|
|
|
|
Ortega olayı
Bugünlerde nereye gitsem "Ortega geliyor değil mi?" diye mutlu bir heyecanla soran F.Bahçe'lilerle karşılaşıyorum. Puan farkının açılması ve şampiyonluk şansının azalmasıyla yeni heyecan arayan F.Bahçe'liler Ortega ipine sarılmış durumda. Hakkı olan ücreti bir yıldır alamadığı için takımı terk eden Serhat 'tu kaka' ilan edilirken, banka teminatlı ücretini günü gününe almasına karşın kaçan Ortega'ya kucak açılması ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konu. F.Bahçe geleneğinde hep 'star' transferler olmuştur. Ancak sonu hüsran olan ve takımı bir yere getirmeyen bu tür transferlerden camia artık bıktı ve sıkıldı. Herkesin özlemi olan sahada koşan, sonuna kadar mücadele eden, genç oyunculara da kavuşuldu. Ancak şampiyonluğa ve başarıya giden yolda yalnız bunun yeterli olmadığı da ortada. Taraftar herşeyden önce bu nedenle geçen sezon doyamadıkları Ortega'ya bir kez daha kucak açmakta. Mücadele gücü ve dinamizmi yüksek bu kadroya kalite ve fark katacağını ummakta. Geçen sezon başında Ortega büyük sansasyonla transfer edildi. Ödenen bonservis ve transfer ücreti, gelişindeki karşılama ve yaşanan izdiham, Fenerium'da formaların bir günde tükenmesi, her gittiği yerde gördüğü büyük ilgi onu spor gündeminin başına oturtmuştu. Herkes gibi bu gelişmeleri F.Bahçe'li futbolcular da buruk izlemekteydiler. Burukluğun bir nedeni Ortega'nın takımın tümünden daha önemli hale gelmesi, diğeri de kendileri uzun süredir ücretlerini alamamışken Ortega'ya bonkörce verilen ücretti.
Umarım Daum kazanır Takımla Ortega arasında en başta oluşan negatif enerji, iki yolla aşılabilirdi. Birincisi Lorant'ın Ortega'yı kabul etmesi ve de takıma kabul ettirmesi. Kendi istediği transferler yapılmazken, yapılan bu transfere Lorant zaten karşıydı. Onu kazanmaya gayret dahi etmedi. İkincisi de Ortega'nın arkadaşlarıyla kuracağı sıcak ilişkiydi. Ancak sosyal yönü çok zayıf olan Ortega'nın karakteri de buna izin vermedi. Bu süreçte gidilen her yerde taraftarlar Ortega'yı bekler, ona tezahürat yaparken diğer oyuncuların kalabalık içinden sıyrılarak ilerlemesi, diğerleri antrenmanlarda hırsla çalışırken Ortega'nın 'takılması' gibi örnekler takımla onun arasını daha da açtı. Bilinen sona da gelindi. Lorant'ın gidişi ile bir şans daha doğmuşken Alman felsefesinden gelen Oğuz Çetin'in de olaya Lorant'dan daha farklı yaklaşmaması nedeniyle de ip tam koptu. Bugün de Daum'un Ortega'ya Lorant ve Oğuz Çetin'den daha farklı bakmayacağını biliyorum. Ancak akıllı bir adam olarak kulübünün para kaybını önlemek için düşündüğü gibi davranmayacak ve Ortega'dan faydalanmanın yolunu bulacaktır. Bunu kendisinden umuyor ve bekliyorum. Her antrenör tabii ki kafasındaki planı gerçekleştirecek oyunculara sahada yer vermek ister ancak kulübün menfaatlerini korumayı da göz ardı edemez. Ortega'nın gelişi Christoph Daum için önemli bir sınav olacak ve de Lorant'la arasındaki yaklaşım ve kalite farkını görmemizi de sağlayacak.
KEMAL DİNÇER
|
|
|
|
|
|
|
|
|