|
 |
|
ÖMER ÇELİK
Terörün mesajını almayacağız
Sinagoglara yapılan saldırı, Müslüman ve Musevi vatandaşlarımızı aynı anda vurdu. Terörün hedef olarak seçtiği insanların dini kimliklerindeki bu 'çok boyutluluk' bile tek başına önemle ele alınması gereken bir durumdur...
Terör eylemi olduğundan beri televizyonlara yapılan uzman yorumlarının pek çoğunun gösterdiği tek şey, Türkiye'de terör konusundaki müktesebatın ne kadar zayıf olduğu ve herhangi bir terör eylemi analiz edilirken ezberciliğin gölgesinde kalındığındır. Türkiye-İsrail ilişkilerinden, El-Kaide bağlantısına, Irak denkleminden terör eyleminin gerçekleştiği tarihin KKTC'nin kuruluş yıldönümü olmasına kadar bir dizi seçenek sıralanıyor.
****
Bu ve benzeri seçeneklerin sıralamasından daha doğal bir şey yoktur. Kuşkusuz bir başka ülke istihbaratının işin içinde olup olmamasından tutun da hemen bu doğrultuda sıralanabilecek pek çok seçenek daha mevcuttur. Önemli olan ise, varılan sonuçların gerçekten terör olayının analizinden kaynaklanılarak mı elde edildiği, yoksa analiz yapanın meşrebine göre uygun bulduğu ya da öyle olmasının politik sonuçlarını daha çok tercih ettiği için mi o noktaya vardığıdır. İkincisini aşan ve birincisinin halkasına dahil olan çok az analizle karşı karşıya olduğumuzu belirtmek gerekir. İç politikada tuttuğu safın, terör eyleminin kimin üzerine kalmasından daha çok yararlanacağını gözeten ve bu doğrultuda analiz adı altında temennilerini savuran onlarca yaklaşım gördük geçmişte. Bunun giderek Türkiye'de yerleşik bir düşünce tarzına dönüştüğünü ve uzmanların önemli bir kısmının refleksi haline geldiğini görmek gerekir.
Bu durum, terör eylemini gerçekleştirenlerin mantığı ve hedefi açısından en elverişli durumdur. Çünkü analizle temenninin yer değiştirdiği ve herkesin kendi meşrebine göre ulaşmak istediği sonuç bakımından belli bağlantılar üzerinde yoğunlaştığı bir durumda, teröristler tek eylemle birden çok mesaj verme imkanına kavuşurlar. Bu da 'toplumu ve politik karar vericileri birden çok alanda şaşırtma' niyetlerini gerçekleştirmek açısından çok ciddi bir koz verir teröristlerin eline.
****
Kuşkusuz, İstanbul'daki lanetli terör eyleminin portföyü sıralananlar kadar geniş değil. Seçenekler, basında sıralananlar kadar çok geniş bir zemine oturmuyor. Fakat isterse tüm bu seçeneklerin hepsi geçerli olsun, esasında yapılmak istenen şey tektir İç dinamikleri ile dış dinamikler arasında verimli ve doğru dengeler kuran ve önünü görmeye başlayan Türkiye'yi içe kapatmak. Türkiye bütün siyasi tarihi boyunca iki yolla içe kapanmıştır. Birincisi kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan geleneksel tartışmalara kilitlendiği ve kutuplaşma ürettiği zaman, ikincisi de terör dahil olmak üzere başka şoklar vasıtasıyla yapması gerekenden geri adım atmaya başladığı zaman.
****
Türkiye'de son seçimlerden sonra sergilenen 'siyasi olgunluk' her yerde etkisini gösterdi ve iç dinamiklerden kaynaklanan krizlerin ülkenin doğrultusuna zarar vermesi engellendi bugüne kadar. Bu yol kapalı olunca, birilerinin terör yoluna başvurduğu görülüyor. Musevi ve Müslüman vatandaşlarımızı aynı anda vuran bu terör eyleminin çıkış noktası ve mesajı ne olursa olsun, hedefi Türkiye'yi iç reflekslerine mahkum etmeye çalışmaktır. Politik karar vericileri rasyonel olandan koparmaya çalışmanın ve daha başka alanlara ötelemenin en bilinen yoludur bu.
Terör yapacağını yapmıştır ve bundan sonrasında da bunun arkasının geleceği mesajını yayarak gücüne güç katmaya çalışmaktadır. Bizim yapacağımız ise açıktır ve tektir Bu mesajı almayacağız. En lanetli yoldan tebliğ edilen bu mektubu tebellüğ etmeyeceğiz. Bu eylemin kılcal damarlarına kadar ortaya çıkması ve tüm bağlantılarının teşhir edilmesi için sonuna kadar uğraşmamız gerekiyor. Fakat, terör eyleminin mesajını alarak hiçbir adımımızı şekillendirmeyeceğiz. İç dinamikler ve dış dinamikler arasında Türkiye'nin geleceği adına kurulan dengelere kendince 'balans ayarı' yapabileceğini sanan bu lanetli terör eyleminin kişiliksizliğini böyle teşhir edeceğiz.
****
Terör eyleminin mesajının kişiliksizliğini göstermenin en iyi yolu, Müslüman ve Musevi vatandaşlarımızın cenaze törenlerine en kalabalık yurttaş topluluklarıyla katılıp, caminin de, sinagogun da, kilisenin de ve diğer tüm ibadet yerlerinin de bu ülkenin değerleri olduğunu, hangi kimlikten olursa olsun vatandaşlarımıza dönük bu saldırıları 'Türkiye'nin benliğine' yapılmış saldırılar olarak kabul ettiğimiz göstermektir.
Terörün hedeflediği semboller ve kamplar kavgasıdır. Bunun tam tersi olacaktır Türkiye tüm sembolleri ve toplum kesimleriyle teröre karşı ortak tavır alacaktır...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
