Yeni yıl, yeni yıl bizlere kutlu olsun...
Size de öyle geldi mi? 2004'e her zamankinden daha az heyecanlı, daha az coşkulu girdik gibi hissettim. Onlarca telefon görüşmesi sonunda, dost ve tanıdık seslerin de benzer duyguları yaşadığını fark ettim. Samimi olduklarıma sordum da: "Senin neyin var, bugün bir şey mi oldu?" Cevaplar aşağı yukarı aynıydı. "Yok, belirgin bir sebebi yok ama yeni yılı her zamanki yürek kıpırtısıyla karşılayamıyorum nedense, bir şeyler eksik gibi..." ...
*** Ah çocukluğum yılbaşları... Onların üstüne yoktu ve olmayacak gibi de görünüyor. En güzel yanı şüphesiz hep beraber, büyük ve güzel bir aile olmanın keyfini yaşamaktı. Dedeler, anneanne, babaanne hayattaydı o zamanlar... Akşama topluca yenecek aile yemeğinin hazırlıkları yapılırdı. Salon, tarafımdan duvarlar arasına gerilen misinalara ellerimle yaptığım süsleri yerleştirmek suretiyle donanır da donanırdı. Ne kadar çok süslersem, renkli kağıtların üzerine gelen yılla ilgili ne kadar çok dilek yazarsam, her şey o kadar yolunda gidecek diye düşünürdüm. Saatlerin 24'ü gösterdiği an çok ama çok önemliydi. Sevgili babam, kardeşime de, bana da sarılıp öptükten sonra, gözlerimizin taa içine dikkatli dikkatli bakarak "Artık birer yaş daha büyüdünüz, ona göre" derdi. Sonraki yıllarda ne zaman babamdan ayrı bir yılbaşı geçirsem aklıma bu sözlerden daha çok bakışları gelir. Zaman, çocukları kollar, onlara hayatı paldır küldür anlatacak beklenmedik sürprizler hazırlar, aman dikkat edin, demek istediğini düşünürüm. ...
*** Aile büyüklerimiz, belkemiklerimiz başka diyarlara göçtüler, bizi de bizbize bıraktılar. Artık onlarsısız. Onlarla paylaştığımız yılbaşları, çok gerilerde kaldı. Sonsuza kadar kurulu kalacağını düşündüğüm o salonumuzda da değilim artık. Misinalar, yılbaşı süsleri çocukluk anılarımın durduğu raflardaki yerlerini aldılar. Orada hiç tozlanmazlar, kimse kaldır at diyemez... ...
*** Dostlar doğru söylemişler demek ki; "Bir şeyler eksik gibi"... Gibisi fazla canım, gibisi fazla... Ben bir çırpıda eksiklerimi, artık yok olan sevdiklerimi saydım. Çocukluğu, hayatı dolduran sevilenler beraberlerinde sevginizi de götürüyorlar. Bize de eski yılları uğurlama, yeni yıla merhaba deme zamanı geldiğinde biraz hüzün, fazlaca özlem düşüyor. Ama hayat ve onu kovalayarak sürükleyen zaman öyle aceleci ki, nesiz olduğumuzun, neyi aradığımızın farkına bile varamıyoruz. ...
*** Hele de çocukları düşününce... Onlardan bazılarının sağlık, bazılarının oyuncak, bazılarından çoğunun da sevgiyi, şefkati beklediğini düşününce, evet, o kadar coşkulu olamıyor insan. Düşünüyor, çünkü bu bazı çocukların özlemle hatırlayacağı, özenle saklayacağı anılar olabilecek mi diye... ...
*** Sevgili okurlar, 2004 yılı neyi aradığımızın farkında olduğumuz, kayıp ve kazançlarımız dışında başka hayatlara göz atmayı, el uzatmayı daha çok başardığımız bir yıl olsun dilerim. Mutlu olmanın, birazdan daha çok, daha fazla başkalarının da mutlu olmasıyla en çok da çocukların- başarılacağını unutmamamızı dilerim. 2004 yılının tüm kalbimle çocuk yılı olmasını dilerim.
Esra Ceyhan
|