kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Refik Durbas @ SABAH
Fax:
0212 354 34 72
 

Klavyede düello...

SABAH gazetesinde dün üç yazarın "klavye" üzerine tartışması birinci sayfaya taşınmış ve görüşleri şöyle özetlenmişti:
EMRE AKÖZ: Barlas yazısını klavye ile yazsaydı, "suhte kelimesi "sahte" olarak çıkar mıydı?
MEHMET BARLAS: Klavyeciysen neden suhteyi öğrenmek için internete değil de sözlüğe baktın?
HINCAL ULUÇ: Önemli olan neyle değil nasıl yazdığın. İnsan kafasıyla eli hangi aletle daha uyumluysa onunla yazmalı...

***


Niyetim, üç yazarın arasına girip tartışmaya katılmak değil. Kırk yıla yaklaşan gazetecilik hayatımın neredeyse yarısı "musahhih"lik yaparak geçtiği için kimi gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Şeyh-ül muharririn, bilindiği gibi Burhan Felek'tir ve yazılarını elle, üstelik "eski yazı" ile yazardı ve benim de uzun yıllar çalışıp emekli olacağım Cumhuriyet gazetesine girmeme vesile olacaktır. 70'li yıllara kadar Cumhuriyet'in hemen hemen bütün musahhihleri genellikle Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu ya da öğrencileriydi. Bu bölümde benim gibi "Osmanlıca" yı öğrendiklerinden "eski yazı"yı okuyup yazabiliyor, gazetelerde de "eski yazı"yı kullanan yazarlar bulunduğundan musahhihlik için tercih nedeni oluyordu. Burhan Felek gibi Murat Sertoğlu ve Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu da "eski yazı" yı kullanırdı. Mesela Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın kimi şiirlerini kahvede otururken "eski yazı" ile yazdığına, Aziz Nesin'in kimi toplantılarda "eski yazı" ile not tuttuğuna çok tanık olmuşumdur. Yazı, sonuçta bir araçtır çünkü ve nasıl değil, ne yazdığın önemli...

***

O yıllarda, yazarlar "teksir kağıdı" dediğimiz ve gazete bobin artıklarından kesilmiş kağıtlara yazardı yazılarını... Mehmet Barlas, çok iyi bilir, Cumhuriyet'te Nadir Nadi hariç -o birinci hamur kağıda yazardı,- gazete içinde hep bu bobin artığı kağıtlar kullanılırdı. Hatta tuvalette el ve yüz yıkamak için bile... Tabii temizlik maddesi olarak da "arap sabunu"... Mesela Mehmet Barlas, bakla misali harflerle 3-4 sayfada bitirirken "Dünyada Bugün" başlığıyla üçüncü sayfada yer alan makalesini, yine Dış Haberler Servisi'nden Ergun Balcı, bir makale için en az otuz sayfa harcardı. Bu yüzden de masasının çevresi bir kağıt harmanı gibiydi. Kağıdı kullanımları yanında yazı biçimleri de farklılıklar gösterirdi yazarların. "Eski yazı"yı bilen birçok yazar, "yeni yazı" ile yazdığı zaman ı" harfini "i"den ayırmak için, "ı"nın üzerine nokta" değil de bir "çentik" atardı. "mama", meme" gibi olumsuzluk belirten bir kelime yazdıkları zaman altlarını çizerlerdi. Mesela Haldun Taner, Almanca eğitimi aldığı için "masa", pencere" misali kimi kelimeleri büyük harfle yazmaya özen gösterirdi. Melih Cevdet Anday, yazılarını daktilo ile yazardı, ancak şeridini değiştirmeyi beceremediği zamanlar el yazısına başvururdu.

***

Sözün özü, "musahhih" Türkçenin incelikleri yanında okuduğu yazarın kimi özelliklerini de biraz bilmek zorundaydı. Önüne "suhte" diye bir kelime geldi, anlamını bilmediği gibi okumakta da zorluk çekiyor. İlk yapacağı iş, "suhte"nin önünde ve arkasında bulunan kelimelere bakmak... Yazar, "u"yu nasıl yazıyor, "a"yı nasıl? Kelimeyi bu şekilde doğru okuduktan sonra ister sözlüğe baksın, ister arama motorunu kullansın bilgisayarın...

***

Bilgisayarı yeni öğrendiğim yıllarda "İki Sevda Arasında Karasevda" başlıklı düzyazı kitabım için 13 şiir yazmıştım. Sanırım dalgınlıkla Ctrl-Z tuşuna bastığımdan olacak bütün şiirler uçtu bilgisayardan... Sonra yeniden yazdım ama, aynı lezzeti bulmam ne mümkün? Şimdilerde yine bilgisayarda yazıyorum şiirlerimi, ama disketlere kopyalasam da, ne olur ne olmaz diye yine el yazısı ile "defter"lere aktarıyorum. Kalemin yazdığı silinmiyor çünkü, alınyazısı dahi olsa...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Siyasette tutarlılık   / 26-12-2003
 İçimizdeki diktatör...   / 25-12-2003
 Kıbrıs sorununun çözümü   / 24-12-2003
 Bir ölüm, bir anma, bir sergi   / 23-12-2003
 Günümüzde hutbe ve vaazlar   / 22-12-2003
 Polisin meslek sevgisi...   / 20-12-2003
 Poliste askerlik şartı aranmalı mı?   / 19-12-2003
 Polis, kime anlatsın derdini?   / 18-12-2003
 Aycell oyalıyor mu?   / 17-12-2003
 Nerede Türkçe'nin ses bayrağı?   / 16-12-2003
REFİK DURBAŞ
Klavyede düello...
SABAH gazetesinde dün üç yazarın...
SAVAŞ AY
Aksa yukarı AK-SA!..
Dün İkiz Kule'ye gittik...
ÖMER LÜTFİ METE
Erdoğan'ın rakipsizliğine dair
Adalet ve Kalkınma...
MEHMET TEZKAN
İnsanlar mı önemli yoksa rejimler mi?
İRAN'DA deprem...
EMRE AKÖZ
Cep telefonu Kemalizm'i aşındırıyor
Popstar yarışması...
2bin yıllık Periler Şehri
İran'ın Bem kentinde deprem... 6.7'lik sarsıntı, "Periler Şehri"nin...
Dilimize dolananlar
SAVAŞ, ayrılmalar, barışmalar, yeni siyasetçiler derken bu...
BENİ TUTAMAZLAR
BENİ TUTAMAZLAR
"Bendeki sürat Tanrı vergisi. Birebirde geçemeyeceğim oyuncu yoktur.
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.