Olmaz böyle şey
Geçen sezondan ders alındığını düşünüyordum. Kadrosunu güçlendiren Beşiktaş'ı bu kez rahat bırakmayacaklardı. F.Bahçe Van Hooijdonk'u getirmişti. Fatih Terim yeni bir takım yaratıyordu. Trabzon artık zirveye oynayacak kıvama gelmişti. G.Birliği eskilerin yerini doldurmuştu. Oysa bakıyoruz, Beşiktaş en yakın rakibine 9 puan fark atmış. G.Saray dökülüyor, Trabzon Avni Aker'de puanları dağıtıyor, F.Bahçe yeni transferler peşinde. Denizlispor bile tatile erken girmiş, lig sonuncusuna evinde puan veriyor. Bu mu geçen sezondan ders almak? Beşiktaş'ı ciddiyetinden dolayı kutluyorum, ama ya diğerleri, bu futbolla olur mu? İstanbul-Konya maçında "Kim 500 milyar ister" yarışmasının sunucusu Kenan Işık'ın ruhu vardı. Zafer Biryol'un vuruşundan sonra Kenan Işık çıktı sahneye ve hakem Hamza Mısır ile yardımcısı Gökhan Memişoğlu'na sordu: "Gol mü, değil mi?" Seçenekler iki taneydi, bu yüzden yüzde elli joker hakkı yoktu. Ama Hamza Mısır, "Seyirciye sormak istiyorum Kenan Bey" dedi. Bunun üzerine seslerini duyurmak için sahaya davul bile fırlatan seyirciye döndü herkes. Seyirci elindeki butonlara basarak cevap verdi: GOL! Bunun üzerine Hamza Mısır, "E, bari seyircinin kararına uyayım, gol diyeyim" dedi. "Eminim" ve "son kararım" faslından sonra gol verildi. O pozisyon goldü veya değildi, bu önemli değil. Şimdi düşünüyorum, hangi ülkede orta hakem, yardımcı hakem ve dördüncü hakem yaklaşık 10 dakika aralarında konferans yaptıktan gol kararı verir? Ayrıca hala nasıl oluyor da, bıçakların sahaya atıldığı, güvenliğin zayıf olduğu bir statta Süper Lig maçı oynatılır? Sahibi ve oyuncusu kim olursa olsun, taraftarı olsun veya olmasın bir futbol kulübü göz göre göre böyle ikinci plana itilir mi? Golü vereyim, nasıl olsa karşı takım İstanbulspor! Etkisiz eleman! Öyle mi? Yahu bu çocuk oyuncağı değil, Süper Lig maçı. Adı üstünde Süper Lig! Hani dünya üçüncüsü olan ülkenin ligi... Futbolun patronlarına sormak lazım, bu takım duvardan duvara ping pong topu gibi vurulmaya layık bir takım mı? Öyleyse almayın lige. Kapatın... Canınız isterse kazansın, canınız isterse kaybetsin. Bir de maçların sonucunu önceden söyleyin o zaman, olsun bitsin...
Kırmızı kart felsefesi Ve profesyonellik... Ali Eren Beşiktaş'ın eski futbolcusu. Maçtan sonra sitemliydi. Hakemlerin büyük takımlara karşı daha çok müsamaha gösterdiğini, küçük takımlara daha kolay kart gösterdiğini söylüyordu. Peki Ali Eren itiraz ederken bunu düşünmüyor mu? Kendini biraz tutsa, biraz sıksa ya. Daha skor 2-1, maçın bitmesine 32 dakika var ve takımını 10 kişi bırakıyorsun. Kırmızı kart nasıl görülür? Ankaragücü- Akçaabat Sebat maçı. Dakika 89, skor 1- 1. Ankaragücü rakip kaleye yüklenmiş, ama bir kontratak, Sebatlı Orhan topu kapmış gole gidiyor, Dusiki onu indiriyor. Orhan golü atsa, maçı Sebat kazanacak. Ama Dusiki kırmızı kart görme pahasına rakibini durduruyor. Maçın bitmesine zaten 1 dakika kalmış. İşte takımı adına kırmızı kart görmek budur. Bu arada Rize'de bu sezon Kürşat ile Ali Eren ikişer kırmızı kart gördüler, Dusiki ise 3 kırmızı kart gördü! Oysa bugün Sergen'in muhteşem futbolunu, Van Hooijdonk'un ligimize getirdiği heyecanı, G.Birliği'nin eski günlerine dönüşünü, Ziya Doğan'ın adeta baştan yarattığı Malatyaspor'dan alnının akıyla gidişini, ligin altındaki bitmeyen heyecanı filan yazmak isterdim, olmadı. Futbolseverlerden özür dilerim. Yeni yılda da hem takımlarımıza, hem hakemlerimize, hem de taraftarlara başarılar dilerim.
MURAT DEMİRYAS
|