kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Teknoloji
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi? (1)

Yayınlanan bazı anketler sonucunda tek partili bir siyasi ortamın ortaya çıktığı yönünde tespitler ifade ediliyor. Tabii bu tespitler bir başarının ifadesi olarak değerlendirildiği gibi, kimi kaygıların ortaya sürülmesi için de dillendirilebiliyor.
Öncelikle ortaya çıkan tablonun "sayısal" boyutuna odaklanıp da, gerçek "siyasal" boyutu üzerinde durulmazsa, doğru bir değerlendirme yapılmış olmaz.
Eğer "siyasal" çerçeve tam olarak ortaya koyulabilirse, gelişen durumun toplumun bütünü için bir imkanlar dizisini mi ifade ettiği, yoksa bazı kaygıların zeminini mi teşkil ettiği, net bir şekilde açığa çıkarılabilir.
Bugün geldiğimiz noktanın, kaygıları besleyen "merkezin bir parti tarafından ele geçirilmesi" anlamına gelmediği, toplumun geneli için imkanlar dizisini ifade eden "merkezin yeniden dirilmesi sürecinin devamı" olduğunu işin başında belirtmek gerekir.
Çünkü işin temelinde halkın siyasete dönük arayışları vardır. Kısaca "istikrar içinde değişim" diyebileceğimiz bu arayış, 3 Kasım seçimleri ile gün yüzüne çıktı. Bunun devamını talep eden seçmen dinamiği bugün bu tabloyu ortaya çıkarmaktadır.
Bunun kendi siyasal tarihimizde nasıl ortaya çıktığını derinlemesine hatırlamakta fayda var.

***

Tek partili hayat döneminde CHP içinde başka yerlerdeki tek partiler gibi içinde tek bir sınıf ve sosyal katman olduğunu söylemek fazla indirgemeci bir yaklaşım olur.
Bu nedenle CHP içinde çeşitli konulara dönük görüşler bir çeşit harman olarak duruyordu. Böylece CHP farklı sosyal katmanların temsilcilerinin bir tür "modus vivendi"si gibi duruyordu.
Çok partili hayata geçişin hemen öncesinde, Dünya Savaşı'nın da etkisiyle, tek partili hayata dayanan siyasal ortamın "toplumsal refah" üretme yeteneği ciddi biçimde zayıfladı.
Toplumsal refah üretimi konusunda esnaf ve tüccar kesiminin talepleri, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarındaki seferberlik ruhuyla belli limitlerde kalmıştı. Yıllar geçtikçe ise esnaf ve tüccar kesimi kendi taleplerini daha çok dillendirmeye başladı.
Refah üretiminin savaş koşullarında zayıflaması, esnaf ve tüccar kesiminin kendi taleplerini daha güçlü ifade edeceği bir siyasi organizasyona olan ihtiyacını ciddi biçimde güçlendirdi.
Demokrat Parti, bu talebin öncülük ettiği siyasal dinamiklerle paralel hareket eden sosyal katmanların temsilcisi olarak doğdu.
DP'yi kuranlar da CHP kadrolarıydı, ama farklı toplumsal talepler neticesinde "modus vivendi"den ayrılarak yeni bir siyasal organizasyona öncülük etmiş oldular.
Aslında DP'nin ortaya çıkışı, "toplumsal merkez"in taleplerinin artık sadece CHP tarafından temsil edilmesinin yeterli olmadığı görüşü ile mümkün olmuştur.

***

Çok partili hayata geçişle birlikte artık toplumsal merkez, yukarıdaki sürecin devamı olarak kurulmaya başladı Türkiye'de.
Toplumsal merkez, stratejik olarak "istikrar ve değişim taleplerinin dengesi" üzerinde kurulur.
3 Kasım seçimlerinden önce bu denge ve dolayısıyla "siyasal merkez" buhar olduğu için, 3 Kasım seçimleri politika ve refah üretme yeteneğini yitirmiş partilerin tasfiyesi ve toplumsal merkezin yeniden kurulması dinamiğini doğurdu.
İçinde olduğumuz yerel seçim süreci, toplumsal merkezi temsil eden değerlerin siyaseti biçimlendirme talebinin devamıdır.
Siyaset dirilmeye devam etmektedir, toplum refah üretme yeteneğine yeniden güvenmeye başlamıştır ve demokrasi nefes almaktadır.
Bu çerçeveden bakıldığında ortaya çıkan anket sonuçları, "siyasi ortamın tek bir parti tarafından ele geçirilmesi" gibi bir kaygıyı değil, "siyaseti büyüten ve merkezi dirileştiren dinamikleri" ifade etmektedir.
Bu konuya devam edeceğiz...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Halkları korumak   / 17-03-2004
 Milyonlar yürümeye devam etmeli...   / 15-03-2004
 Meşruiyetin güvenliği   / 14-03-2004
 Güvenlik ortak bir değer midir?   / 12-03-2004
 Kural, kuralsızlık ve meşruiyet   / 10-03-2004
 Jeo-politik ve siyasi değerler   / 08-03-2004
 AB ve Büyük Coğrafya   / 07-03-2004
 Şehrin ruhu...   / 05-03-2004
 Sağcı sol...   / 03-03-2004
 Değerler ve araçlar   / 01-03-2004
ERDAL ŞAFAK
Ara rapor
Yerel seçimin nabzı turlarında biz "Derin...
AHMET HAKAN COŞKUN
Anketin bozduğu morali Antalya düzeltti
Yaslı gitti, şen...
MEHMET BARLAS
Bizim modelimiz "Ilımlı İslam" değil "Liberal...
ÖMER ÇELİK
Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi?...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Bir 'Buda heykeli' gibi
Güneş Karabuda'nın elli yıl...
REFİK DURBAŞ
Uzaktakilere durum bildirgesi
Ağır siyaset kokan...
SAVAŞ AY
Genç iletişimciler pek yaman
Kocaeli Üniversitesi...
HINCAL ULUÇ
Üçüncü milenyumda köle tacirleri..
Ertuğrul Özkök,...
Kulübeye veda
Kulübeye veda
G.Saray için antrenör ceketini dün 20.45'te astığını söyleyen...
Yola devam
Yola devam
Cansun, iki sene öncesinin rövanşını alamadı. Rakibinin 1152 oyuna...
İstanbul'a tüp geçit
İstanbul'a tüp geçit
İstanbul Kazlıçeşme'de 15 bin kişiye konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan,...
'Süreci Denktaş'la bitirmek istiyoruz'
'Süreci Denktaş'la bitirmek istiyoruz'
Ankara'da geç saatlere dek süren Kıbrıs zirvesinde ise 'olmazsa...
Ayaş Tüneli vicdan azabı gibi
Ayaş Tüneli vicdan azabı gibi
28 yılda 700 trilyon lira yutan Ayaş Tüneli, devlet- siyaset- işadamı...
Şanslı mülteciler
Şanslı mülteciler
İran, Irak, Suriye ve Afganistan gibi ülkelerden kaçarak Van’a...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | ON Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Teknoloji | Otomobil |Sinema | Hobi | Çizerler
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.