|
|
ÖMER LÜTFİ METE
YÖK'ün 'Çelik' zırhı
YÖK'ün Anıtkabir ziyareti, Atatürk'ün aziz hatırası adına yüzümü kızarttı.
Eylem su katılmamış bir "dini siyasete alet etme" örneğidir.
Sanki yüksek öğrenim kardinalleri, "Laikliğin Kabe"si yerine koydukları kutsal bir alanda "hac" yaptılar. Dillerindeki dua siyasi bir nutuktu
".... etnik bölücülüğe karşı dimdik ayaktayız!"
Dinler tarihinde bu kadar samimiyetsiz bir ayin yaşanmış değildir.
O arada inanç hatları karışıp "ezanı da biz koruyacağız" demeye kalkmaları ise Mehmet Akif'in nüktesini çağrıştırdı! Üstat merhum, dine sataşmakla ünlü bir çağdaşını abdest alırken görünce der ki
"Yahu sen kafirliğinde bile samimi değilmişsin!"
Sevgili Salih Memecan'ın dahiyane dalgacı siyasi karikatürlerindeki güncel tipleri birer Shakespeare kahramanı kadar ciddi kişilikler olarak algılayıp sahneleyen YÖK zirvesine ancak ağlanır.
Bir Türk olarak Atatürk'ün ruhuna "geçmiş olsun" diyorum.
Onlar artık mazur.
Peki ya Bakan Çelik?
YÖK karşıtı sayısız bilim adamının yüzde birine dahi güven vermeyen bir yasa tasarısı ile sağlamak istediği bu muydu? Yoksa o da, bugünün Alamut kalesini erişilmez göstermeye memur gizli bir YÖK'çü mü?
İlk düğme yanlış ilikteyse
Sayelerinde artık, geniş bir uzlaşma ile oluşturulacak düzenlemenin bile gerçekleşmesi zorlaşmıştır.
Çelik şimdi, YÖK yumruklarını hükümet adına yiyen kum torbasıdır. Dünkü toplantı için 45 dakika bekletilerek aşağılanmasında görüldüğü gibi.
Aslında bu noktaya gelişin sebebi YÖK'e karşı iradenin duru ve engin olmayışıdır. Hükümet, YÖK'ün siyasi ve ideolojik ilkelliğini en temel sorun saymak suretiyle ilk düğmeyi yanlış iliklemişti. Asıl facia, bilim hayatımızın tepesinde Hasan Sabbah gibi oturup bütün üniversiteleri tek kalıp içinde yönetmeye çalışma cinnetiydi. Üniversitelerin her birine Anayasa ve milli eğitimin temel ilkeleri çerçevesinde evrensel değerlerle uyumlu özgün bir kişilik geliştirme ve gelenek oluşturma imkanı tanımayan çağdışı bir merkezcilik..
Getirilen düzenleme bu yapıyı adeta onaylıyor, sadece Gürüz'lük yapacak merkezin adresini değiştiriyor.
O zaman özerk üniversiteye inanmış hangi bilim adamı seni destekler? Hem de kolayca dincilik suçlamasına muhatap kılınacak bir bakanla..
Düşmanların ortaklığı
Üstelik bakanınız başka bir sinsi ithama maruz olmaya mahkum.
O sinsi ithamın şifresi Gürüz'ün Anıtkabir'deki sözlerinde
"....etnik bölücülüğe karşı...."
Ne demek bu?
Bakan Çelik'in kökenindeki "Kürt boyutu" taktik bir malzeme olarak kullanılıyor ve kullanılacak.. YÖK hanedanı ile uzaktan veya yakından akraba olan herkes bakanın bu özelliğini istismar konusu yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler. Daha şimdiden pek etkin zevat, YÖK ile ilgili düzenleme isteğinin sadece dinci değil aynı zamanda "etnik bölücü" niyete de dayandığına inanmıştır.
Bu yayım; kuru bir tezvirat kampanyası gibi de durmuyor. Bürokraside yoğun bir "bölücü işgal tasarısı"nın yürütüldüğüne ilişkin söylemin somut pek çok örnekle desteklenmesi, kampanyayı iktidar partisinin sade mensupları arasında bile etkin kılıyor. Sonuçta sayın Çelik, YÖK'ün zırhı haline geliyor.
Bakan adeta "Yalvarıyorum inanın, asla dinci emellerimiz yok, sadece bilimsel açıdan daha verimli, daha çağdaş bir yüksek öğrenim düzeni kurmak istiyoruz" diye konuştukça daha zayıflıyor, YÖK imparatorluğu güçleniyor.
Bunu mu arzu ediyoruz?
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|