| |
|
|
Seçmen çorba mı, börek mi?
Tarhan Erdem ve arkadaşlarının yaptığı seçim araştırması başta siyaset camiası olmak üzere birçok kesimi karıştırdı. Oyları az çıkan siyasiler burunlarından soluyor. Temel itiraz şöyle: "Efendim nasıl olur da İstanbul gibi nüfusu 10 milyonu aşmış bir kentteki siyasi eğilimler sadece 2 bin kişiye anket uygulanarak tahmin edilebilir?" Aynı eleştiri TV reytinglerini hesaplayan kuruluşlar için de yapılır. "Milyonların izlediği programlar nasıl olur da sadece 2 bin kişilik bir grupla ölçülebilir?" Arkadaşlar! Bu ve benzeri eleştirilere sakın kanmayın. Çünkü gerçekten de milyonların siyasi davranışı (ya da program tercihi) iki-üç bin kişiye sorularak saptanabilir. İstatistik denilen bilim dalı tam da bunu yapabilmek amacıyla kurulmuştur. Sıkça verilen örnektir: Seçmen çorbaya benzemez. Çünkü kaşığınızı çorbanın neresine daldırırsanız daldırın tadı aynıdır. Seçmenleri böreğe benzetebiliriz. Tepsinin ortası iyi pişti mi? İçine yeteri kadar peynir konmuş mu? Tadı, tuzu, yağı nasıl? Kenarı yumuşak mı, yoksa kıtır mı? Bazı yerleri yanmış mı? İşte istatistik ve anket önümüzde nasıl bir börek olduğunu, tepsinin dört beş yerinden küçük birer parça yiyerek anlama becerisidir. NTV'deki programda Tarhan Erdem'e, "İstanbul'daki ekonomik farklılaşmayı göz önüne aldınız mı?" gibi abes sorular yöneltenler oldu. Zaten ciddi bir siyaset anketi başka türlü yapılamaz ki! Bu soruyu soranlar istatistikten hiçbir şey anlamadıklarını ortaya koydular. Peki Tarhan Erdem'in anketi geçerli mi? Yani istatistik bilimine ve çalışma biçimine uygun mu? Kusura bakmayın ama bir TV programında sorduğunuz üç beş soruyla bunu anlamanız mümkün değildir. Ancak bir uzmanlar grubu, "Hoca gel de anlat bakalım, bu işi nasıl yaptın" der... Erdem de saatler sürecek bir brifingle araştırmanın mantığını ortaya koyar. Bu da şu anlama gelir: Konunun uzmanı olmayan sıradan vatandaşlar için konu 'güven'den ibarettir. Ya Erdem'e güvenirsiniz ve anketin 'kurallara uygun' bir biçimde hazırlanıp yürütülmüş olduğunu kabul edersiniz. Ya da ona güvenmezsiniz. (Geçmişte bir çok araştırma şirketinin sonuçlarla 'oynadığını' biliyoruz.) Olay budur. Gerisi ideolojik-siyasi kapışmadır. (Not: Diyeceksiniz ki... "Peki nasıl oluyor da kılı kırk yaran istatistikçiler dahi yanılıyor?" Cevap basit: Ortaya çıkacak yemeği pişme aşamasında tahmin etmeye çalışıyorsunuz. Ya siz anketi yaptıktan sonra birisi ocağı söndürürse?)
|