kapat
13.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

NECATİ DOĞRU


Cinayetin adı!

Galiba ölüm, insanı birkaç yolla altına alıp mahvedebiliyor. Yaşarken bile yenilebiliyor insan. Ölenler gittiler, geride kalanlar "ölenler için" ne diyecek, ne düşünecek, hangi duyguyu besleyecekler?

Yemin ederim!

Şerefim üzerine söz veririm!

Bağır, bağır bağırıyorum!

İstanbul'da trafikten sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ayhan Pamuk, dün sabah erkenden gazeteye geldiğimde telefonun öbür ucundaydı ve bu sözlerle başladı konuşmasına "Ben polis müdürü olarak söylüyorum. Evet polisin içinde rüşvet alan vardır. Ahlaksız polis vardır. Ama bu öldürülen iki polis gerçekten temiz insanlardı. Görevleri içine hiçbir kirliliği katmamışlardı. Katmamaya özen göstermişlerdi. Bu rüşvet torbasını paylaşma cinayeti değildir. Lütfen bana inanın" diyordu.

Peki bu cinayet neydi?

Cinayetin adı olmalıydı.

Bu olaya en yakın görgü tanığı Polis Vakfı Otoparkı'nın kulübesindeki gece bekçisinin önce; "Para sayıp bölüşüyorlardı, aralarında anlaşmazlık çıktı, genç polis çekip onları vurdu" diye özetlenebilecek bir ifade verdikten sonra savcılıkta; "Kestikleri cezalarla topladıkları parayı makbuzlarla karşılaştırıyorlardı" diye ifade değiştirmesi, cinayetin adı üzerine "Karteziyen Kuşkular" düşürüyor.

Tüm bilgileri toplamak.

Kesin doğrulatmak.

Emin olunmayanları atmak.

Ve kararı doğru vermek.

Bu tür karteziyen kuşkulu yaklaşımı herhalde İstanbul'daki cinayet üzerine İçişleri Bakanlığı ile polisin üst yönetimi yapacaktır. Ben, kurşunlardan kaçarak otomobiller arasına saklanıp kurtulabilen üçüncü polis memuru Alphan Taşer ile de konuştum.

****

-O saatte, otoparkta toplandınız!

-Temiz bir yer, aydınlık.

-Karakolunuz yok mu?

-Biz gezici ekipleriz.

-Her sabah gelir misiniz bu otoparka?

-Geliriz, çay içeriz. Sohbet...

-Cinayet sabahı ne oldu?

-Kaza raporlarını yazdık.

-Tartışma olmadı mı?

-Hayır olmadı.

-İki ölü var!

-Evet ben de hala şoktayım. Aniden çekti, silahını ateşledi. Cinnet geçiriyordu sanırım, bilemem. Bunu doktorlar bilir. Çok kötüyüm."

(Kendini tutamıyor ağlıyor).

Otopark bekçisi önce "rüşveti paylaşıyorlardı" diyor, sonra "makbuzlar ile ceza parasını karşılaştırıyorlardı" diye ifade değiştiriyor, sağ kurtulan polis memuru; "kaza raporu yazıyorduk" diyor.

Cinayetin adı olmalı!

Rüşvet paylaşım cinayeti mi?

Cinnet cinayeti mi?

****

Elini kana bulayan genç polis de TV'lere yansıyan ifadesinde; "20 gün önce burada rüşvet toplandığını Emniyet İstihbaratı'na şikayet ettim, kimse üzerinde durmadı" diyor. Arkadaşlarını öldüren genç polis memuru yoksa gerçekten idealist biri mi? Dünkü yazım üzerine İnegöl Sağlık Meslek Lisesi'inden Ayşe Giray adlı arkadaşı bana faks gönderip, "Emre Şen (katil zanlısı polis) bu ülke sınırları içinde dürüstlüğü ve şerefi için yaşayan maalesef ender insanlardan biridir" diye yazmış.

Emre Şen, Polis Meslek Yüksek Okulu'na kabul edilmiş, her türlü sağlık muayenesinden geçirilmiş, iki yıl bu okulda polislik mesleğini öğreten dersler yanında insan hakları, polis meslek etiği gibi dersler de almış, sınavlara girmiş, başarmış. Davranışlarında bir tutarsızlık olmadığı için mezun olmuş biri... Bu genç aniden niçin cinnet geçirdi?

Bu cinayetin adı olmalı!

Mesajlarınız için: ndogru@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır