|
|
EMRE AKÖZ
Köşk'te iftar yemeği olur mu?
Bir okurumuz soruyor "Sizin Özel-Kamusal-Mülki Alan ayrımınıza göre Cumhurbaşkanı iftar yemeği verebilir mi?"
Önce Ramazanın sadece İslam alemi için değil tüm dünya için kutlu ve hayırlı olması dileğiyle bu soruya cevap arayalım.
****
Ne diyoruz? "Cumhurbaşkanı, laik devletin temsilcisi ve başı olarak tüm dinlere, inançlara eşit uzaklıktadır."
O halde Cumhurbaşkanı, Köşk'te, devletin parasını harcayarak, diyelim ki başbakanın, bakanların ve muhalefet partisi liderlerinin filan katıldığı 'resmi' bir iftar yemeği veremez. Çünkü orada, o anda mülki alandadır.
Buna karşılık... Harcamaları kendi cebinden karşılayarak, örneğin bir lokantada yer ayırtma suretiyle, istediğini iftara davet edebilir. Orada Cumhurbaşkanı sade bir vatandaş konumundadır, kamusal alandadır. Ancak bu 'resmi' bir yemek olamaz. Eğer davetiye bastırırsa, adının başına 'Cumhurbaşkanı' sıfatını yazamaz.
****
Ancak...
Hemen her olayda olduğu gibi burada da bir 'ancak' durumu var. Şöyle...
"Cumhurbaşkanı dinlere ve inançlara eşit uzaklıktadır" dediğimizde... 'Uzaklık' kelimesi 'soğuk', 'sert', 'nahoş' bir ilişkiyi çağrıştırıyor.
Gelin bunu tersine çevirelim "Cumhurbaşkanı dinlere ve inançlara eşit yakınlıktadır."
O halde Cumhurbaşkanı, Köşk'te, devletin (yani halkın) parasını harcayarak 'resmi' bir iftar yemeği verebilir. Ama bir şartla Bu yemeğe her inançtan, her dinden lider kişiler katılmalıdır. Hatta... Sadece Hıristiyanlar, Museviler değil 'dinsiz', 'tanrıtanımaz' olduğunu açıklamış birisi de (mesela, eğer hayatta olsaydı, Aziz Nesin) bu yemekte olmalıdır. Böylece Cumhurbaşkanı toplumun tüm kesimlerini bir araya toplamış, farklı inançlara sahip olsalar dahi her tür insanın bu ülkede yeri olduğu mesajını vermiş olur.
****
Peki Cumhurbaşkanı Sezer böyle bir şey yapar mı? Sanmıyorum. Sezer 'incelikli' (yani ayrıntılara önem vererek) düşünme ve davranma çabasını genellikle 'birleştirmek' ve 'kaynaştırmak' için değil, maalesef, 'bölmek' ve 'ayrıştırmak' için gösterdi.
(Not Yukarıda yazdığımız iftar yemeği ilkeleri örneğin Başbakan için de geçerlidir.)
Hülya ile Ciwan
Cumartesi gecesi ekran başında zaplıyorum. Küt! Karşımda Ciwan Haco. Kürtçe şarkı okuyor. Allah Allah? Yahu burası hangi kanal? Meğer Hülya Avşar'ın şov programıymış...
Önce 'bir tuhaf' oldum.
Yıllarca Türkiye'ye gelmeyen, gelemeyen... Ancak geçenlerde Batman'daki bir konsere katılan... Haberlere bakılırsa 100 bin kişinin dinlediği Ciwan Haco gibi bir sanatçının Hülya Avşar Show'da ne işi vardı?
****
Sonra bir daha düşündüm. Ben burada nasıl bir temenni de bulunmuştum "Ciwan Haco ile Sezen Aksu aynı sahnede şarkı söylesin." Niye? Çünkü çatışmayı, kavgayı geride bırakıp normalleşmeye, barışmaya ihtiyacımız var. Sanat da bunun en güzel yollarından biri...
Ama Ciwan Haco ve Hülya Avşar benim hayalimin ötesine geçtiler. Avşar çağırmış... Haco da kabul etmiş... Avşar, 'Yanlış olur mu' diye düşünmemiş... Haco 'Benim böyle 'popüler' bir programda ne işim var' dememiş. İkisi ne helal olsun. Demek ki oluyormuş. Haco öcü değilmiş. TV ekranından dahi olsa kitlelerle buluşması, o güzel sesini herkesle paylaşması kimseye zarar vermiyormuş.
Mürteci Daum (!)
Duydunuz mu? Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum antrenman saatlerini iftar vaktine göre yeniden ayarlamış. Böylece oruç tutan futbolcularına kolaylık sağlamış.
Bu haberi okuduğumda gülmekten kırıldım. Niye mi? Hatırlayın Daum, Kapadokya'ya gitmişti. Gazeteciler, "Turistlere satılan şu feslerden birini giyin de, öyle fotoğraf çekelim" demişlerdi. Daum da, "Yahu bu ülkede fes çoktan kaldırmadı mı... Ben niye giyeceğim" demişti.
Bazıları bu sözün üzerine atlamış ve "Alman Daum, Atatürk'ün reformlarına bizden daha çok sahip çıkıyor" filan gibi 'derin' yorumlar yapmıştı. Biz de burada Daum'un davranışını açıklığa kavuşturmuştuk Fes giymemesindeki esas sebep özetle 'gülünç' olmaktan kaçmaydı.
Bakalım Daum'u neredeyse 'Kemalist' ilan edenler, hocanın antrenmanı iftar saatine göre ayarlama kararı için ne diyecekler? Mesela... "Meğer Daum takiye yapıyormuş, o aslında mürteciymiş" derler mi? Derler valla!
BAŞLATMAYIN SATRANCINIZA!
Fikirlerini 'somutlaştırmak' için satrançtan faydalanan acemilere gıcık olurum. Son örnek AKP'nin üyelerine dağıttığı 'Siyasette Yeni Ufuklar' adlı kitapçıktan. Şöyle denmiş "Mat olmamak için şahı koruman, hareket serbestisi kazanman için de veziri tutman gerekir. Bu sebeple piyonlar öne sürülür ve feda edilir." Gelmiş geçmiş en önemli oyunculardan Philidor "Piyonlar satrancın ruhudur" der; n'aber! Bazı durumlarda vezir feda edilir; n'aber! Şah gidince oyunu kaybedersin ama sonra yeni bir şahla, yeni bir oyuna başlarsın; n'aber!
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|