|
 |
|
EMRE AKÖZ
Yeni moda: 'Yollarını ayırmak'
Dönem dönem bazı deyişler moda olur. Örneğin şimdilerde "yollarını ayırmak" deyimi sıkça kullanılıyor "Ahmet, X şirketi ile yollarını ayırdı" gibi... Ancak eskiyle kıyasladığımızda bu anlatımda bir tuhaflık var. Şöyle
"Yollarını ayırmak", iki 'eşit' ya da bazı açılardan 'denk' öznenin, işbirliğine son vermesini ifade eden bir deyimdir. Diyelim ki tüccar Hasan ile tüccar Mehmet bir firma kurarak güçlerini birleştirmişlerdir. Ama zamanla sorunlar çıkar. Bunun üzerine Hasan ile Mehmet işbirliğine son verir. Şirket feshedilir. Bu durumu anlatırken "Hasan ile Mehmet yollarını ayırdı" deriz.
Peki eğer, Ahmet, X firmasının yüzlerce çalışanından birisiyse... X firmasının yönetimi Ahmet'i işten çıkardıysa... Yine de "Ahmet, X şirketiyle yollarını ayırdı" der miyiz? Demeyiz! Çünkü bu cümle, olup bitenin ifadesi değildir.
Ne var ki son yıllarda tam da böyle deniyor!
Peki ne oldu da, sıradan bir çalışanın, diyelim ki işini kötü yaptığı için şirketle ilişkisinin kesilmesine "yolları ayrıldı" deyimi uygun görülmeye başlandı. Bu anlatım biçimini kimler, nerede kullanıyor?
****
Sanırım mekanizma şöyle işliyor...
Artık internette hemen her sektöre ilişkin 'dedikodu' siteleri var. Sektördeki olaylar buralarda yer alıyor. Bu siteler genellikle 'büyük sermayenin' yönetiminde değil; özerk veya yarı özerk. Ayrıca 'haberler' ciddi bir eleme, ayıklama, seçme, denetleme süzgecinden geçmiyor. Söz konusu siteler sektördeki firmaların alt ve orta kademelerinde çalışan, yükselmek için fırsat kollayan kişilerce hazırlanıyor.
Böyle olunca da, kimseye "yol verilmiyor", kimse "kapının önüne konmuyor", kimse "işten atılmıyor", kimsenin "arkasına tekme vurulmuyor"... Eğer birisi (Ahmet) işten çıkarılmışsa bunun adı, "Ahmet, X firması ile yollarını ayırdı" oluyor. Sanki tüccar Hasan ile tüccar Mehmet'in karşılıklı anlaşma ile işbirliğine son vermeleri gibi... Sanki iki eşit, iki denk aktör söz konusuymuş gibi... Çünkü siteyi hazırlayanlardan ya da katkıda bulunanlardan biri de Ahmet! Kalkıp kendisi hakkında "Şu, şu, şu hataları yaptığım için beni işten attılar" diyecek hali yok ya...
****
Soracaksınız "İyi güzel de, Arçelik Genel Müdürü Nedim Esgin'in istifa etmesini Sabah'ın ekomomi sayfalarında, 'Koç Holding ile yollarını ayırdı' başlığıyla okuduk... Buna ne dersin?"
İşte yukarıda 'denk' kelimesini kullanmamın sebebi tam da bu... Habere göre Esgin sıradan bir genel müdür değil. Çalışmalarıyla gruba 6 marka ve ünlü Robot Çelik'i kazandırmış. 'Katma değeri yüksek' bir yönetici olarak tanınıyor. Yani bir 'denklik'ten söz edebiliriz. Çünkü ortadaki sıradan bir yönetici değil.
O halde böyle bir üst düzey yöneticinin istifa etmesinin, "Nedim Esgin, Koç Holding ile yollarını ayırdı" biçiminde sunulması gayet normaldir, makuldur.
****
Peki ustabaşı Hüseyin'in veya muhasebe şefi Aydan'ın istifa etmesi ya da işine son verilmesi "yollarını ayırdı" diye sunulur mu Allah aşkına?
Benim gördüğüm şu Yeni bir kuşak, alternatif iletişim araçlarını kullanarak, kendine iş dünyasında yer edinmeye çalışıyor. İyi de yapıyor. Ancak bu kuşağın henüz hırsı yeteneğinden, fırsatçılığı ise çalışkanlığından fazla. Denklemin tersine dönmesini bekliyoruz.
Telefon fanatikliği
Uzun süredir itiraf.com'dan alıntı yapmıyoruz. İşte F.Bahçe fanatikliğiyle ilgili iki itiraf. Biraz nahoş ama ne yapalım
"Anadolu'da oturan bir arkadaşımın telefon numarası 2xx 19 07. Bir gün kendisine gelen bir telefonla, numarasının X ili Fenerbahçeliler Derneği'ne devredilmesi istenmiş. Telefonunu satmak istemeyen arkadaşıma zamanla baskılar çoğalmış. Konu hakaret, 'anti Fenerlilik' ve tehdit boyutuna kadar varmış. İş karakolluk olmuş. Devreye vali girmiş. İnanılmaz bir olay ama vali arkadaşla görüşüp numarayı derneğe devretmesini istemiş. Arkadaşım da işiyle ilgili bir problemi valinin çözmesi şartıyla vereceğini belirtmiş. Sonuçta da herkes mutlu sona ulaşmış." (itiraftar, Erkek, 37, İstanbul)
"Adalar'da tüm telefonlar aynı ilk üç numarayla başlar. Büyükada'dakilerin hepsi 382 xx xx'dir. Bizimki bir zamanlar 382 19 07 idi. Telefon sapığımız çok olurdu. Geçen gün koyu Fenerli bir arkadaşımla muhabbet esnasında ortaya çıktı. Yıllarca uğraştığım sapığım meğer oymuş. Numaranın 'şanslı' sahibini kıskandığı için sürekli arıyormuş." (NoOneButYou, Kadın, 19, İstanbul).
Ciwan Haco sahiden geliyor mu?
Hakkari'ye gitmiştik. Sohbet ediyoruz. Sesi güzel, türküler okuyan bir adam yakındı "Yahu ben o parçayı çok güzel söylerim. Ama benim hanım ve kız hiç ilgilenmez. Ciwan Haco söyledi mi... Hemen kulak kesilirler." Ciwan Haco'yu o da seviyordu ama bu ilgiyi kıskanıyordu da... Haberi Radikal'de okudum 'Birinci Batman-Hasankeyf Kültür ve Sanat Festivali' 12 Ekim Pazar günkü konserle son bulacakmış. Kapanış konserinde Arif Sağ ve ünlü Şilili grup Intiillimani sahneye çıkacakmış. Ve bir kişi daha Ciwan Haco! Uzun yıllardır yurt dışında yaşayan Kürt sanatçı Ciwan Haco'nun Türkiye'ye gelmesi tam bir yılan hikayesidir Geldi, geliyor, gelemiyor, gelecek... Hemen her yıl böyle bir rüzgar eser. Hatice Yaşar'ın haberine göre bu kez geliyormuş. Düzenleme komitesi ve albümlerini yayınlayan şirket yemin billah ediyormuş. Göreceğiz... Normalleşmeye, barışa, kaynaşmaya büyük katkısı olur Haco'nun gelmesi. Ama bizde bu tip fırsatlar hemen dinamitlenir. Ya gözaltına alırlar ya da sahneye çıkmasına engel olurlar. İnşallah böyle olmaz.
SORUN IRAK'TA DEĞİL BURADA ÇIKACAK
Meclis, Irak'a Türk askerinin gitmesi için hükümete yetki verdi. Önümüzde çok kritik günler var. İşin can alıcı noktası Mehmetçiğin orada karşılaşacağı tehlikeler değil; Türkiye'de neler olacağı... Çünkü bu kararla ABD'nin yanında olduğumuzu ilan ettik. Bazı güçler bundan hoşlanmayacaktır. Sağda solda bombalar patlamaya, nefret duygularını galeyana getiren eylemler yapılmaya başlarsa sakın şaşırmayın. Bilin ki birileri bu kararın faturasını bize, Irak'ta değil, burada ödetmeye çalışıyor. Dünya politikası böyle bir şey işte.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
