Yollarda değil, kollarında öleyim
İbrahim Tatlıses filmleri ve Orhan Gencebay şarkılarının ilham verdiği şoförler, kederlerini, sevinçlerini ve hatta kişiliklerini bile ‘tampon edebiyatı’ olarak tanımlanan yazılarla dışa vuruyor.
Kamyon, minibüs, dolmuş ve hatta taksilerin arkalarında görmeye alıştığımız taşıt yazıları, şoförlerinin kimliklerini tanımlıyor. "Yollarda değil, kollarında öleyim" sözleriyle sevgiliye özlemini anlatanların yanı sıra, "Sollarım arkadaş, huyum kurusun" diyerek ne kadar hızlı olduklarını, "Sabır selamet, sürat felaket" sözleriyle de tedbirli hareket ettiklerini ifade eden sürücüler, bir anlamda ruh hallerini dışarıya yansıtıyor. Şoförlerin memleketinin yanı sıra askerlik durumu bile taşıt yazılarına konu oluyor. "Tampon edebiyatı" olarak tanımlanan taşıt yazıları, şoförün duygularını dile getiriyor. 37 yıl ABD'de İndiana Üniversitesi'nde Türk Folkloru dersleri veren ve halen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. İlhan Başgöz, Türk şoförlerinin değer yargılarının, araçlarına yazı olarak yansıdığını söylüyor. Taşıt yazılarının köy kökenli şoförün kente adaptasyon çabası olduğunu savunan Prof. Dr. İlhan Başgöz şunları söylüyor: "Yazılar sürücünün çocukluğundan beri kültürünü oluşturan aile, köy, eğitim, gelenek, doğa, sosyal çevre, nihayet kent ve yeni dünya görüşü, şoförlük eğitimi gibi elemanlardan seçtiği bir bileşkedir. Bu bileşkenin oluşmasında TV, radyo, basın, film ve kaset endüstrisinin şaşılacak derecede güçlü bir etkinliği vardır. Sürücü, kimliğini oluşturan öğeleri bu vasıtalar ile tanıyor. Bilinçli bir çaba ile seçilen yazılar, sürücüye kent koşullarına uymakta, kentte kendisine toplumsal bir mekan bulmakta yardım ediyor."
ŞOFÖR DE BİZİM GİBİ Prof. Dr. Başgöz, "Şoför de seviyor, sevilmek istiyor. Sevgilisini bazen kıskanıp, bazen bağışlıyor. Başı sıkışınca Tanrı'ya sığınıyor ama Tanrı'ya sitem de ediyor. Mesleğini seviyor ama 'Ömür biter, yol bitmez' diye yakınıyor" diyor. Prof. Dr. Başgöz, "Taşıt yazılarının yaratılması, tamamen kişisel değildir. Yazılar kolektif bir emeğin işidir. Taşıt yazıları, İbrahim Tatlıses filmlerinden; Orhan Gencebay şarkılarına, hatta Orhan Veli şiirlerine kadar birçok kaynaktan besleniyor. Sayıları binleri bulan taşıt yazılarının verdiği mesajlar, sevgiden gurbete, kadercilikten Tanrı'ya siteme, hatta baş kaldırmaya kadar uzanıyor" diye konuşuyor.
EN ÇOK SEVGİ YAZILIYOR Prof. Dr. İlhan Başgöz, toplumsal değişme ile birlikte sevgi anlatımında seven ve sevilenin eşit insanlar olarak görülmeye başlandığını vurguluyor. Bu ifadelerin 'ben' merkezli, eşitliğini sevgide de koruyan, tek taraflı sevgi istemeyen insanın ifadesi olduğunun altını çizen Başgöz, "Kapıdan girerken ille de kadına öncelik tanıyan veya lokantada kadının hesabını ille erkeğin ödemesini gerektiren, aslında üstünlük gösterisinden başka bir şey olmayan sevgi değildir şoförün sevgisi. Bu yeni sevgi anlayışı, toplumda kadın, erkek eşitliğine doğru atılan kuvvetli bir adımdır" diyor. Bu yeni anlayışa örnekler: 'Seversen severim', 'Hatamla sev beni', 'Tav olan çok', 'Sevilen beklenir', 'Aşk suçlarına af yok mu Yarab?'
İbrahim BİLEKLİ
|