|
 |

5-0'da acıdılar
Lucescu'nun, "Top çevirin, abartmayın. 5'den fazla atmayın" sözlerine Aybaba hak verdi; "Beşiktaş harika oynadı. 3-0'dan sonra 10 gol yememek için sıkı defans yaptık!"
Tartışmanın odak noktası şu; Beşiktaş Teknik Direktörü Mircea Lucescu oyuncularına talimat veriyor; "Bu işi fazla abartıp fazla gol atmayın. Topu çevirin yeter. Zaten biz alacağımızı aldık..." Maç sonunda Menajer Sinan Engin'in bu gelinen noktayı; "Trabzonspor'a acıdık!..." şeklinde yorumlaması yeni bir tartışma başlattı;
1- Beşiktaş'ın rakibine acıyarak fazla gol atmaması bir etik kural mı?
2- Beşiktaş, rakibine acımayarak 10-0 gibi tarihi bir zafer elde etseydi bu daha anlamlı olmaz mıydı?
Elbette bunu tartışacağız.
Ama; Trabzonspor Antrenörü Samet Aybaba'nın sözleri ise çok anlamlı bir mesajdı; "Yarış eşit koşullarda değil. Ben Anadolu'dan toparladığım gencecik oyuncularla oynuyorum. Beşiktaş'ın yedekleri bile Trabzonspor'a gelse star olur. Maç dengesiz başladı. Bir anda 3-0 mağlup duruma düştük. Skoru korumak istedim. Yoksa enaz 10 gol yerdik..."
Bunları tartışırken şunu da tartışalım;
Trabzonspor Kaptanı Fatih Tekke'nin oyundan atılışı bakın nasıl oldu;
Antonio Zago topa hamle yapan, Fatih Tekke'yi faulle durdurdu. Bu yardımcı hakem Koray Gencerler'in gözünün önünde oldu. Fatih Tekke, yardımcı hakeme gidip "Görmedin mi" dedi, yanlış yaptı. Dahası; Allah belanı versin (Tekke, Allah cezanı versin dediğini söylüyor) dedi ve kırmızı kartı gördü.
Tartışılması gereken nokta şu;
1- Yardımcı hakem Gencerler gözünün önündeki bu pozisyonu görse ve Zago'nun aleyhine faul verse (Belki sarı kart çıkacak, Zago 4 sarıdan Elazığ'da oynamayacaktı) Fatih oyundan atılmayacaktı.
2- Bütün hakemlerin 3 büyük takımın oyuncularına gösterdigi hoşgörüyü Trabzonspor Kaptanı Fatih Tekke'ye de gösterseydi yine oyundan atılmayacaktı. (Böyle bir pozisyonda Galatasaray'lı Bülent Korkmaz atılır mı?...)
Haftanın tartışılan konuları şöyle;
* İmparator Fatih Terim, maç bitiminde sevgi gösterileri arasında tribünlere gidiyor. Ancak etrafını O'nu sevenler çevirmiş. İmparator, komiserin yanına gidiyor ve "Bir şey sorabilir miyim" diyor. Hadi sor cevabını alınca; Rahat yürüyemeyecek miyim diyor. (Aman Tanrım, aman. Sevgili Terim.. Memleketin Adana'da seni sevenler etrafında.. Sevgiden şikayet edilmez. )
* Fenerbahçe İkinci Başkanı Sayın Nihat Özdemir, "Başarının sırrı antrenör seçimindeymiş" dedi. Bu bir itiraftır. Sayın Aziz Yıldırım tek hata yaptı, büyük hata yaptı. Mustafa Denizli ve Daum hariç her antrenör seçiminin hata olduğu kanıtlandı. (Bu arada medya, Daum'a övgüler yağdırıyor. Peki; dün neredeydiniz!..)
* Gheorghe Hagi bir galibiyetle hayata döndü. (Konya antrenörü Hüsnü Özkara'nın "Hagi kulübede şov yaparken 4.hakem ne iş yapar" sözleri dikkate alınmalı.)
Haftanın değerlileri şöyle;
Takım: Beşiktaş (Trabzonspor'a futbol dersi verdiler)
Antrenör: Christoph Daum (Oyuna 55.dakikada müdahale etti ve maçı çevirdi.)
Futbolcu: Sabri Sarıoğlu (Galatasaray'ı sırtlayıp götürdü)
Hakem: Çetin Sarıgül (Bursa-Konya maçındaki yorumu mükemmeldi)
Gol: Serhat Akın (Fenerbahçe'yi kurtaran golünde estetik ve kalite vardı)
Asist: Sergen Yalçın (Harika 3 asist yaptı, Trabzon'u çökertti.)
Sergen'e maç başına değil dakika başına para verin
Sevgili Sergen Yalçın, benim eleştirilerime müthiş kızmış. Bana kızdığı için de Trabzonspor maçında harika oynamış. Oyunun 62.dakikasında oyundan alınıp çıkarken aynen şöyle demiş; "Pavyon muhabirliği yapan Kazım Kanat benim futbolumu gördü mü? Bu golleri alsın da!!!!!..."
Sevgili Sergen Yalçın;
Senin gittiğin ve sabahlara kadar eğlendiğin o Akademi 14 benim yaşam kültürüme uygun değil. Gitmedim, bilmem.
Sevgili Sergen Yalçın bir kez olsun beni dinle; Türk futboluna ve Beşiktaş'a ihanet ettiğin Trabzon maçında belgelendi.
Yürüyerek oynadın ama harika oynadın. (Ah!...Bir de dinlenmiş ve güçlü bir Sergen oynasa ne olur, neler olur...)
Sevgili Sergen Yalçın;
Keşke her maçta böyle oyna da, her iyi oyundan sonra bana küfret. Chelsea maçında oyna, ettiğin her küfüre razıyım.
Sevgili Sergen;
Seni senin iyiliğin için eleştirdim. Ama Menajerin Sinan Engin'in; "Sergen'in boynuna ip bağlayıp dolaştırmak lazım" dediğini unutma.
Sevgili Sergen; Oyundan 62.dakikada alınırken "Gücüm yok" diyorsun. Menajer Sinan da; "Gücün yoksa sana çalışma, özel hayatına dikkat etme mi dedik?" diyerek seninle kafa buluyor.
Sevgili Sergen dinle; Etrafın kalabalık ama yalnız adamsın. Şu an etrafındakilerin hepsi iyi gün dostu. Tekmeyi vurmak için düşmeni bekliyorlar. İşte benim uyarımın nedeni bu. (Şaka değil, gerçek...Bir gün gelecek, senin için yazı yazmayacağım. Ben yazmadığım için de sen kime kızıp iyi oynayacaksın ki!..)
Beşiktaş Başkanı Sayın Serdar Bilgili'ye önerim şu;
Sergen Yalçın'a maç başına para verme. Dakika başına para ver. Çünkü Sergen'de geriye sayım başladı. Bu kötü özel yaşamı ile asla 90 dakika oynayamaz.
Kazım KANAT
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|