|
 |
|
VEDAT BAYRAM
Gölgeli derbi ve İnönü
Birkaç gün önce koskocaman bir derbi İnönü'de sergilendi!.. Beşiktaş ligde 5 puan önde ve tüm toritelerce favori gösteriliyordu. Basına yansıdığı kadarı ile Sn. Özhan Canaydın bile Beşiktaş'a şans veriyordu. Spor severler keyifli bir maç izlemek üzere İnönü stadını doldurmuşlardı.
Ancak, müsabaka başlamadan önce 'skandallar zinciri' halka halka, birbirine eklenmeye başlıyor.
- Teknik heyetler yerlerini alırken, Terim'e galiz küfürler tüm stadı çınlatıyor.
- Bir süre sonra yedek oyuncu kulübesine yabancı maddeler yağmaya başlıyor.
- İlerleyen zamanda meşaleler yakılmakla kalmıyor; ateş topu şeklinde 'mancınık' atışları insan sağlığını tehdit ediyor.
- Basın tribünü önünde bazı 'yarım kabadayılar, külhan beylik' yapıyor.
- Tribünlerdeki demir parmaklıklar yıkılıyor ve maç 10 dakika duruyor.
İstanbul'da 40 senedir, maçlara giderim, birkaç yıl önce Ali Sami Yen ve Fenerbahçe'de, maçların başlangıcını geciktirmek için atılan konfetiden başka böyle bir olaya rastlamadım.
Sonuç olarak, Lucescu bile derbyde yaşananları "Yorumsuz ve utandırıcı" olarak nitelemektedir.
Şimdi soruyorum sizlere;
- Tüm bu olumsuz şartlar, gelişirken niçin önlemler alınmıyor?
- Toplumsal olaylara gebe organizasyonlardaki keyfi uygulamalara niçin mani olunmuyor?
- Yedek oyuncu kulübeleri niçin karşıya taşınıyor?
- Basın tribününün yeri niçin değişiyor?
- Meşalelerle ilgili tedbirler niçin alınmıyor?
Sebeplerini de ben söyleyeyim;
- Bunların önlenmesi için talimat verecek makama gerekli bilgi aktarılmıyor. Yani kendiliğinden düzgün bir bilgilendirme yok.
- Makama tedbir önerecek bir görevli de yok.
- Stattaki bu değişiklikler yapılırken, bunlar ve sakıncaları hakkında mülki amire herhangi bilgi 'aktarılmadığından' adım gibi eminim.
Bu görevi ifa eden olmayınca, Sn.Vali önlem için kime, ne talimat verecek?
Şehrin asayişinden sorumlu makamı sıkıntıya sokan tek neden budur. Bu hadisenin vehameti kavranmadıkça bazı kalemlerde bu ayrıntıyı gözden kaçırıp; polisimizi ve Sn.Vali'yi suçlama yanlışlığına düşeceklerdir. Korkarım ki, sonuçta; büyük bir olay cereyan ederse, ihmal sahipleri de bu işin altında kalacaktır.
Abesle iştigal edenleri, asli vazifelerine davet ediyorum!..
Özhan Canaydın ve stadı
Sn. Özhan Canaydın; ciddi, diplomat, görgü kurallarına dikkat eden, saygın bir zat. Ayrıca Galatasaray Kulübü Başkanı. Ekim ayının 3.. ve 4. haftasında, basına adres göstermeden iki küçük demeç veriyor. Tabir-i caiz ise buna 'gönderme' deniliyor. Konunun başlığı "Olimpiyat stadı kullanım protokolü."
Konunun özü ise Bu işlerin tamamlanması ile ilgili kendisine verilen iş takvimi olmalı. Dikkat ediniz! Sayın başkan, "Stadın kullanımı ile ilgili bize verilen sözler tutulmadı" diyor. Yine aynı başkan bir süre sonra; imzalanan protokolda ki koşulların, bazı kurumlarca yerine getirmediği için itibar kaybedildiğinden bahsediyor.
Daha ne desin sayın başkan! Anlaşılan çok dolu. Ancak, kişiliği bir adım daha ileri gitmesine mani oluyor. Bu hadise, küçük bir ayrıntı olarak algılanmış olmalı ki, basında işlenmedi. Ancak, bu ayrıntı gelecekte, daha da önem kazandığında, herkesin gündeminde olacak. Kimileri, olumsuzluklar karşısında başkanı da suçlayacak.
"Karar makamı sizsiniz, niçin bizi buralara mahkum ettiniz" diye feryat edenler olacak. Canaydın, kibarca şimdi bunun önünü kesiyor ve görevlileri göreve çağırıyor.
Kim mi bu söz verip, yapmayanlar
Direkt şudur diyemem ama durun;
Bir kehanette bulunayım.
- Ya stadı kullandırma yetkisinde olan H.D.K. (Hazırlık Düzenleme Kurulu).
- Ya da Büyük Şehir Belediyesi.
Ucuz futbolcu
9 Ekim 2003 tarihli "Ucuz futbolcu ve GS" başlıklı yazımızla ilgili Muhsin Gürcan adlı GS lı okurumdan bir faks aldım. Sevgili Muhsin, "Galatasaray'da 19 ayda 53.5 milyon dolar harcandı yazmışsınız; Fatih bey 17 milyon dolar diyor, nedir durum" diye sormuş.
- Karakutu kimsenin muhasebe kayıtlarını tutmuyor.
- Ben ucuz futbolcu eleştirilerine katılmadığımı belirttim.
Söz konusu rakamları onun için verdim. Sn. Terim'in ifade ettiği rakamlar alınan futbolcuların bonservis bedelleri olmalı. Bu süre içinde, iki dönemde futbolcuların kendilerine, teknik heyete futbolla ilgili tüm görevlilere (kondisyoner vs.), 'futbol şubesine' harcanan para 53.5 milyon dolardır dedim ve diyorum.
Filenin sultanları
30 Ekim 2003 tarihli köşemiz 'KARAKUTU' da, Natalia'nın T.C. vatandaşlığına geçiş planını aktarmıştık. 4 gün sonra Küba'yı deviren, Milli Takımımızın, en başarılı sporcularından biri yine Natalia idi.
Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu ve Voleybol da ekol olan Küba'yı deviren, Neslihan ve Natalialı millilerimizi, Natalia'yı Milli Takımımız'a kazandıranları ve galibiyette emeği geçen herkesi kutluyorum.
KISA KISA
Sakatlığı süren ve genelde 65 dakika oynatılan Sergen'de ısrarla; 82. dakikada golü bulan Lucescu'yu kutlamayı unutmayınız..!
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
