|
|
MEHMET BARLAS
Acaristan Cumhurbaşkanı'nın Dedesi Lazistan Valisi'ydi!..
Gürcistan'da muhalefet parlamentoyu basıp Şevardnadze'yi istifaya zorlayınca, "Acaristan", Tiflis'le ilişkilerini koparmaya karar verdi.
Bu cümle, dış politika ve Kafkasya ile fazla ilgilenmeyen milyonlarca insan için, ne ifade eder ki?
"Acaristan" nedir, neresidir?
Birkaç yıl önce "Empati Grubu"nun konuğu olarak, konuşmalar yapmak için Trabzon'daydım.
Kenti gezerken, Liman'ın karşısındaki Boztepe semtini gösterdiler ve "Acaristan Cumhurbaşkanı Aslan Abaşidze buralıdır" dediler.
Sovyetler Birliği varken, Gürcistan, iki özerk cumhuriyeti (Abhazya ve Acaristan) ve bir özerk bölgeyi (Güney Osetya) içermekteydi.
Sovyetler dağılınca (1991), Gürcistan'ın yönetimine, Gamzakhurdia geldi. Onun milliyetçi politikaları sonunda, Rusya'nın da desteğiyle Abhazya bağımsızlık ilan etti... 200 bin Gürcü, göçe zorlandı.
Şevardnadze, bu kriz döneminde 5 milyon nüfuslu Gürcistan'a Başkan seçildi.
Güney Osetya'da da, Gürcistan'dan kopma yanlısı olan bir yönetim 2001'den beri işbaşında.
Çeçenistan dolayısıyla başı belada olan Rusya, Abhazlar'ın desteğiyle Gürcistan topraklarına (Kodori Geçidi) girmiş durumda.
Özetle, Türkiye'yi yönetilmesi çok zor bir ülke olarak sunanlar, Kafkas cumhuriyetlerine ve mesela Gürcistan'a bakarlarsa, Türkiye'nin ne kolay yönetilebilir ülke olduğunu göreceklerdir.
İşte bu Gürcistan'da, istikrarlı olarak görülebilecek tek siyasi varlık, belki de, Aslan Abaşidze'nın Başkanı olduğu, Batum merkezli Acaristan'dır.
Abaşidze'nin babaannesi, Trabzonlu Şatıroğlu ailesindenmiş.
Dedesi de, "Lazistan Sancağı"nda valiymiş.
Anadolu tarihinin 1923'te Cumhuriyet'in kurulması ile başladığını düşünen genç kuşaklar, herhalde "Nereden çıktı bu Lazistan Sancağı" diyeceklerdir?
"Laz"lar, 1461'de Trabzon Krallığı'nın ele geçirilmesi ile Osmanlı yönetimine girmişler. 1519'da Trabzon, Batum'un da dahil edilmesiyle ayrı bir eyalet olmuş.
1851'de, Acara çevresi, Aşağı Gurya ile birlikte, "Lazistan Sancağı"na bağlanmış. "93 Savaşı"nda (1877-1878) Batum Ruslar'ın olunca, Lazistan Sancağı'nın merkezi Rize olmuş.
Bütün bu bilgileri Yılmaz Avcı'nın "Lazuri Nenaçinka", yani "Lazca Dilbilgisi" kitabından aldım. (Etno-Kültür Kitapları-İstanbul 2002)
Söylemek istediğim şu.
"Bölgenin en önemli ülkesi" olmak veya bu rolü oynamak, kolay değil.
Gürcistan'a, Acaristan'a veya Suriye'ye, İran'a, Bulgaristan'a, "Uzak Ülkeler" olarak bakarsanız... Onların tarih ve kültürleri ile, sizin tarihiniz ve kültürünüzün ortak noktalarını bilmezseniz, her gelişme, içeriği anlaşılamadan olup, biter.
Bugün Gürcistan'da yer alan gelişmeleri, Rusya da, Amerika da, Avrupa da, dikkatle izliyor.
Şevardnadze, Gürcistan'ı NATO üyesi yapmaya çalışıyordu.
Bizim çok önem verdiğimiz Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın geleceği de, bu bölgedeki gelişmelere ve mesela, Trabzon kökenli Acaristan Cumhurbaşkanı Abaşidze'nin izleyeceği politikaya çok bağlı.
Türkiye'nin jeo-politik ve jeo-stratejik değerini ya da önemini oluşturan coğrafyalardan biri, Kafkasya'dır.
Bugün Kafkasya halklarından her birinin temsilcileri, büyük rakamlarla, "Türkiye Mozaiği"nin de öğeleri.
Çerkezler'in, Çeçenler'in, Abhazlar'ın, Gürcüler'in, Azeriler'in yaşadığı her sosyo-politik serüven, Türk vatandaşlarının da, dikkatle izlediği ve etkilendiği gelişmelerdir.
Ama bizim genel olarak kamuoyu anlayışımız, bu gerçeği görmezden geliyor.
ŞAKA
Mutlu bayramlar!
Hayat böyle..
İki gün önce İstanbul, teröre teslim olmuştu.
İstanbul dün de, sise teslim oldu.
Dileriz, bugünden başlayarak, İstanbul ve hepimiz, Bayram'a teslim oluruz.
GELENEKLER
Bayram, bayram olarak kalmalı!
Gelişme ve değişim, tabii ki reddedilmeleri mümkün olmayan evrensel gerçekler.
Ancak, gelenekler de, aynı ölçüde gerçektir ve korunmaları gerekir.
Ramazan (şeker) ve Kurban bayramları, bizim toplumsal geleneğimizin çok yerleşik ve çok temel öğeleridir.
Bu bayramlarda ailelerin bir araya gelmeleri, küçüklerin büyükleri ziyaret edip el öpmeleri, büyüklerin küçüklere, varlıklıların ihtiyacı olanlara bir bayram harçlığı vermeleri, bizim toplumsal geleneğimizin güzel ve yararlı parçalarıdır.
Tabii ki, bu bayramların, birer "tatil" gibi değerlendirilmesi ve hem iç hem de dış turizme konu edilmeleri de, ekonomi açısından olumludur.
Ama "Bayram", sadece "Tatil" değildir.
Bayram, bayramdır da!
Yılbaşı'nı, Noel'i, "Thanksgiving"i binlerce yıldır hiç aksatmadan kutlayarak yaşayan Batı ülkelerini hatırlayıp, geleneklerin modernizmle çatışmadığını bilelim.
Mesajlarınız için:
mbarlas@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|