|
|
GÜNTAY ŞİMŞEK
POAŞ'ı, THY uçuracak
Petrol Ofisi AŞ (POAŞ) ile Türk Hava Yolları (THY) arasında sır gibi saklanan ilişkiler kamuoyunda yeni bir tartışma başlatacak türden. THY Uçuş İşletme Genel Müdür Yardımcılığı departmanıyla iyi ilişkiler geliştiren POAŞ yetkilileri tamamen teamüllere aykırı, mevzuata uygun olmayan bir kârlılık anlaşmasına imza atmışlar.
Milli havayolunu akaryakıtta rekabete kapalı kılıp, tek bir şirkete mahkum eden, POAŞ'a da süper bir gelir sağlayan, kimseye çaktırmadan yapılan anlaşma ciddi bir adli kovuşturmayı gerektirebilir.
POAŞ, özelleştirilmeden önce bir Kamu İktisadi Kuruluşu (KİT) olması sebebiyle THY, Türkiye genelinde tüm akaryakıt ihtiyacını buradan bir yıllık yapılan anlaşmalarla karşılıyordu. Özelleştirme sonrası ihaleye çıkılarak en uygun teklifi veren kuruluştan THY'ye akaryakıt alınması yerine, POAŞ bir KİT gibi görülerek tarihinin en uzun süreli anlaşması imzalanmış. Üç yıllık anlaşmayla THY 2006'ya kadar tüm akaryakıt ihtiyacını Türkiye genelinde POAŞ'tan karşılayacak.
İhaleye çıkılmadan, KİT olma özelliğini kaybeden POAŞ'la akaryakıt anlaşmasını imzalayan yöneticilerden THY Uçuş İşletme Genel Müdür Yardımcısı Zafer Baysal (THY eski Akaryakıt Başkanı) ve ona bağlı olan Akaryakıt Başkanı şu an görevde değiller. Giderayak milli havayoluna son iyiliklerini yaparak, POAŞ'a THY'yi ikram etmişler. Yerlerine gelenler de seslerini çıkarmamış. (THY Uçuş İşletme'nin, tam bir hesap/kitap ve ince işlerin pazarlık harmanı olmasının sessizlikte payı olabilir.)
Bu kadarla yetinmemiş, İstanbul çıkışlı THY uçaklarının tamamının POAŞ'tan 'Full Tankering' (depoları gidiş-dönüş seferine yetecek kadar doldurulma) yapması için de genelge yayınlamışlar.
Yani THY uçakları uygun uçuş noktalarında gidiş-dönüş JET 1A uçak yakıtını varış meydanından değil, İstanbul'daki POAŞ'tan almaya mahkum edilmiş. Uçulan meydanda, JET 1A yakıtı POAŞ'tan yüzde 50 ucuz dahi olsa bu kural değişmiyor.
Ancak, varılan meydanda uçağın başına gelen akaryakıt tankerlerinden, tam dolu gidilmesi sebebiyle JET 1A alınmadığından tanker bulundurma bedeli olarak 40 USD'lik fatura gelmeye başlayınca, 03.06.2003'te bir de pilotlara yönelik manuel yayınlanmış; 'Yakıt planını varış meydanında en az 1500 kg alınacak şekilde yapın.'
Uçakların deposunu tam doldurmanın karşılığı akaryakıt hamallığıdır. Uçakta yolcu ve kargoyla birlikte yakıt taşımak, uçuş güvenliğini tehlikeye soktuğu kadar, kalkış ve inişlerde ek maliyetlere, motor ömrünün azalmasına, uçuşta arzu edilen yüksekliğe çıkılmamasına, seyir halinde daha fazla yakıt sarfiyatına sebep olmaktadır. Yani iyi hesap edilmeyince maliyet demektir.
Genelde 'full tankering' uçulan meydanda yakıtın çok pahalı ve kalitesiz olması hallerinde uygulanırken, POAŞ'ın özelleştirilmesinden sonra galiba daha fazla yakıtın alınması için bozulmuş. Yurtiçinde ise Diyarbakır gibi askeriyeden yakıt alınmasını gerektiren meydanlarda ordunun yakıtı pahalıya sattığı gerekçesiyle yine 'full tankering' uygulamasına devam edilmiş.
Borçlarını Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) ile yaptığı anlaşmayla 2007'ye kadar öteleyen ve bu bilgiyi de kamuoyundan 40 gün saklayan POAŞ yetkilileri, THY ile yaptıkları 3 yıllık akaryakıt anlaşmasıyla da 2006'ya kadar kendilerini garantiye almış durumdalar.
Çünkü, THY dört kıtada 77 ve yurtiçinde 26 noktaya düzenlediği seferlerle Türkiye'nin en büyük yakıt tüketicisi konumunda. Yıllık ihtiyacı ortalama 790 bin ton. Bunun yaklaşık 500 bin tonu yurtiçi meydanlarda anlaşmalı olduğu POAŞ'tan sağlanıyor. Yurtdışında ise her yıl çıkılan ihalelerle 41 ayrı firmadan JET 1A alınıyor. Fakat, POAŞ'ın özelleştirilmesinden sonra yurtdışında bazı yabancı firmalardan da POAŞ üzerinden yakıt alındığı iddiası söz konusu.
Tuhaflık da burada başlıyor. THY yurtdışında akaryakıt alımı için ihaleye çıkarken, yurtiçinde İş-Doğan kontrolündeki POAŞ'la direkt alım anlaşması yapmış. BP, Shell, Mobil, Opet, Total ve diğer petrol firmaları davet edilmeden prosedürleri de bir kenara bırakarak 3 yıllık anlaşma imzalanmış. THY'nin POAŞ'la masaya oturan adamları bir de gerekçe bulmuşlar; 'POAŞ'ın başta Atatürk Havalimanı olmak üzere meydanlarda akaryakıt depoları bulunması sebebiyle....'
Halbuki meydanlardaki depoların bulunduğu yerlerin hiçbirisi POAŞ'a ait değil. O yerler Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) uhdesinde. İhtiyacı olan kiralayabiliyor.
Minarenin kılıfa uymadığı ortada. Bakalım, Aralık 2003'te yapılması gereken THY Akaryakıt İhalesi bu yazıdan sonra nasıl bir hal alacak.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|