|
|
KAZIM KANAT
Karizma, kariyer, misyon ve vizyon!
Türk medyası işte bu dedim. Bir gün önce, "Güneş baltıkla sıvanmaz" diyenler bile 24 saat içinde görüş değiştirmişlerdi. Evet, evet "Defol Şenol Güneş" diye başlık atan Türk medyası bir kez daha sınıfta kalmıştı.
Bugünü değil, dünü yaşayalım mı?
Ulusal Takım'ın, Avusturya'ya 5 gol attığı gece Kanal D'de canlı yayında şu yorumu yaptım
"Türkiye; Avrupa'nın en iyi futbolcularına sahip. Bizim sıkıntımız Haluk Ulusoy gibi (mafya baskıları ile) göreve gelen bir Futbol Federasyonu başkanına sahip olmamız. Dahası ise karizması, kariyeri, misyonu ve vizyonu olmayan bir teknik direktörle Dünya Kupası finallerine gitmemiz."
Bu yorumumdan sonra her türlü hakarete uğradım.
Meslektaşlarımca aşağılandım.
Mahkeme kapılarında şikayetçi-tanık olarak hesap verdim, veriyorum da.
Bir tek kişi bana omuz verdi. O da Hıncal Uluç... (Bana diyorlar ki "Sen niye Hıncal Uluç'a usta dersin." İşte bunun için diyorum, bunun için!...)
Ben haklı çıktım, Hıncal usta diye övünmüyorum.
Sadece şunu yapıyorum; bir spor yazarının kendi kendisiyle hesaplaşmasını.
Bakınız bu benim kavgam değildi. Bu benim kamu vicdanı adına yaptığım kavgaydı.
Çalıştırdığı hiç bir takımda başarılı olamayan Güneş'e karşı verilmiş bir kavgaydı bu.
Federasyon başkanlığı koltuğuna giden yolda, mafya ile pazarlık yapıp, Eyüp Sultan'da 40 koyun kurban eden Bay Ulusoy'la yaptığım bir kavgaydı bu.
Ama benim meslektaşlarım ise!...
İşte burada susma hakkımı ilk ve son kez kullanıyorum. Çünkü Türk medyasına en büyük cezayı Türk spor sever vermiştir, verecektir de!.. (Bu sadece güvensizlik ve sevgisizlik tepkisi olacaktır. Dikkat!..)
Altını çizerek yazıyorum; Avrupa'nın en iyi takımı Türkiye'yi Avrupa'ya rezil eden Ulusoy-Güneş ikilisini bizim mümtaz Türk spor yazarlarına armağan ediyorum; İşte eseriniz centilmenler!
Daha iyi şeylere layık olan Türkiye'yi rezil ettiniz, rezil!
Gelinen bu nokta benim için asla sürpriz değil. Dünya üçüncüsü olmak, dikkat edin dünyanın en iyi üçüncü takımı değil sadece Dünya Kupası finallerinde üçüncü olmak inanılmaz yanlış yorumlandı.
Bay başkan Ulusoy; Türkiye Cumhuriyeti'ne bakan olmayı bile kabul etmediğini açıkladı.
Bay Güneş, Trabzon'da Gazeteciler Cemiyeti'nin balkonundan kendini Türkiye'nin gelmiş geçmiş bir numarası ilan etti.
Yani Türkiye'de sistemler ve ekip çalışması çöpe atıldı ve hep "Ben" konuşulmaya başlandı.
Şimdi gelinen noktaya bakın.
Bay başkan Haluk Ulusoy maçtan sonra gittiği soyunma odasında ağlamış ve futbolculara demiş "Canınız sağolsun" demiş.
Hayır bay başkan hayır.
Senin, "Canınız sağ olsun" demeye hakkın yoktur. Hem istifa edeceksin hem de hesap vereceksin.
Sen de Bay Güneş derhal istifa edeceksin.
Bak dinle, senin için; "Karizması yok" dediğim zaman saçına jöle sürüp, gazetelere poz verdin, "İşte karizma" dedin.
Bu nedenle dikkatli kelimeler seçerek ve de en açık dille anlatıyorum
Ne olur bir kez olsun şu tazminatı falan düşünmeden istifa et, çek git. Bak ne yaptın. Aynı yerde iki kere kayık batırdın.
Trabzonspor'u Fenerbahçe maçında 1-0 öndeyken şampiyonluktan ettin.
Türkiye, Letonya karşısında 2-0 öndeyken Portekiz'den ettin.
Git Bay Güneş, git... Giderken 'voleybolcu' menajerini de yanında götürmeyi unutma.
Bayrağa saygısızlık
Ulusal marş dinlemeyi bile bilmiyoruz.
Letonya sporcusu bayrağına dönmüş saygıyla dinliyor. Bizim sporcular ise Ay-yıldızlı bayrağa kıçlarını dönmüşler, Şeref tribününe bakıyorlar. Ayıp be...
Dünya devi Almanya Türkiye'yi yenmiş, oyuncuları çocuklar gibi seviniyor. Bu bile bizim için büyük gurur. (Ama farkında bile değiliz. Yedek oyuncu Beyhan, Alman kaleciyi yumrukluyor). Biz ise bükemediğimiz bileği öpmesini bile bilmiyoruz.
Letonya, golünü atmış, golü atan oyuncu korner direğini almış silahla ateş eder gibi yapıyor. Bütün Letonyalı oyuncular yerde. Harika bir düşünce. (Hakan Şükür bey, gol sevinci nasıl yaşanır öğrendin mi!...). Ama biz tribünden bu oyunculara elimizde ne varsa atıyoruz.
İşte seyircimiz de bu, futbolcumuzda. Biz kaybederken centilmen olmayı bilmiyoruz.
Bakın niye biz böyle olduk;
Bursaspor kümede kalınca, Futbol Federasyonu'nun Bursalı üyesi Bay Levent Kızıl, Bursa'da yılın yöneticisi seçildi.
İşte o Bursaspor, Georghe Hagi'yi kovdu ve kümede kalmaya uğraşıyor.
Buz, krampon hakem ve biz!
Letonya futbolunun sorumlusu, bay genel sekreter maç bitiminde diyor ki;
"Riga'da hava soğuktu, İstanbul'da harika!
Riga'daki maçta saha sulanmış ve buz tutmuştu, İstanbul'da ise zemin mükemmeldi.
Riga'da hakem çok kötüydü, taraflıydı, İstanbul'da ise hakem mükemmel maç yönetti."
Bu sözleri söyleyen bay genel sekreter lafını bağladı;
"Sizi Riga'da yendik,İstanbul'da yenmekten beter ettik. Portekiz'e siz değil biz gidiyoruz!.."
İşte beni öldüren de bu.
Bay Haluk Ulusoy şimdi konuşsana!
Bak elin adamı konuşuyor. Hem de ne konuşuyor!
Okurlardan gelen tepki 4 noktada buluştu
1- Başkan Haluk Ulusoy, "Canınız sağolsun" diyerek olayı geçiştiriyor. Oysa Portekiz, Türkiye için inanılmaz bir turizm ve tanıtım şansıydı. Ulusoy derhal istifa etmelidir.
2- Artık Şenol Güneş'e inanmıyoruz istifa etmelidir. Eğer Güneş, bu istifayı sadece parasını almak için geciktiriyorsa o zaman yüzyılın yüzsüzü olur.
3- Letonya maçından önce arkadaşları için, "İngiltere maçında bir trilyon primi bu maçta veriniz" isteğini ileten Hakan Şükür artık Ulusal Takım formasını giymesin.
4- Okurun medyaya olan güveni kalmadı. Eleştirme görevi yapmak yerine "Canınız sağolsun çocuklar, olur böyle şeyler" diyerek görevlerini yapmıyorlar. Belli bir kesim ise Başkan Ulusoy ve ekibine verdiği destek yalakalık düzeyine çıktı. Medya görevini yapsın doğruları yazsın.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|