|
 |
|
ÖMER ÇELİK
Terörün hedefi; Türkiye'nin pusulası
Terörün çeşitli bağlantılarla ve amaçlarla İstanbul'u vurmaya devam ettiği görülüyor. Bağlantılarının El-Kaide'den başlayıp çok daha başka seçeneklere de uzandığı söylenebilir. Fakat görünen o ki, bu lanetli eylemlerin "özel" hedefi "Türkiye'nin doğrultusu"dur. Eylemlerin seçtiği semboller ve bunları İstanbul'da hedefe koymaları, 'Türkiye'nin pusulası'na dönük bir 'suikast' içinde olduklarını gösteriyor. Türkiye'nin kendi 'yönü' ve 'değişimi' bakımından yol almaya başladığı her zamanda terörün çirkin yüzüyle karşı karşıya kalma gibi bir 'siyasi hafıza'sı vardır maalesef.
'Türkiye modeli'nin ve bunun sembolü olan İstanbul'un hedef alınması gösteriyor ki, son derece yeni bir durumla karşı karşıyayız. Daha doğrusu, çağdaş değerlere karşı geleneksel değerler adına savaş açmış terör örgütlerinin, 'her iki değer sisteminin doğru ve verimli bir sentezi'ni temsil eden 'model'i hedefe koymaya ve 'siyasi pusula'sını şaşırtmaya çalıştıkları görülüyor.
****
İstanbul'u hedef alan eylemlerin "genel" hedefi ile "özel" hedefinin birbirinin "alternatifi" olduğunu düşünmemek gerekir. Her ikisi de aynı anda mümkündür. Eylemlerin genel hedefinde 11 Eylül olaylarıyla öne çıkan "yeni terör" mantığının ve pratiklerinin amaçları vardı. Bu bakımdan İstanbul eylemlerini, 11 Eylül'ün "artçı depremleri" olarak konumlandırmak gerekir. 11 Eylül olaylarını yaparak dünya düzenini belli bir 'kaos' biçimine çekmek isteyenlerin, bu zemin içinde yeni kriz noktaları üretmek ve buralardan güç devşirmek istedikleri görülmektedir. İstanbul eylemlerinin genel hedefi 11 Eylül'le dünya düzeninin içine çekilmeye çalışıldığı kaosa yeni stratejik basamaklar eklemektir.
11 Eylül, Batı dünyasının ekonomik güç sembolü olan "İkiz kuleler" ile askeri güç sembolü olan "Pentagon"u hedef alan eylemler yoluyla, "küresel terörizm" için dönüm noktası oldu. Ekonomik ve askeri güç merkezlerini hedef alan 'küresel terörizm' bu dönemeci manivela gibi kullanarak Batı değerleri ve kurumlarıyla savaşma adına İslam tarih ve kültür halkasındaki değerleri ve hassasiyetleri terör dinamiği olarak istismar/istihdam etmeye başladı. Küresel terör, Batı ile konvansiyonel çatışma statüsünden beslenme yoluna gitti.
11 Eylül'de sembolleşen terörün gıdasını kesen tek şey ise İslam tarih ve kültür havzasının demokrasi ve hukuk devleti ile barışık hale gelmesidir. Türkiye; laiklik, demokrasi ve hukuk devleti ile İslam kültürünü çağdaş siyasi değerler dünyası çerçevesinde ilişkilendirmiştir. Bu bakımdan 'Türkiye modeli' sadece 'sosyal' ve 'kültürel' bir model olmanın ötesinde 'stratejik' ve 'siyasi' bir kimliktir. Türkiye sahip olduğu kendine özgü, ama dünya için de ilgi çekici olan 'pusula' ile dünya tarihinin çeşitli aşamalarında bu kimliği başarıyla güncellemektedir.
****
11 Eylül ile görünürleşen terörün gıdasını kesen dinamik budur. İstanbul'un hedef alınmasını bu bağlamda ele almak mümkündür. İstanbul, İslam tarihi ve kültür halkasında yer alan önemli merkezler içinde çağdaş değerlere uzanan ve bu değerleri yeniden üreten en sağlam ve en ileri köprüdür.
Sinagoglara ve İngiliz Elçiliği'ne dönük suikastlar, 11 Eylül mantığının "artçı depremleri" olarak görünürleşiyor. Bunlardan sonra "özel" hedefin ise "Türkiye modeli" olduğu görülüyor.
Son eylemler, "Türkiye'nin doğrultusu"na dönük en açık saldırılardır. Amaçlanan şeyin, Türkiye'nin Doğu-Batı kuşağında yüksek titreşim yaratan doğrultusunun 'pusula ayarları'nı bozmak olduğu görülüyor.
Buna verilecek iki cevap vardır.
Birincisi; terörün küresel istismar zeminlerini kurutmak ve uluslar arası kriz noktalarını "küresel meşruiyet"e uygun biçimde çözmek gerekir.
İkincisi ise kendi değerleri ile çağdaş değerler arasında "sentez" kuran Türkiye'nin 'doğrultusunu' her türlü "iç" tereddütten korumak. Türkiye günlük savrulmalar olmadan yoluna devam ederek, 'pusula'sını koruyarak yeni teröre karşı en etkili mücadele yöntemini seçmiş olacaktır...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
