|
 |

AHMET HAKAN
Açık mektuplar
* KEMAL DERVİÅ'E: DSP'nin parçalanmasına büyük katkıda bulundunuz. Ülkeyi seçime götüren süreci baÅŸlattınız. YTP'nin doÄŸuÅŸuna zemin hazırladınız.. Herkes YTP'ye geçeceÄŸinizi beklerken tuttunuz CHP'ye geçtiniz. Åimdi de CHP'de Baykal'a gol atmak çabası içindesiniz.. Benim merak ettiÄŸim tek bir ÅŸey var Bütün bunlara raÄŸmen nasıl oluyor da, siyasetin dalaverelerinden ÅŸikayetçi olan Batılı bir politikacı imajı verebiliyorsunuz? Hatta hiç ihtirasınız yokmuÅŸ gibi yapabiliyorsunuz.. Bu iÅŸin sırrını bir açıklasanız diyorum..
* AYDIN DOÄAN'A: Basın toplantınızı başından sonuna kadar izledim. Hemen söyleyeyim Bırakın sıkılmayı çok keyif aldım. Hakkı Devrim Bey'in tabiriyle Ömrünüze bereket! İzlerken kendimi ekrandan alamadım. Bir tür 'günaha son çaÄŸrı' gibiydi. Hayır, hayır! Bu yanlış oldu, daha doÄŸru ifade ÅŸu Kendimizi dedikoduya kaptırıp gittiÄŸimizde aldığımız zevk gibi bir ÅŸeydi.. Gerçekten etkileyici bir çabaydı.. SaÄŸlam bir sinir sistemi gerektiriyordu.. Tamam, zaman zaman sinirlendiniz ama ne yalan söyleyeyim, yine de iyi dayandınız.. Sahibi olduÄŸunuz gazete ve televizyonların yöneticilerinin telkinine ne kadar açıksınız bilmiyorum.. Ama sizi vazgeçirmek için epey çaba sarf ettiklerinden eminim.. Ne dediniz onlara? "Ben halk diliyle konuÅŸuyorum, istediÄŸiniz soruyu sorun dedim. Halk bundan etkilenir" filan mı? Ya da şöyle mi düşündünüz "Ben sıramı savmış oldum, bundan sonrasını diÄŸer medya patronları düşünsün".. Sizin yaklaşımınız bu olabilir ama ben ÅŸu 'iletiÅŸim' denilen ÅŸeyden birazcık anlıyorsam, baÅŸtan sona hata yaptığınızı söyleyebilirim.. Altı gazete, iki televizyon, sayısız derginin sahibi olmanıza karşın 'iletiÅŸim' diye bir kavramın gereklerini yerine getirmekten bu kadar aciz olmanız nedeniyle sizin adınıza üzüldüm. "Ben nerede yanlış yaptım?" diye soracak olursanız, size sadece ÅŸunu söyleyebilirim VerdiÄŸiniz mesajlar, hakkınızda yeni tartışmaların baÅŸlaması dışında hiçbir ÅŸeye hizmet etmeyecek. Göreceksiniz.. İletiÅŸimin altın kuralını unutmayın Ne söylediÄŸiniz deÄŸil, nasıl yansıtıldığınız önemlidir.
* MİLLİ GAZETE'YE: O yaşına rağmen Bosna'ya kadar gitmesini, yağmurun altında saatlerce ıslanmasına karşın tören alanını terk etmemesini etkileyici buldum. Tamam, Erbakan gerçekten takdire şayan bir tutum izledi. Ama arkadaşlar, insaf edin, birinci sayfanızda Türkiye'den Bosna'ya giden Dışişleri Bakanı'yla birlikte dört bakandan tek bir sözcükle bile söz etmeyip sadece Erbakan'ı görmeniz, hani nasıl derler, insafa sığar mı?
* BEDRİ BAYKAM'A: Duydum ki genel başkan adayı olarak gittiğiniz CHP Kurultayı'nda size oturacak bir yer vermemişler.. Hadi diyelim ki ben sizin kadrinizi ve kıymetinizi, içine doğduğum kültürel çevrenin şartlanmışlığı içinde bilemiyorum.. Takunya, örümcek, çember filan gibi sözcüklerle ifade edilen bir koşullanmışlık hali beni kıskıvrak yakalamış da bundan kurtulamıyorum ve sizin 'şanlı mücadelenizi', bu topluma kazandırmak istediğiniz yüce idealleri anlayamıyorum. Benim durumum buysa, size kurultay salonunda bir koltuğu çok gören 'atadan-babadan' CHP'liler için ne diyeceğiz? Onlar neden sizi anlayamıyorlar? Neden sizin kıymetinizi bilmiyorlar? Nafile bir çaba olarak görebilirsiniz ama söz veriyorum elimden geleni yapacağım Lütfen aydınlatın beni..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|