|
|
ÖMER LÜTFİ METE
Gene mi aynı 'Kaide'
Eylemlerin ardında gizli servis iradesi ve planlaması bulunduğu dünden daha kesin. Kişisel olarak artık, El Kaide ve benzeri dinci-ideolojik örgüt öcüsüne sarılanların -ve hatta DNA'lı delil dayatanların bile- ya zekasından veya iyi niyetinden şüphelenmeye mahkumum.
Yaşadığımız olaylar, bir veya birden fazla devletin Türkiye'ye açtığı savaşın "kısayol" programıdır.
Şimdi özgür düşünce adamının kararlılığı önemli.
Bu "kısayol savaşı" ile Türkiye'ye dayatılan hiçbir şartın kabul edilmeyeceği konusunda hükümetle beraber bütün devlet birimlerinin ve halkın dik durabilmesi için yorumcu da sağlam kalmalı. Toplum olarak yılmayacağımızı, daha fazla kan akıtsalar bile açılan bu iğrenç savaş karşısında asla pes etmeyeceğimizi hissettirmemiz şart!
Böyle bir kararlılık için de geleneksel terör tepkilerine veda etmeliyiz. Yetkililerin kınama ve lanetleme gibi beylik teraneleri, bu tür eylemler karşısında toplumu zavallılaştırıyor. Bu beyanlar olayı küçültüyor, gidişin doğru okunmadığını veya okumuş olsa bile halka açıklanamadığını düşündürtüyor.
Doğru okuduğunu hissettirmek
Bu noktayı soğukkanlıca tartışmalıyız
Köhnemiş zihniyetle güya halkı paniğe sürüklememek için "yuvarlak" beyanda bulunmak adettir.
Efendim, toplumun huzuru ve barışına kast edilmişmiş..
Böyle deyince işi, sadece "kan dökmek için kan döken" hasta ruhlu birtakım eylemcilerin marifeti haline indiriyor, teröre karşı temel bilincin gelişmesini önlüyoruz. Meçhul ve soyut bir şeylere lanet okumak, gizli, resmi ve somut suç mekanizmalarını maskeleme işini kolaylaştırıyor. Oysa insanoğlunun gözünü, alemin bütün karanlık ve kirli işlerinde parmağı olan küresel gizli servislere çevirmekten daha etkin "terörle mücadele yöntemi" yok.
Bu işler "toplumun huzurunu ve barışını bozmak" için yapılmıyor. Böyle eylemler, "size daha beterini yaparım" diye tehdit dayatarak başka şeyler elde etmek için gerçekleştiriliyor.
Tabii ki "halka bire bir bunu söyleyin" diyen yok. Ama asli failleri okuduğunuzu ve pes etmeyeceğinizi hem halka hem terörü planlayanlara algılatabilmenin bir yolu mutlaka vardır. Zaten bunu yapabilen devlet adamıdır.
Perdeler kalkmalı
Erdoğan'ın önceki olaylardan sonra terörle mesaj vermek isteyen odakları sıralarken sadece örgüt türü yapılanmalarla yetinmeyip "devlet" kavramını da zikretmesi önemli bir ilkti. Bu, -dün de kaydettiğim gibi- riskli bir yaklaşımdı ama doğruydu. Şimdi bütün sır geri adım atmamakta.
Herkese hissettirmeliyiz ki, "terör örgütü" numarasını yutmadık, yutmayacağız. Herkes anlamalı ki, asli fail olarak bu tür eylemlerden siyasi, ekonomik, diplomatik ve stratejik kazanımlar elde etmek isteyenleri görmekte kararlıyız.
Ancak, terör-gizli servis bağlantısı konusunda halkın bilinçlenmesi, başıboş ve sivil "komplo teorileri çarşısı"nın işi olmamalı. Oralarda doğrularla beraber binbir safsata dolaşır -özellikle de dolaştırılır- ve kafalar karışır.
Bu küresel fitneye karşı ciddi bir iş yapmaya niyetli devlet, yüksek eğitim kurumlarına ders, medyaya program dayatmalıdır. Sorun, bu konuda bilgi eksikliği değil, gerçeklerin yayılmayışıdır. Yoksa binlerce ciddi kitap ve sayısız belgesel var ki, meraklısından başkasınca bilinmiyor.
Terörle mücadelede en önemli adımlardan biri de, gizli servis-terör bağlantısı ile ilgili gerçeklere uygulanan ambargoyu delmektir.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|