım. Çünkü ben ve ekibim bir hafta boyunca Lizbon'da 3 üç ayrı etkinlikte koleksiyonumuzu sunacağız.
AŞK VE BEDEN 10 Mayıs'ta Tophane-i Hümayun'da bir takı koleksiyonu sergisi açılıyor. Ben sade çizgisi olan, yalın kıyafetlerin takılarla bütünleştirilmesinden yanayımdır. Bu sergideki takıların, özgün tasarımlar olması Zeynep Erol'un bu alandaki yaratıcılığının bir göstergesi. Zeynep Erol'un tasarımlarının ilham kaynağı aşk ve beden olmuş. 87 parçadan oluşan koleksiyonun her parçanın ayrı bir ismi, hikayesi var. Mesela bağlılık ve bağımlılık arasındaki ince çizgi hoş bir yüzük olmuş. Takının bedenin tümünde kullanıldığı, giysiye dönüştüğü bu tasarımlarında altın, gümüş, çakıl taşı, abanoz, sandal ağaçları, mercan dalları gibi birbirinden farklı ve ilginç malzemeler kullanılmış. Bu tarz çalışmalarda dikkatimi çeken bir şey de, tasarımcıyla tasarımı taşıyan kişi arasında bir bağ oluşması. Özel tasarımlar da, her iki taraf açısından da, bir duygu paylaşımı olduğunu düşünüyorum.
50'Lİ YILLAR Roman mağazasının bu yaz için kendi içinde rahat kombine edilebilir, kullanışlı, bir o kadar da şık olması şu sıralarda devamlı tekrar ettiğim bu alandaki gelişmemizin bir başka kanıtıydı. 1980'li yıllara dayanan ve ilk olarak Nişantaşı'nda tek bir mağazayla tekstil sektörüne giren Roman o günden bu güne, her yönden kendi bünyesinde gelişmiş, farklı yaş gruplarına hitap eden Lady, Gipsy, Roman ismi altında üç ayrı koleksiyon hazırlar hale gelmiş. Bu yılki koleksiyon, Suzan Toplusoy tarafından hazırlanmış. 1940 ve 1980'lerin yansıması, canlı renkler ve geometrik desenler, gold ve platin renklerde jarse, şifon, keten gibi kumaşlar; mini elbiseler, pileli pantolonlarda kendini göstermiş. 50'li yılların çizgileri de dar pantolonlar, romantik çiçek desenleri, dantel, tül ve jakarlı vücuda oturan döpyeslerde görünüyor. Bana kalırsa en önemli grup, büyük bedenler düşünülerek hazırlanan Lady koleksiyonu. 44-48 beden arası bu koleksiyon, sanırım birçok markada arayıp bedenini bulamayan bayanlar için iyi bir alternatif. Roman'ın bu konuya yaklaşımı, çalışması önemli. Umarım yakın gelecekte, her alanda göğsümüzün kabardığı, keyifli günleri birlikte yaşarız.
Dilek Hanif
|