|
|
MEHMET TEZKAN
Önce aramızda anlaşalım sonra Rumlar'la masaya oturalım
Türkiye'de en zor şey nedir? Kıbrıs'ı konuşmak.. Aslında küçük, dar bir çevrenin dışında Kıbrıs'la pek ilgilenen de yoktur.. Pek çok kişi için Kıbrıs sadece 'casino' demektir..
Kumar demektir..
Dikkatinizi çekerim.. Deniz ve güneş demiyorum..
Ama Ada, 30 yıldır Türkiye'nin dış politika gündeminden düşmez.. Türkiye nereye adımını atsa hemen bir Kıbrıs çelmesi yer..
Peki Türkiye için madem bu kadar önemli, 30 yıldır neden çözülmez?
Otuz yıldır neden bir arpa boyu yol gidilmez?
Aslında nedeni basittir..
Kıbrıs'ı Kıbrıs şahinleriyle konuşamazsınız.. Bu şahinler hem Ada'da yaşar hem Ankara'da.. İstanbul'a falan uğramazlar.. Çünkü yaşamak için gerekli besini bulamazlar..
Bunlarla Kıbrıs'ı konuşmaya kalkın bakalım..
Daha ikinci cümlenizde sizi boğarlar..
Önce toprak derler.. Birtakım anlaşılmaz hesaplar yaparlar.. İşin içinden çıkamazsınız.. Ardından nüfus gelir..10 yıl, 20 yıl, 50 yıl sonrasının hesaplarını yaparak Kıbrıs'ın, Rumlar'ın eline nasıl geçeceğini kanıtlamaya çalışırlar..
Sonra sıra Türkiye'nin böğrüne kılıç gibi uzanan KKTC'nin jeo-politik önemine gelir..
Avrasya'dan başlanır, ABD'nin Ortadoğu üzerindeki emellerine geçilir..
Sanki o kılıç gibi uzayan parçaya Rumlar da yerleşirse, yarın sabah ne Mersin kalacaktır ne Antalya..
Suriye bile Hatay'ı ister.. Bu havayı yaratırlar..
Pes eder gidersiniz..
Gitmeyip biraz direneyim dediğiniz zaman da yandınız..
Anında 'ver kurtulcu' damgasını yediniz demektir.. Sözü uzatırsanız da masadan büyük bir ihtimalle 'vatan haini' olarak kalkarsınız..
Türkler, Türkler'le konuşmadıkça.. Türkler bu sorunu aralarında çözmedikçe, ne yapacaklarına karar vermedikçe, Rumlar'la masaya oturmanın hiçbir anlamı yoktur..
Zaten hiçbir anlamı olmadığı da 30 yıldır yapılan binlerce görüşmede ortaya çıktı..
Peki, Rum tarafına üç-beş karış daha toprak vermemek için hem Türkiye'yi hem Kıbrıslı Türkler'i yalnızlığı itmenin bir anlamı var mı?
Bu yolu seçmek mantıklı mı?
Şimdi başta Denktaş olmak üzere KKTC'yi yönetenler, Rumlar'ın, Türkler'i esaret altına almak istediğinden, gerçek amaçlarının 'Enosis' olduğundan, Annan Planı'nın aslında Rumlar'ın bu emellerine hizmet ettiğinden söz edeceklerdir..
Ve şunu da ekleyecekler.. "Siz 1974 öncesini bilmiyorsunuz.. Rumlar'ı tanımıyorsunuz.. Tanısanız böyle konuşmazdınız."
Tamam.. Haklı olabilirler ama aradan 30 yıl geçti.. 30 yıl önceki dünya ile bu günkü bir mi?
Almanlar'a da böyle yaklaşalım.. "Siz Hitler'in torunları değil misiniz" diye söze başlasak sonuç alabilir miyiz?
Doğru olur mu?
Pek çok kişi Kıbrıs'ı konuşmaktan, tartışmaktan yıldı, bunaldı..
Aslında yıldırıldı..
Dün akşam atv Haber'de Rahmi Koç ile yapılan özel röportaj yayınlandı.. Koç "Kıbrıs sorunu bizim boynumuzda büyük bir demir halka" diyor..
Haksız mı?
Rahmi Koç, bir noktaya daha dikkat çekti; "Kıbrıs'ın en mümbit tarafını aldık, en turistik tarafını, en gelişmiş tarafını aldık. Yunanlılar az gelişmiş kırsal tarafını aldılar.. Bakın onlar 10 bin dolarda, bizimkiler 3-4 bin dolarda ya varlar ya yoklar."
Aslında bütün mesele bu..
KKTC yönetiminin korktuğu şu..
Anlaşma olursa, iki taraf da AB'ye girerse, bir süre sonra Ada Rumlar'ın hakimiyetine geçecek..
Nasıl mı?
Kıbrıslı Türkler evlerini, arazilerini yüksek fiyatlarla Rumlar'a satarak Avrupa'ya göç edecekler..
Çözümsüzlüğün çözüm olarak savunulmasının temel nedeni bu..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|