|
|
|
|
Hatasız kul olmaz!
Yazımıza küçük bir soru ile başlayalım. Bu hafta oynanan maçlar sonunda "Yine çok hata yaptık. Oyuncularımın performansından memnun değilim." diyen teknik direktör kimdir? Fatih Terim değil, (O takımına 3 günde ne olduğunu anlayamamıştı.) Nurullah Sağlam veya Ümit Kayıhan gibi yenilen bir takımın teknik direktörü de değil. Bunu söyleyen teknik adamın takımı haftanın en gollü ve en farklı galibiyetini aldı. Rakibini deplasmanda 4 yıl aradan sonra yendi. Ve maçtan sonra bunları dedi... Christoph Daum, golleri duran toplardan bulabildiklerini ve hakemin, rakibin onikinci adamı gibi oynadığını da söyledi maç sonrası. Türk futbolunun kısır döngüsüdür. Yönetici teknik direktörü beğenmez, teknik direktör futbolcuyu. Ama hakemi kimse beğenmez! İşin gerçeği bu hafta biz de beğenmedik. Uzun süre dinlendirilmesi gereken Ali Aydın'ı bir anda Ankaragücü-Fenerbahçe maçında gördük. Demek ki kural hatası yapmanın ödülü buymuş. Artık hakemlerimiz rahat olabilirler. İstedikleri gibi kural hatası yapabilirler! MHK sonuna kadar arkanızda! Ali Aydın iyi bir hakem ve böyle hakemler kolay kolay yetişmiyor. Ama koskoca bir ligin kaderini etkileyecek, bir maçın tekrar oynanmasına yol açacak bir hata yapmanın bedeli bu mu olmalıdır? Zaten rahat değildi Ali Aydın. Maçın her dakikasında bu hissedildi. Maç boyunca hep ters kararlar verdi. Hele Ankaragücü'ne ofsayt pozisyonunda avantaj oynatması inanılacak gibi değildi. Maç boyunca FIFA kokartı bir türlü göğsünde durmadı, sürekli düştü. Bu Ali Aydın'ın geleceği için bir mesaj mı acaba? Ligin bu sezon en iyi hakemi olarak gördüğümüz İsmet Arzuman da kötüydü. İlk dakikalarda Mehmet Polat'ın geri pasını gördü ama nedense Trabzonsporlu Erdinç'in geri pasında aynı hassasiyeti gösteremedi. Hatta Sabit Hacıömeroğlu'nun Malatya lehine verdiği penaltı sonrası yeniden futbol kuralları kitaplarına bakma ihtiyacı hissettik. Rakibe ceza alanı içerisinde dokunmak artık penaltı mı oluyor acaba? Hacıömeroğlu bize biraz "sabit fikirli" gibi geldi.
Tribündeki aç seyirci Kusura bakmayın, hakemler üzerine bir hayli yorum yaptık. Artık sahalarımızın vazgeçilmezi haline gelen bıçaklar üzerine de biraz konuşmak lazım. Televizyonda spikerlerimiz işi yumuşatıp onlara "çakı" diyor. Ama art niyetle atılmadıklarına eminim. Öğlen vakti maça aç gelen taraftar, kuş avlamak için kullanıyor bıçağı. Her zaman kuşu vuramıyor tabii ki. Zaten polis kontrolünden geçerken de derdini anlatıyor, "Ben bununla kuş avlayacağım" diyor. Yoksa koskoca emniyet çemberinden bir bıçağın geçmesi nasıl mümkün olabilir ki... "Yeter artık biraz futbol yaz" dediğinizi duyar gibiyim. Ama lütfen! Hakem hataları, sahaya atılan yabancı maddeler artık futbolumuzun vazgeçilmez unsurları haline geldi. Haftanın özeti zaten sayfamızda yer alıyor. Müsaadenizle ben haftanın "şaka" enlerini seçeyim: Haftanın seyircisi: Adanaspor defansı (Sergen'in golünde çevresindeki dörtlü, bir güzel seyretti. Sergen topu aldı, kontrol edemedi, yere düştü, oturdu, aslında orada bir de kahve söyledi ama biz duyamadık.) En cesur futbolcu: Mondragon (Ceza alanı dışından da kurtarış yapabileceğini kanıtlamak istedi. Gerçi başaramadı, ama bu cesareti alkışa değer)
MURAT DEMİRYAS
|
|
|
|
|
|
|
|
|