|
|
MEHMET BARLAS
Her ülkenin bir '11 Eylül'ü olabilir!..
Terörizmin mantığı olur mu? Belki zorlarsanız, bu mantığın kırıntılarını bulabilirsiniz.
Örneğin dün İstanbul'daki 2'nci dalga bombalı eylemlerin hedefinde, İngiliz Konsolosluğu ve İngiliz bankası (HSBC) vardı.
Bu bulgular bizi, terörizmin, Bush'un İngiltere ziyaretinin hıncını İstanbul'dan çıkardığı yargısına götürebilir.
Daha önce İstanbul'daki sinagogları hedef alan ikiz bombalara gerekçe olarak da, MOSSAD görevlilerinin, sinagogları korudukları gösterilmişti.
Yine söyleyelim.
Terörizmin mantığını anlamaya çalışmak, çok anlamlı değil.
Ama onların çok farklı yapıdaki düşünce tarzından, bazı gerekçelerin ipuçları çıkarılabilir.
Bunun gibi, "terörizmin ne dini, ne de milliyeti var" gerçeğini yine hatırlatmalıyız.
Bunlar, ne Ramazan ne Bayram dinliyorlar.
Bunlar, ne ibadetten, ne istikrardan anlıyorlar.
Biz Türkiye'de, uluslararası terörizmin dış ülkelerdeki eylemlerine, bir nevi tribünden veya uzaktan bakıyorduk, geçen haftaki sinagog bombalarına kadar.
Ve 1984-1999 arasında, yoğun biçimde yaşadığımız PKK kaynaklı terörizmin yarattığı acıları hatırlatarak, özellikle Batı dünyasına, "Siz terörizmi anlamazsınız" diye sitemde bulunuyorduk.
Şimdi iyice anlıyoruz ki, terörizm bir yerel olgu değil artık.
Türkiye de, global terörizmin eylem alanında.
Artık Türkiye'nin de 11 Eylül'ü var!
Bu gerçek, bizi, terörizmle uluslararası mücadele eden ülkeler ve kuruluşlarla, daha yoğun bir işbirliğine yönlendirecektir.
Başbakan Erdoğan'ın ilk bombalı terörist saldırıları ertesinde, tüm dünyaya ve uluslararası terörizme verdiği mesaj da, bu açıdan daha iyi anlaşılıyor.
Gerçekten de en doğru tutum, terörist eylemlerdeki mesajların şifresini çözmeye çalışıp, ona göre politika oluşturmak değil, bu mesajları reddedip, terörizmle uluslararası alandaki mücadeleye topyekun ve derinden katılmaktır.
Türkiye'nin şu anda en fazla ihtiyacı olan şey, birliktir, dayanışmadır ve kararlılıktır.
Kulebidi'nin, Osmanbey'in, Levent'in ve Galatasaray'ın, bir savaş sonrasını andıran görüntüleri unutulmamalıdır.
Yaralanan, sakat kalan yüzlerce insanın hissettikleri, hepimizin hissettikleri olmalıdır.
Terörist saldırıda ölen insanların, kadınların, çocukların yakınlarının çaresizliği ve acıları, toplumsal bir duygu olmalıdır.
Bu aşamada siyaset, devletin ve hükümetin kararlılığına destek olmayı gerektiriyor.
İktidarı, muhalefeti, tüm düşünce ve karar merkezleri ile Türkiye, tek vücut halinde, "Terörizmle Mücadele" hedefine kilitlenmek zorundadır.
Nihai gerçeği hiç unutmayalım
Bütün olayların ve coğrafyaların merkezinde bulunan Türkiye, iyisi ve kötüsü ile "Dünyalı" olmaya mahkumdur.
"Jeo-politik önem", aktifleri yanında, zorluklar da içerir.
Bunu hiç unutmayalım.
ŞAKA
Şakası olmaz!
Bazı durumların ve olayların hiç şakası olmaz!
Bunu hepimiz çok iyi anladık.
Başka ülkeler ve toplumlar uluslararası terörizme hedef olurken, bunu komplo teorileri ile karşılayanlar, şimdi herhalde "şaka yaptık" diyeceklerdir.
YİNE KİLİTLENDİ
Her durumda tek araç telefon!.
Kitle psikolojisi, olağanüstü durumlarda, bireyleri tek tip davranışa yönlendiriyor.
Önce Levent'te, sonra Galatasaray'da, müthiş gürültü ile patlayan bombalar, bütün İstanbul'dan duyuldu.
Ben o sırada, Asya yakasında, Anadoluhisarı'nda, Kavacık'ta bulunan evimde, yazı yazıyordum.
Kilometrelerce uzaktaki patlamaların ilki, sanki bizim evdeymiş gibi duyuldu.
Olaydan 2 dakika sonra, patlamanın Levent'te olduğunu öğrendim. Ve aynı gürültü ile, Galatasaray'daki bomba da patladı.
O anda çevremdekilerin, telefona sarıldıklarını gördüm. Bu, cep telefonu veya hatlı telefondu.
Herkes birbirini arıyordu.
Tabii, telefonlar kilitlendi İstanbul'da.
Sadece yakınları veya tanıdıkları, teröre hedef olan semtlerde bulunanlar değil, herkes birbirini arıyordu.
Yani modern dünyanın bir gerçeği iletişimse, bunun en çok kullanılan aracı da telefon.
Korku, ürküntü, merak, neşe...
İnsanlar, her durumda önce telefonlarına sarılıyor.
Mesajlarınız için:
mbarlas@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|