Avrupa'da şarkılar değil kimlik daha önemli
Sertab Erener'in İngilizce albümü bir hafta önce Avrupa'da piyasaya çıktı. Sesine ve şarkılarına güvenen ama Müslüman olduğu için engellerle karşılaşan sanatçı, önyargılardan yakınıyor. Sesini duyurmanın zor olacağını bilen Erener, başarmak için çok zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor.
*** Sesinden önce kimliğin önemli
Albümü "No Boundaries" ile Avrupa'ya açılan Sertab Erener Türk ve Müslüman olmanın yurtdışında başarı yakalamak için çok büyük bir engel olduğunu söylüyor H
Hayatında yeni bir dönem yaşıyor Sertab Erener. Yıllardır hayalini kurduğu projeler şimdi yavaş yavaş gerçekleşiyor. Heyecanlı, yorgun ama en çok da şaşkın. Çünkü bunca yıl sahne tozu yutmuş ve bu kadar iyi şarkı söyleyen bir şarkıcıyken sadece uyruğu yüzünden dışlanmayı aklı almıyor.
* İngilizce albümünüzün satışları iyi mi, tepkiler nasıl? Albüm henüz yeni. Sırayla İspanya, Yunanistan, Belçika, Finlandiya, Macaristan, Polonya ve geçtiğimiz hafta İngiltere'de çıktı. Sonra Almanya, Fransa takip edecek. İyi olduğunu biliyorum ama ben hiç rakam almam.
* Avrupa piyasasında sizi zorlayacak noktaları aşağı yukarı tahmin etmişsinizdir. Aklınıza gelen mi oldu yoksa daha büyük sürprizlerle mi karşılaştınız? Öncelikle bizim gibi küçük bir ülkeden, kendi küçük diliyle Avrupa'ya ve dünyaya müzik satmaya çalışan biri için hayat çok kolay değil. Burada zorlanacağımı biliyordum ama Türk olmanın, Müslüman olmanın başıma bu denli sorun açacağını tahmin etmiyordum. Maalesef ne yaptıysak, kötü ve eksik algılanmışız. Türkiye'nin bir yüzü asla bilinmiyor, o da bizim yüzümüz. "Sen çok beyazsın, beyaz Türk var mı?" ya da "Hiç peçe taktın mı?" gibi sorularla karşılaştım. Bu çok acıklı, çok üzüldüm. Bu kesinlikle önyargı, yerleşik bir Türk imajı var. Senin bir adım daha atman için reaksiyon gösteriyorlar, kabullenmiyorlar. Konu müzikten çıkıyor.
* Daha yolun başında kendinize hiç şans tanımıyor gibisiniz... Bayağı zamana ihtiyacı var bu işin. Şunu anladım ki, bu yakın coğrafyadan hiçbir şarkıcı kısa bir sürede bir şey olamaz. Benim hayatım boyunca Madonna olma ihtimalim söz konusu bile değil. Ben Sertab Erener olmaya çalışıyorum. O neyse, ne olacaksa, bir şey ektim, şimdi bekliyorum. Bir de 18'inde falan başlamak lazım, ben 30'umun içindeyim, biraz geç kaldım.
* Görsellik çok mu belirleyici, sizin de tarzınızı, makyajınızı değiştirdiğinizi görüyoruz... İnsanoğlu güzeli seviyor. Güzellik birçok kapıyı açıyor. Özellikle bu meslekte çok önemli. Güzelliğin ayrıca da matematiksel karşılığı var. Herkesin aynı noktada buluştuğu, "bu güzel" dediği bir şey var. O yüzden herkes güzel olmak istiyor ve sistem bunu büyütüp, şaşalı bir hale getirince bu kaçınılmaz bir gerçeğe dönüşüyor.
* İmaj konusunda size yardım eden biri var mı? Var ama önemli olan kendi kapasiteni bilmen. "Kylie Minogue olacağım" diye bir şey yaparsan, komik olursun. Bir şekilde Batı'ya, dünyada olup bitene yakın durmak gerekiyor ama onun içine kendini katman, kendi olman lazım. Mesela ben sarı bileziklerimi takıp, saçımı örerek, onların gözüne yakın duracak bir dünyayı ama kendi karakterimi de ortaya koyuyorum. Burak Ertaç diye bir arkadaşım var hem saçımı, hem makyajımı yapıyor. Kıyafetlerimi de o belirliyor.
* Eurovision başarınızdan sonra şimdi gözler Athena'da. Onlar için "Bir birinci daha çıkmaz" derken, neyi kastettiniz? Eurovision tarihine bakıldığında çok sık rastlanan bir şey deği bir ülkenin iki kez birincilik alması. Benim mantığım "zor" diyor. O yüzden böyle telaffuz ettim. Ama bunun ne Athena'yla, ne şarkısıyla ilgisi yok. Ben sadece bunu yaşadığım, bizzat deneyimlediğim ve ne kadar zor bir şey olduğunu gördüğüm için söyledim. Athena Türkiye'yi temsil edebilecek en olağanüstü gruplardan biri. Gençler, iyi müzik yapıyorlar, dünyayı takip ediyorlar...
* Türkçe albüm yapacaksınız, öyle değil mi? Becerebilirsem, istiyorum çünkü artık yeni şarkılar söyleme ihtiyacı duyuyorum. Son yaptığım albümden üç yıl geçmiş. Ekim-Kasım gibi bitirebilirsem ne ala, bütün yaz oturup çalışmam lazım.
* Müziğin dışında neler var hayatınızda, kendiniz için kurduğunuz dünya nasıl? Mesleğim benim her şeyim değil. Ben kendimi ifade ettiğimde, ben kimim dediğimde sadece şarkıcı Sertab'ın ötesinde bir şey olduğumu fark ettim. Ben hayatta sadece Sertab olduğum için mutlu ya da mutsuz değilim. Ben biriyim, o sadece benim işim, yeteneğim ama benim tamamım değil. Başka doldurmam, öğrenmem, yaşamam gereken ve mutlu olabileceğim başka bir yığın alanın olduğunu kavradığım gün, bu işin esiri olmadım artık. Bu müthiş bir huzur, güven ve mutluluk veriyor bana.
* Meditasyon ve yoga sizin çıkış yolunuz sanırım... Bir başka dünyaya kapımı açtım ve bu çalışmalar bittiği anda tamamen oraya yöneleceğimi hissediyorum. Çin'e gideceğim inşallah. Farkındalık, hayatı doğru ifade etmek, kendini blok olduğu zannetme salaklığından bir adım öteye geçmek... Bir de hastalıklarım nedeniyle başka bir proje var aklımda. Bir vakıf kuracağım. O vakıf birçok hastayı ameliyat bedava tedavi edip, ameliyat ettirecek.
* Kendinize çok sade ve dünyevi hırslardan uzak bir dünya kurmuşsunuz ama aynı zamanda da hırsın, yarışın, dedikodunun tam göbeğinde bir iş yapıyorsunuz. Dengeyi tutturmak zor olmuyor mu? Çok zor. Öyle bir şey ki, burada Matrix'in tam göbeğindeyken bir kapıyı kapatıp, meditasyon yapıp, içe dönmek kolay olmadı. Çünkü zihin orda asla durmuyor. Onu kontrol altına alma çalışmalarıyla deneyimlere başlıyorsun. Artık zihnin seni değil, sen zihnini kontrol edebilir hale geliyorsun. Bu matematiksel bir şey. Ben içindeyken bile olaylara sadece izleyici kalabilmeyi başarıyorum artık.
* Aşk hayatınız nasıl? Gayet iyi. Aşk sevgiye, birlikteliğe, ruh ikizliğine, dünyayı anlama haline, üretmeye dönüşürse en değerli olanı o bence. Biz Demir'le ilişkimizde gittik geldik, ayrıldık falan ama şu an Allah'tan benim gibi hisseden, aynı yerlere yürüyen bir insanla beraberim. Kızıltoprak
İlknur Kızıltoprak
|