kapat
26.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

YAVUZ SEMERCİ


4 santral, 5 yılda, 4.1 milyar dolar kazandı

Yap-işlet-devret sistemiyle "Türkiye elektriksiz kalmasın" bahanesi/gerekçesi ile yapılan 4 doğalgaz santralinin durumu geçen haftanın en ilgi çeken tartışma konularından biriydi.

4 ay önce köşemde yayınladığım tabloyu (aşağıda) güncelleştirmenin faydalı olacağını düşündüm.

Bu köşeyi takip edenler bilir, daha önce dile getirmiştim.

Bu 4 santral kurulurken, atılan her adımın ve imzalanan her sözleşmenin hukuka uygun ve yasal zemin içinde yapıldığına eminim. Ama rakamlar, sözleşmelerin kamunun yararına olmadığını gösteriyor. Adım adım ilerleyelim.

4 santral yatırımcılarına kaça malolmuş?

Hazine ile mutabık kalınan yatırım miktarı, 1.6 milyar dolar. Hazine'nin sitesine girenler durumu görebilir.

Son beş yılda santraller devlete kaç liralık elektrik faturası kesmiş?

6.5 milyar dolar.

Santral sahipleri bu faturanın ne kadarını doğalgaz bedeli olarak BOTAŞ'a ödemiş?

2.4 milyar dolar?

Kasalarına yatırım, işletme ve kâr olarak ne kadar para akmış?

4.1 milyar dolar.

Tekrar edelim.

4.1 milyar dolar.

Bu faturadan, yatırım miktarını, birkaç yüz işçiye ödenen maaş ile yok farzedilebilecek işletme giderlerini düşün. Çıkan miktarın dünyadaki tüm yatırımcıların ağzını sulandırmaya yettiğine eminim.

Kurulan bu sistem, eğer durdurulmaz ise 2019 yılına kadar devam edecek. Elbette elektriğin kilovatsaati kademeli olarak düşecek ama Hazine kasasına verilen zarar hafiflemeyecek. Öyle olsa, Enerji Bakanlığı, bu 4 santrali toplam 1.4 milyar dolar tazminat ödeyerek geri almaya çalışmazdı.

Sizce, bu dört santralin sahipleri için "hırsız", "vurguncu", "hortumcu", "soyguncu" denebilir mi?

Bence denilemez. Çünkü her şey yasal. İşadamlarının devlete iş yaparken, temel dürtülerinin "memleket severlik" olmasını beklemek anlamsız olabilir. Bu nedenle memlekete "çivi çakmış" bu işadamlarının, muteber işadamı sıfatıyla iş yapmalarında bence bir mahsur yok. Ama, onlarla bu sözleşmeyi imzalamış bürokratlar ve bu projelerin siyasi destekcileri için farklı duygular taşıyorum.

En traji-komik olanını yeni duydum. Henüz doğrulatamadığımı belirterek aktarayım. Bu sözleşmeleri imzalayan bürokratların bazıları bir dönem ortalığı kasıp kavuran "Beyaz Enerji" operasyonunda bilirkişi olmuşlar. Jandarma tarafından gerçekleştirildiği için eleştirilen operasyon, hiç bu santrallere uğramamış. Bilirkişiler, iki rüşvet, tamamlanmamış bir rüzgar enerji santrali için yazdıkları rapor ile kamuoyunun takdirini kazanmıştı! Bizde bu haberler ile kamuoyunu günlerce meşgul etmiştik. Boşa vakit kaybettirmişiz...

OECD akıllı, peki biz!
Türkiye elektrik enerjisi üretiminde, kaynak dağılımı acısından da dünyaya kötü örnek oldu. Örneğin OECD ülkelerinde kömürün oranı yüzde 38.5, doğalgazın payı ise yüzde 11.4. Türkiye de ise doğalgazın payı yüzde 42. Hidroelektriğin payı yüzde 28.3, taşkömürü ve linyitin payı ise yüzde 22.

Türkiye'nin enerji politikalarının dizayn eden geçmiş hükümetlerin yarattığı bu tablo, ülkenin kaynakları boş dururken, enerji üretiminde dışa bağımlılığı artırdı.

2002 yılında toplam 129 milyar kilovat saat enerji üretildi. Henüz tam kapasite ile devreye girmeyen Ankara-Temelli'deki Belçika-Tractebel firmasına ait 800 MW gücündeki (6.5 milyar kilovatsaat yıllık) doğalgaz santrali ile İskendurun'da kurulu Alman Steag firmasına ait 1210 Mw gücündeki (9.8 milyarkilovatsaat/yıllık) ithal kömüre santral devreye girdiğinde tablo daha da sıkıntılı hale gelecek.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

sizinkiler
Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır