| |
Köylünün sloganı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "alkışlar arasında" salona girdi... Sonra yine "alkışlar arasında" kürsüye çıktı... Konuşması da sık, sık "alkışlarla" kesildi. Başbakan'ı "hararetle alkışlayanlardan biri", bir ara kendine hakim olamayıp, bağırıverdi: - Dayanacak gücümüz kalmadı sayın Başbakanım! Bağıran bir "köylüydü." Bereket, Başbakan'ın koruma polisleri "köylüyü susturmak için" üzerine falan yürümediler. Başbakan da yine "alkışlar altında" konuşmaya devam etti.
*** Türkiye Ziraat Odaları Birliği "kırkıncı yılını" kutluyor. Dün Ankara'daki kutlama törenine katıldık. Törende "yılın çiftçi dostu medya mensuplarına plaket takdimi" de vardı. "Plaketimizi" aldık. "Kırsal kesimin sesini" dinledik.
*** Törende bir ara Habertürk'ten Taki Doğan, mikrofonu bize uzatıverdi: - Türkiye'yi geziyorsunuz... Neleri ve kimleri görüyorsunuz? Nereye gitsek "sizden önce şu geldi... Bu geldi" diye üç kişinin adı sayılıyor: TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar. Ve DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar. "Habertürk'e" bunları söyledik. Bu sırada, AKŞAM'dan Şakir Süter kulağımıza eğildi: - Bugünkü törende Mehmet Ağar neden yok? "Sahi, Kırat'ın gıdasını aldığı kırsal kesimin bayramında Ağar neden yok" diye düşünürken... Öğrendik ki Ağar toplantının öğleden sonraki bölümüne katılacak. Ve katıldı, konuştu, alkışlandı.
*** Taki Doğan bu defa mikrofonu-kamerayı TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'na çevirdi. Ve "gezdiğimiz yerlerde ayak izlerini gördüğümüze dair sözlerimizi" ona nakletti. Hisarcıklıoğlu "doğru" dedi: - Ama sayın Donat benden çok geziyor... Bu gezilerde yarar var... İnsanlar mutlu oluyorlar. Bu defa biz "araya" girdik: - Doğru... Çok doğru. Siyasetçi de, sivil toplum lideri de, gazeteci de "dolaşmalı." Bu dolaşmalar gerçekten "insanlara moral veriyor."
*** Mitinglerde, salon toplantılarında kentliler" daha bir sorgulayıcıdır. "Sendikacılar" da öyle. "Esnaf" da. Ama "kırsal kesim" genelde sessizdir. Konuşmacıyı "tepkisiz" dinler. Göstereceği bir tepki varsa, onu da seçim sandığında" sergiler. Dün Ankara'da, çiftçilerin "kırkıncı yıl töreninde" kırsal kesim yine "sessizdi." Ama "bıçak kemiğe öylesine dayanmış olmalı ki" arada sırada bir köylü ayağa kalkıp, bağırıveriyordu: - Başbaganım... Ağrı'dan gelirem... Borçluyem... Zam istirem. Tepki "öylesine doğal, öylesine içtendi" ki... Başbakan "haklısın" dercesine, güldü. "Korumaları" da, yaşlı köylünün "içini boşaltmasına" ses çıkarmadılar. "Doğrusu da" buydu.
*** Başbakan'ın dün söylediği bir sözü senet" kabul ediyor, köşemize alıp, altını çiziyoruz. - Çiftçiyi küstüğü topraklara yeniden döndüreceğiz. Böyle bir politika hem "kentleri rahatlatır" ve hem de "köylüyü sefaletten kurtarır."
*** "Çiftçi bayramında" dün bir de "hatıra fotoğrafı" çekildi. Tayyip bey, Deniz Baykal ve biz plaket alanlar fotoğraf çekimi için sahneye çıkınca, "kırsal kesim" bağırmaya başladı: - Türkiye sizlerle gurur duyuyor. Sahi "durduk yerde" bu slogan neden atıldı? Galiba "Erdoğan ile Baykal yan yana... Tebessüm ederek... Aynı resim karesinde" yer aldıkları için. "Köylü" gerilim istemiyor. Biz "sloganı" böyle okuduk.
|