|
|
|
|
Uzunlar uzunluğunu bilmezse!
Basketbolda her takım uzunları kadar konuşur. Uzunlar sadece ürettikleri sayılarla, aldıkları ribaundlarla değil, rakibe yarattıkları tehditle kısaların da hayatını kolaylaştırır. Ülker uzunları, Efes pota altında o kadar az tehdit oluşturdular ki, Efes kısaları dışarıyı kontrol etmekten başka bir şey düşünmediler. Rentzias, Kerem ve Blair'in ürettikleri toplam sayı 11. Boyalı alandan kullandıkları şut sayısı ise sadece 9. Hal böylesine içler acısıyken formaya ısınmaya çalışan Fatih Solak'ın benchin derinliklerine gömülmesi anlaşılır gibi değil. 2 şut kullanan, 6 serbest atış kaçıran Blair'de bu kadar ısrar Ergin Ataman'ın hamle üstünlüğünü Oktay Mahmuti'ye kaptırmasına neden oldu. Mahmuti, sakatlıktan yeni çıkan uzunları Kaya ve Prkacin'i o kadar dengeli kullandı ki, Ermal'ın erken faul problemine girmesini bile fazla dert etmedi. İçeriyi bu kadar az kullanan bir takımın herhangi bir maçı kazanabilmesi için dış şut yüzdesini 50'nin çok üzerine çıkarması gerekir. Dünkü maçta bunu yapan takım Ülker değil Efes'ti. Takım gibi oynamayı daha iyi bilen Efes, ikili sıkıştırmanın gelmediği dönemlerde uzunlarını besledi, içerden sıkıştığı anlarda da dış şutlarla rakibini cezalandırdı. Ülker'in maça Naumoski ile başlamaması bir başka kritik hataydı. Mahmuti'nin Naumoski'ye karşı Alper'i düşünmesi ise olağan. Her takım Cibona gibi Naumoski'ye 'buyur' demez. Avrupa'da at koşturan iki takımdan Efes, kadro zenginliği olarak rakibinden üstün değil ancak takım disiplini kavramını daha iyi tanımladığı için Ülker'den birkaç adım önde. Play-off'a 1-0 geriden girecek Ülker, takım olmazsa Efes, kupaya son 2 yıldan daha kolay uzanır. GÜNEŞ
UMUT GÜNEŞ
|
|
|
|
|
|
|
|
|