kapat
07.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

MEHMET BARLAS


Halkın Başbakanı ne zaman Ankara'nın da Başbakanı olacak?

Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı bir karar vermek zorundalar.

İktidar olup muktedir olamamak, eğer bir siyasi parti için yeterli başarı ise, diyeceğimiz söz yoktur.

Bu durumda, Celal Bayar'ın "Atatürk'ün başbakanı olmak" konumundaki gibi davranırsınız.

Geçen pazar, Sabah'ın ekinde yazıp, hatırlatmıştım.

Bayar, 1937'de Başbakan olunca, Cumhurbaşkanı Atatürk'e gidip soruyor.

- Yetkilerim nedir?

Atatürk anlatıyor Bayar'a..

- Dış politikaya karışma. Büyükelçi atamalarını da ben yaparım. Valilerin, polis müdürlerinin atamalarına da karışma.. Komutanların terfi ve tayinleri de benim işimdir.. Bunlara karşıma. Gerisini bildiğin gibi yap!

28 Şubat post-modern askeri müdahalesi döneminde de, Tansu Çiller, "Acı gerçek"i şöyle seslendirmişti

- Biz seçilmişler, taşeron gibi algılanıyoruz. Dış politika, savunma, iç politikanın temel konuları, eğitim falan sanki bizim yetki alanımızda değil. Biz seçilmişler, yol yapmak, su getirmek, kredi bulmak gibi konularda yetkiliyiz. Zaten seçilmiş her Türk politikacısının gözünde, Adnan Menderes'in idam sehpasındaki fotoğrafı hep durur.

Ya 12 Mart'ta ya 12 Eylül'de, Süleyman Demirel'le konuşurken, kendimce teselli etmek istemiştim onu.

- Üzülmeyin Süleyman Bey. Bu bir geçiş dönemi, demiştim. Demirel de gülüp, şu cevabı vermişti

- Ne diyorsun sen?. Bizimki geçiş dönemi... Onlar hep var!

Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarı, artık bu gerçekleri hem bilmek, hem de değiştirmek durumundadır.

Ramazan'da iftar çadırı dolaşmak, asfaltlanmış yolda otomobil kullanmak, özel uçakla köşe bucak gezmek, "Başbakan" olmaya yetmiyor.

Ekonomiyi rayına oturtup, enflasyonu düşürmek de, "Seçilmiş İktidar" olmanın kanıtı değil.

Ne olacak yani?. Askeri dönemlerde de, teknokratlara veya politokratlara yaptırıyorlar bu işleri.

Kim, taşeron gibi kullanıp, sonra bir gün işlerini bitiriyorsa seçilmişlerin, sürekli müttefik de değiştirmeyi biliyor.

Örneğin 12 Eylül 1980'de kapatılan CHP, şimdi her konuda bunlarla aynı safta değil mi?

Alın şu "Avrupa Birliği ve Kıbrıs" konusunda, aynı çizgide ittifak oluşturanları mesela..

Necmettin Erbakan, Deniz Baykal, Doğu Perinçek, Derin Devlet, Vural Savaş, Bülent Ecevit, Rauf Denktaş, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu..

Ve şimdi, Tayyip Erdoğan da, Abdullah Gül de, bunların yanında yer alıp, Avrupa Birliği'ne, Birleşmiş Milletler'e, Amerika Birleşik Devletleri'ne, Kıbrıs Türk sivil toplumunun büyük çoğunluğuna karşı, "Kıbrıs'ta taviz vermeyiz" restini çekmeye çalışıyorlar.

Anladık.. Türban konusunu askıya aldınız.

Kabul ediyoruz.. YÖK konusunda, Anayasa'nın 130 ve 131'inci maddelerini değiştirmekten vaz geçtiniz.

"Aman olay çıkmasın" diye, eşlerinizi "Kamusal alanlar"a götürmüyorsunuz.

Peki ama, durmadan ça-ça yaparak veya yeniçeri adımları atarak, Avrupa Birliği'ne Türkiye'yi nasıl götüreceksiniz?

Sen Annan Planı'nı reddet... Hem 1999'da Helsinki Belgesi'ni imzala, hem de "Kıbrıs AB'yi ilgilendirmez" de... Avrupa Birliği'ni tehlike olarak gören Rauf Denktaş'a, Türk dış politikasını endeksle.

O "birileri", Türkiye'ye tarih sürecinde patinaj yaptırdılar. Önce Yunanistan, şimdi de Kıbrıs'lı Rumlar girdi AB'ye..

Biz Türkler'in kişi başına geliri 3000 dolar. Onlar 20 bin dolar çizgisine yaklaştı.

TL'nin değeri, Yunan Euro'sunun 1,5 milyonda biri.

Evet.. Tayyip Erdoğan iftar çadırında "Halkın Başbakanı" olabilir.

Ama asıl olması gereken, "Ankara'nın Başbakanı" olmaktır.

"Tevhid-i Tedrisat" kadar "Tevdid-i İktidar" da olmalıdır özetle.

ŞAKA

Nasıl klasik olunur?
Önceki gün, internette dolaşan "Çocuklu Yaşama Hazır mısınız"dan alıntı yapmıştım.

Vatan'dan Tuğçe Baran uyardı beni.

Meğer o alıntı yaptıklarım, Serdar Turgut'un 7-8 yıl önce yazdığı bir yazıdan alınmış.

Tuğçe Baran'a teşekkür, Serdar Turgut'a tebrikler.

Bir kez de, Shakespeare'in bir tiradını, böyle bilmeden, "anonim" diye kullanmıştım.

IRAKLILAŞTIRMAK

Çözüm, anayasa ve seçimdir!
Kesinlikle anlaşılıyor ki, Türk askerinin Irak'a gitmesi artık gündem dışında.

NTV'nin Washington muhabiri Ümit Enginsoy ABD Genelkurmayı'nın Kongre'ye verdiği bilgileri derlemiş... Buna göre, Türk askerinden oluşacak "3'üncü Tümen", artık Irak Planı'nda yokmuş.

Yani Amerika da kesinlikle vazgeçmiş Irak'ta Türk askeri birliğinden.

Bu iyi haber...

Ama, Irak'ın geleceğinde, Amerikan birliklerinin de bulunmaması, henüz projelendirilmedi. Önceki gece Tim Sebastian'ın BBC'deki "Hard Talk" programında, İsrailli Ehud Barak, "Çözüm"ü çok açık koydu ortaya

- Öncelikle hedef, Irak'ın "Iraktify" edilmesidir.. Yani Irak'ta güvenlik de, yönetim de Iraklılar'a devredilmelidir. Şu anda Iraklı polis ve güvenlik güçlerinin maaşlarına hemen zam yapılmalıdır. İki hafta içinde yeni bir anayasa yapılmalı, hızla seçime gidilip, atanmış yönetim, seçilmiş yönetim haline dönüştürülmelidir. Iraklılar isterlerse ileride anayasalarını istedikleri kadar değiştirirler. Bu önemli değil. Önemli olan Irak riskinin, Iraklılar'ın sorumluluğuna terk edilmesidir.

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler
omer celik

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır