Modanın gelişmesi için yaratıcı çalışmalar şart
Avrupa'da moda alanında emek verenler yaratıcılıklarıyla birer yıldız olarak algılanıyor. Ülkemizde de tasarımcıların koleksiyonlarını anlatan yenilikleri aktaran programlar, daha hızlı ilerlememizi sağlayabilir.
Yeni yılın ilk yazısında anlatmak istediğim ne çok şey vardı! Ama 20 Ocak'ta Paris'te gerçekleşecek defile dışında hiçbir şey düşünemiyorum. Yaptığım işe o kadar konsantre olmuş durumdayım ki, bu heyecanı kelimelere dökmek çok zor... Heyecanımı kontrol altına almama ise bu yoldan daha önce geçenlerin hikayeleri ve Paris'te defile yapmak ile ilgili söyledikleri yardımcı oluyor. Viktor Horsting ve Rolf Snoeren'in hikayesi, bu aralar dikkatimi çekti ve sizlerle hem kendi heyecanımı hem de onların hikayesini paylaşmak istedim. Bizler onları Viktor ve Rolf olarak tanıyoruz. Hollanda asıllı bu iki tasarımcı, modanın neo-sürrealist tasarımcıları olarak biliniyor. Viktor ve Rolf'a, Paris haute-couture haftasındaki ilk defilelerinin ardından "Neden Paris?" diye sorulmuş. Onlar da "Fransızlar, modayı günlük hayatlarının bir parçası, kültürü olarak yaşıyor, ayrı bir vizyonları var. Paris'te defile yapmak kendimizi ve işimizi daha ciddiye almamızı sağladı" cevabını vermişler. İşte bu hafta onları düşünmemin sebebi, konuyu tam anlamıyla anlatan bu yorumları. Tabii, genç yaşlarında bir couture koleksiyonuyla isimlerini duyurmaları da diğer bir neden sanıyorum. Birkaç sezondur ise haute- couture'ü bırakıp sadece sofistike, belirgin bir tarzı olan hazır giyim koleksiyonlarını sunuyorlar. Fakat bu derece belirgin tarzlarının, mesajlarını iletebilmelerinin, ilgi görmelerinin en önemli sebebi o bir-iki haute-couture koleksiyonları. Moda endüstrisine karşı ironik bir tavırları var. Mesela, piyasaya bir parfüm sürdüler, parfümün kapağı açılmıyor! Rus Matruşka bebeklerinden esinlenerek hazırladıkları haute-couture koleksiyonları çok konuşulmuştu. Onlarca kıyafeti birbiri üstüne giydirip, bir performans sergilemişlerdi. Günümüzün modern sanatçıları Viktor ve Rolf'un, sanat hayatlarının ilk on yılını özetleyen sergileri Paris'te devam ediyor. İkili, modaya ilişkin 10 yıllarını kapattıklarını söylüyor bu sergi ile... Tabii aynı zamanda yeni bir 10 yıla başlıyorlar. Bu serginin asıl amacı ise modanın daha geniş kitleler tarafından, doğru olarak anlaşılabilmesi. Çünkü moda artık, çağın önemli sanat dallarından biri. İnanın, insan içine girdikçe daha çok derinleşen, bugün ülkemizde algılandığından çok daha derin detayları olan bir kültür olduğunu hissediyorsunuz. 20 yıl içinde moda sektörü içinde birçok alanda deneyimim oldu. Ve bugün Paris Haute-Couture haftasında defile yapmaya hazırlanıyorum. Çünkü, iş hayatımdaki birikimlerimi doğru girişimlerle destekleyebilmişim... Paris'te podyuma çıkmak gerçekten cesaret işi, birikimlerim cesaret veriyor bana ama endişe ve ciddi sorumluluklar duymamak mümkün değil...
ÜRKSEYDİM PARİS'E GİTMEZDİM Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum, Paris'te sergileyeceğim koleksiyonumu sunabilmek ve bunu haute-couture haftasında yapacak ilk Türk olduğumu bilmek, inanılmaz bir sorumluluk. Ama beni ürkütüyor olsaydı aklımdan bile geçirmezdim. Paris'te bu işi yapabiliyor olmak, işimi daha ciddiye almak ve kendimi sınamak adına önemli bir şey... Heyecanım sonsuz, endişeliyim! Eksiklerim olabilir, biliyorum ama minimum noktada olabilmesini istiyorum. Ekibimle birlikte geçirdiğimiz zaman, defile tarihi yaklaştıkça arttı, artık hiçbirimizin atölye dışında bir hayatı yok gibi. Hep birlikte daha çok zaman geçirdikçe, ortak bir şeyler paylaştıkça, bu konuya ne denli farklı bir vizyondan ve ciddiyetle yaklaştıklarını gördükçe, yaptığım işi daha da çok sevmeye ve keyif almaya başladım. Moda önemli ve ciddi bir sektör. Avrupa'da bu alanda çalışan, emek verenler yaratıcılıklarıyla birer yıldız, birer sanatçı olarak algılanıyor, öyle yaşıyor. Sanırım ülkemizde gerçek anlamda böyle bir yaklaşımın gelişmesi için bu konuda daha yaratıcı, aktif çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu sene 'Neler moda?' gibi sorular yerine, her tasarımcının kendine ait koleksiyonlarını, tarzlarını anlatan, yenilikleri, benzerlikleri irdeleyen programlar ve yazılar, belki de bu konuda daha hızlı adımlarla ilerlememizi sağlayabilir. Hızla gelişen ve büyüyen ülkemizde, gençler moda sektörüyle yakından ilgileniyor. Bu alanda çok iyi eğitim görüyor, kendilerini geliştiriyorlar... Gençlerin aldıkları eğitimin ve seçtikleri mesleğin ciddiyetini anlayıp, sahip çıkmaları umuduyla... Sevgilerimle...
DİLEK HANİFİ
|