|
 |
|
Dairesinden bile Gazi'yi goruyordu
Cumhurevi'nin resmi ilk evsahibesi Latife Hanim'in, bilinmezliklerle dolu yasaminda ve ozellikle de Mustafa Kemal'siz gecen elli yilinin oykusunde neler sakliydi?
Gazi'yle bosandiktan, yasamini yitirdigi 1975'e kadar nasil bir omur gecirdi? Sirrini neden kimse cozemedi? Yakinlarinin tanikligiyla Latife Gazi Mustafa Kemal...
Cumhuriyet'in sekseninci yilinda bizim de bir oykumuz var... Latife Usakligil.. Latife Usakizade ya da Latife Hanim.. Gazi Mustafa Kemal'in ilk ve tek esi... Dogrusu Mustafa Kemal'den ayrildigi Agustos 1925'ten sonrasina dair, yani yasamini kaybettigi 1975 Temmuz'una kadar hakkinda cok az sey bildigimiz Latife Hanim.. Iste bu ayrilik donemine, Mustafa Keamal'siz elli yila bir pencere aciyoruz.... Oyku icinde oyku aslinda... Latife Hanim, Mustkafa Kemal'den sonra hic evlenmedi.. once babaevinde, ardindan Harbiye Gazi Heykeli'nde bakan apartman dairesi'nde, sirlari, yalnizliklari, huzunleri ama taniklar ve akrabalarin ifadesinden anlasiliyor ki tukenmeyen Mustafa Kemal askiyla bir omur gecirdi... 'Sirlar odasi'nda hatiralarini paylasmadigi bir elli yil... Iste bu bilinmeyen donemi bize, kizkardesinin cocuklari Meral Bebe ve Dilek Bebe anlatacak...
Gazetecinin adi, Niyazi Banoglu'ydu. 1950 yilinda, Zaman Gazetesi'nde, Mustafa Kemal'in cepheden savasa, kurulustan kurtulusa, evlilikten, yalnizligina dair, cesitli kaynaklardan derlenen hatiralarini yayinliyordu. "Dizi yazi"nin yayinlandigi gunun sabahinda oldukca erken bir saatte gazetenin yayin mudurunun telefonu caldi. Arayan Latife Hanim'di. Oldukca kizgin bir ifadeyle. "Yayinin derhal durdurulmasini talep ediyor ve ozel yasaminin yazilmasinin hakka, hukuka uygun olmadigini" soyleyip telefonu sertce kapatiyordu. Yayin muduru, panik icinde kalmisti, oysa yazi icinde Latife Hanim'dan cok az sozediliyordu, evlendigi, tanistigi sadece...
Peki neden bu kadar kiziyordu ki? Banoglu'na olanlari anlatip, derhal Latife Hanim'in yasadigi Ayazpasa'daki Usaki Kosku'ne gitmesini, hem roportaj yapmasini hem de gerekirse yazi icin izin almasini istedi. Banoglu da oldukca sasirmis ve caresizlige dusmustu. Bu nasil olacakti? Latife Hanim, Mustafa Kemal'den bosandigi Agustos 1925'ten bu yana tek bir gazeteciyle konusmamis, evlilige dair yani o 'bin gun'e iliskin, hep derin bir sessizligine gomulmustu. Ama serde gazetecilik vardi, randevu falan almadan dogruca Ayazpasa'daki evin kapisina dayandi. Iceriye, yani Latife Hanim'a haber gonderdi. Umudu yoktu gerci.
Ancak, hayret ki "olur" cikmisti. Aslinda "Kosk"un kapisindan, salona degin, o kisacik zaman icinde kalbi duracak gibiydi. Ama iste, birkac dakika sonra Latife Hanim karsisindaydi!!!
GAZI'DEN AYRI 28 YIL
"Latife Hanim'in bircok gezilerde, Ataturk'le beraber cekilmis resimlerini gormustum fakat burada karsilastigim hanimefendi, asla o degildi. Ataturk'ten ayrilali 28 yil olmustu. Bu 28 yil, bu asil kadinin uc mevsimini de kemirmisti. Artik ne ilkbahar, ne yaz ne de sonbahari kalmisti. Bembeyaz karli bir dagbasi, daglarin ucurumlarini andiran derin kirisikliklarla dolu bir yuzdu karsimdaki hanim. Salonda bir koltugu gostermesinin ardindan en hircin haliyle 'Ne hakla benim hayatimi yaziyorsunuz, kim veriyor bu hakki size' dedi. Irkilmis sasirmistim, ne diyecegimi bilemedim once... Sonra sozleri yuvarlayarak ve asiri heyecanla, 'Efendim, onun hakkinda sizin bildiklerinizi kimse bilmiyor. Onlari obur dunyaya goturmeye hakkiniz yok. O'nu butun yonleri ile bilmeliyiz. Halbuki siz onlari sakliyorsunuz' diyebildim. Bir iki dakika gectikten sonra, salonda bir bosluk oldu ve Latife Hanim yerinden dogrularak yuksek sesle 'Siz ne diyorsunuz, o, hala icimde alev alev yaniyor' dedi ve hickirmaya, hickira hickira gozyasi dokmeye basladi."
BIRBIRIMIZE SOZ VERDIK
Evet, Niyazi Banoglu, bir kez daha sasirmisti. Cankaya'nin ilk resmi evsahibesi ve hakkinda pek cok kez kitap yazdigi Gazi'nin esi Latife Hanim, karsisinda agliyordu, hem de derin hicraniyla... Aradan kisa bir sure gecti, Latife Hanim, gozyaslarini silmeye devam ediyordu. Ve daha sakin bir ses tonuyla.. "Bilmediginiz bir sey var galiba. Biz ayrilirken, musterek hayatimiza dair konusmayacagiz diye birbirimize soz vermistik Siz benden bunu nasil istersiniz?" dedi. Ama Banoglu'na "biraz daha oturun" diye izin verdi nedense.
"Konusabiliriz, pekala ama kesinlikle neden bosandigimiza dair tek kelime cevap vermem, bunu babam da sormadi, sorsaydi da cevap alamayacakti zaten!" Derken, bir yandan kahveler icilirken bir yandan da Banoglu'yla Latife Hanim arasinda yine gecmise dair bir sohbet basladi...
Ancak sahiden de Gazi'yle evliligine ya da bosanmasina iliskin tek kelime konusulmadan, sadece ve sadece "Kurtulus ve kurulus gunleri"ne iliskin kimi hatiralar anlatildi. Ve Banoglu, izin isteyip, ayrildi Kosk"ten. O kisacik gorusmeden... Geriye, her ikisini bir masada karsilikli otururken gosteren tek kare bir fotograf kaldi yadigar.
Genc subayin guzel iltifati
Latife Hanim'in erkek kardesi Omer Ussaki'nin torunu olan Dilek Bebe, 'Latife halasiyla gecirdigi yillar'a dair ilk kez aciklamalar yapiyor. "Ve simdi dusunuyorum da bu durum Latife halamin da cok hosuna giderdi" diyor. Ve halasiyla ilgili bir de hikaye anlatiyor "Halam, bir 10 Kasim gunu Beyoglu'nda dolasiyor. Bir gazeteci kosebasinda "Ataturk ve Latife Hanim'in anilari yaziyor" diye bagiriyormus. Gazetelerin ruzgardan ucmasini engellemek icin gazete balyasina konan tas halamin fotografinin ustune gelmis. Halam da gazeteciye, 'sen o kadinin suratina tas koymussun. Allah onun bahtina tas atmis zaten, sen niye tas koyuyorsun?' demis. Tam o an arkadan bir ses 'hanimefendi hazretleri, ne farkeder ki tas konsa da siz hep kalbimizde kalacaksiniz' demis. Halam bir donmus ki gencecik bir subay. Tanimis halami. Halam, tabi ki bu subayin iltifatindan cok mutlu olmus."
YARIN
Onlarinki buyuk bir ask hikayesiydi...
Nebil OZGENTURK
Haberleri gazete sayfasi goruntusunde okumak icin
SABAH e-Medya"ya
tiklayin
|
|
|
|
