56 yılın hatıralarını evlatları tamamladı
Kalp krizi sonucu 56 yaşında hayata veda eden spor yorumcusu Hüsnü Çil'in yarım kalan anıları, 'Sudaki Vefa İzleri' adıyla yayımlandı. Kitabın editörlüğünü oğlu Ömer Çil yaptı....
Geçirdiği kalp krizi sonucu geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan SABAH gazetesi yazarı Hüsnü Çil'in bitirmeye fırsat bulamadığı kitabı, ani ölümünün ardından evlatları tarafından tamamlandı. Usta spor yorumcusunun hayat hikayesi ve anılarının yer aldığı "Sudaki Vefa İzleri" isimli kitap, yazarın Karadeniz aşkı ve insan sevgisiyle geçen ömründen önemli kesitler sunuyor. Kitabına, 'Karadeniz yıllarım' diye isimlendirdiği çocukluk çağıyla başlayan Hüsnü Çil, İstanbul'a geliş macerasını ise, "Babam, mutlaka okumamı istiyordu. 1957'de rahmetli ablam, ağabeyim ve ben vapurla 3 günde İstanbul'a geldik" sözleriyle ifade ediyor. Dönemin İstanbul'undan zihnine yer eden ayrıntıları da usta bir dille okuyucusuna aktaran merhum gazeteci, Vatan Mühendislik Fakültesi'nde okurken babasının vefat haberi üzerine yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
FOTOĞRAFLARDA KALDI "Bir cumartesi günü babamı kaybettik. Cenazeyi otobüsle Trabzon'a götürdük. Pazartesi akşamı ise vize imtihanım vardı. Uçakla geri döndüm, dersin hocasına gittim. 'Babam öldü. Trabzon'dan geliyorum. Ya diğer vizelerimin ortalamasını alın ya da bana başka bir gün vize yapın' dedim. Hiç umursamadı bile... Bana 'imtihana gir' dedi ve yürüdü gitti. Müthiş bozulmuştum, sinirlerim harap olmuştu. Yumruğu suratına yapıştırdım. Gerisini hatırlamıyorum..." Anılarını nükteli bir ifadeyle kaleme alan Hüsnü Çil, kitabında gazetecilik yıllarının yanı sıra sanatçı, iş adamı ve sporcu dostlarıyla paylaştığı hatıralara da yer veriyor. Kitabın sonunda yer alan fotoğraflar ise Hüsnü Çil'in hayat hikayesine bir albüm niteliği kazandırıyor. 70'li yıllarda spor mecmuasına yazı yazmaya başlayan Hüsnü Çil, gazetecilik hayatı boyunca edindiği dostlar, katıldığı ortamlar ve tanık olduğu olayları gönül süzgecinden geçirilmiş bir üslupla kelimelere döküyor. Kenan Sönmez, Tuncer Bicioğlu, Irmak Tülbentçi ve rahmetli Kemal Güler'le Karadeniz'e yaptıkları 4 günlük gezileri o günlere duyduğu özlemi okuyucusuna aktaran Hüsnü Çil, o dönem Sabah Grubu'ndaki dergilerin Reklam Genel Müdürü olan Kemal Güler'e yaptıkları bir şakayı şöyle anlatıyor: "... Bir seferinde uçak biletini dördümüz Business Class alıp, Kemal'i kızdırmak için ona normal bilet almıştık. Uçağa arkadan bindik. Ben en önden gidip hostese Kemal'i göstererek 'Şu gelen gözlüklünün bileti Business Class değil. Sakın onu buraya almayın' dedim. Kemal benim hemen yanımdaydı. Hostes biletine baktı, 'sizin yeriniz arkada' dedi. Kemal bozuldu, kızardı, bağırdı ama gitti arkaya oturdu. Kemal'le çok anım var. O hep iyi niyetli ve sakin bir adamdı."
BENİMLE MEZARA GİDER Kendisiyle yapılan son röportajın ve ölümünün ardından basında yayınlanan haberlerin de okuyucuya aktarıldığı "Sudaki Vefa İzleri"nde Çil'in Karadeniz'e duyduğu sevgi kendi ağzından şöyle aktarılıyor: " Memleketim Karadeniz'e hayranım. Yaylalarına, insanlarına hasta oluyorum. İnanılmaz bir sevgim var. Orada dünyanın hiçbir yerinde olmayan tabiat manzaraları vardır. Yakında hayatımı yazdığım bir kitabım çıkıyor. O kitapta inanılmaz resimler var. Ben bu kitabı eşime, dostuma dağıtmak için 2 bin tane bastırıyorum. Bazı firmalar 'Fazla bastıralım, satışını yapalım' diye görüşüyor benimle. Kitapta yazdım. Çok değişik, renkli bir hayatım var benim. İnsanların bilmesi gerekenleri yazdım ben oraya. Benimle mezara gitmesi gerekenler benimle mezara gider..."
Pervin METİN (MERKEZ)
|