kapat
10.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

EMRE AKÖZ


Palavraya karnımız tok

Geçtiğimiz pazar günü Yapı Kredi Yayınları'nın İstiklal Caddesi'ndeki merkezindeydik. Çukurova Holding'in Medya Grubu Başkanı Tuncay Özkan ile Şevket Rado'dan hareketle köşe yazarlığının dününü ve bugününü konuştuk.

Niye Özkan? Çünkü Şevket Rado'nun (1913-1988), 'Sözün Gelişi' adıyla derlenen denemeleri 50 yıl kadar önce Akşam gazetesinde yayınlanmıştı. Niye ben? Çünkü önemli bir kitap olduğunu burada yazmıştım.

Önemliydi, çünkü bugün palavra sıkan nice köşe yazarına sıkı bir cevaptı. Ne diyor palavracılar "Eskiden hayati konuları ele alan, ciddi köşe yazarları vardı. Ya şimdi? Yok efendim açık göbek modasıymış, vay efendim sevgilisi terk etmiş... Böyle köşe yazarlığı olmaz!"

Yalan! Evet, kesinlikle yalan.

Bugün olduğu gibi geçmişte de 'gündelik hayat' üzerine yazanlar vardı. Örneğin Nazım Hikmet! Dolmuşlardan sigaraya, soğuk su içmenin zevkinden apartman isimlerine, gündelik hayatın bin bir konusu üzerine kalem oynatmıştı.

'Gündelik hayat' Batı'da sürüyle araştırma yapılan önemli bir konudur. 'Gündelik Hayatın Sosyolojisi' diye bir alt disiplin bulunur. Sosyologlar kamera ve teyp de kullanarak, alışveriş sırasındaki davranışımızdan, iş yerinde aşka, sayısız alanı inceler.

İşte Şevket Rado'nun o harika yazıları da buna benzer. Ele aldığı konulara bakın Üniversiteli kızların ipek çorapları... Pipo içen kadınlar... 'Güler yüzlü, sakin ruhlu kapıcı aranıyor' ilanları... 'Bekarlık' vergisi... Plajlar... Cenazeler... Genç kızların elini öpen yaşlılar... Fare biçiminde pastalar!..

Gerek Rado, gerek günümüzün 'gündelik hayat' yazarları bize bizi anlatıyor. Ekonomik anaforların, siyasi tezgahların içinde başı dönen insanları konu ediniyor. Tabii bunun iyisini yapan var, kötüsünü yapan var. Rado gibi yetenekler, aradan yarım asır geçmesine rağmen ilgiyle okunuyor. Dün bir şeyler karalamış olan yeteneksizin yazısı ertesi güne dahi kalmıyor.

Olay budur.

****

Lafı uzattık. Ama değinmeden geçemeyeceğim. Yalçın Pekşen dün şöyle yazdı "Konu mu yok! Örneğin tavla arkadaşlarınla bir gece önce yaptığın geyik muhabbeti ne güne duruyor. Ortaya 'Tavlada zar mı önemlidir, zeka mı' diye bir fikir (!) at. Nasıl olsa peşinden gelenler olacak. Onlara cevap ver, bir yazı daha çıksın, Onlar da sana cevap versinler, köşeler dolsun. Bir orman dolusu gazete kağıdı 'Hep yek mi, şeş beş mi?' uğruna heba olsun."

Arkadaşın yaptığı komikliğe bir bakın hele Neyi eleştiriyor? Tavlanın tartışılmasını... Peki kendi konusu ne? Tavla tartışması! Hemen soralım Madem bunlar süfli meseleler, ne diye gazetenin kağıdını heba ediyorsun?

Hani dinime küfreden Müslüman olsa Geçen gün trafikten bunalmış "İstanbul'da ulaşım balonla sağlansa ne iyi olur" diye yazıyordu. Tanıdık bir durum Sırıtanlar bulundukça, insan esprilerinin giderek buz kestiğini fark edemez.

Neyse... Tuncay Özkan'a bir haber uçuralım da gazetenin tozlu ciltlerini arşivden çıkarıp Pekşen'in masasına koydursun. Bugünkü Akşam yazarının o eski ustadan feyz almaya ihtiyacı var.

(Not Pekşen'in bir de hoşlanarak anlattığı Nadir Nadi anısı var ki... Evlere şenlik. Ona da yarın değiniriz.)

Haksızlık etmişsiniz Doğan Bey!
Doğan Hızlan hoş bir yazıyla bilimdeki uzmanlık ile genel kültür arasındaki ilişkiyi ele aldı. (Hürriyet, 9 Eylül). Yazısının başlığı "DNA'yı bulan adam Shakespeare'i bilmek zorunda mı?"

"DNA'yı bulan adam" derken Hızlan'ın kastettiği 1962'de Nobel kazanan Amerikalı bilim adamı James Watson. Ancak bu ibareyle haksızlık ettiği sürüyle insan var!

Bunların kimler olduğunu açıklamadan önce şunu belirteyim Aynı haksızlığı (ya da hatayı) hepimiz yapıyoruz. Sebebi Lafı uzatmamak, okuru sıkmamak, çarpıcı ifadelerle ilgiyi çekmek...

Şimdi gelelim Watson'a "DNA'yı bulan adam" diyerek Hızlan'ın haksızlık ettiği bilim adamlarına...

****

Canlıları oluşturan yapı taşlarını az çok biliyoruz Hücreler, kromozomlar, RNA, DNA, genler... DNA yani 'deoksiribonükleik asit'. Bu temel maddelerin canlılığı nasıl sağladıkları üzerinde uzun uzun durmadan konumuza geçelim

1) Nükleik asitler ve dolayısıyla DNA, Alman bilim adamı Friedrich Miescher tarafından 1869'da keşfedildi.

2) Bu alanda çok önemli katkısı olan bir başka kişi ise yaşamın devamlılığını proteinlerin değil DNA'nın sağladığını 1944'te ortaya koyan Kanadalı bilim adamı Oswald Avery.

3) Ve nihayet geliyoruz 'azizim' Watson'a... Bir kere tek başına değil bu bilim adamı. DNA molekülünün 'ikili sarmal' biçiminde olduğunu açıklayan ünlü makalenin altında sadece Watson'ın değil İngiliz bilim adamı 'geveze' Francis Crick'in de imzası var. Makale Nisan 1953'te Nature dergisinde yayımlandı. Zaten 1962 Nobel ödülünü bu alandaki keşifleri sebebiyle üç kişi paylaşıyor Watson, Crick ve Maurice Wilkins.

****

Kim bilir ben de kaç bilim adamına haksızlık ettim bunları yazarken. Ama sanırım mesele aydınlandı Crick ve Watson, DNA'yı 'bulan' değil, onun sarmal yapısını ve dolayısıyla bölünerek yeni hayatlar yaratma kapasitesini ortaya koyan kişiler.

Bu ukalalığı niye yaptım biliyor musunuz? Çünkü Watson, 'İkili Sarmal' adlı kitabında bu önemli keşfi gayet eğlenceli bir dille anlatır. Kitabı TÜBİTAK, 1993'te Türkçe'ye kazandırmıştı. Ben daha geçenlerde okudum (bol bol kızlardan söz ediyor!)

Hadi Watson'dan bir alıntıyla bitirelim "Gazeteler ve anneleri tarafından desteklenen yaygın görüşün tersine pek çok bilim adamının yalnızca bağnaz ve anlayışsız olmakla kalmayıp doğrudan doğruya aptal olduğunu kavramaksızın, başarılı bir bilim adamı olunamaz."

KEYİF EŞEKTE OLUR
Yerli yersiz kullanılan 'keyif' kelimesine taktım ya... Nereye baksam karşıma çıkıyor. 'Kitap-lık' dergisinin 'Edebiyat ve Keyif' dosyasında bakın Hulki Aktunç ne diyor "Eskilerin bir sözü var Keyif eşekte olur. Ne zaman? Merkepçik çalışmaktan eyer yorgunu düşer. Sırtında eyer yaraları oluşur, yaralarda kurtlar türer. Eşeği çayıra salarlar. Saksağan da çayıra salınmış eşeğin sırtına konup kurtları bir bir temizler. Büyük keyiftir eşek için, neşeyle dolaşır." Keyif eşekte olur; ha... Ne şahane lafmış o öyle!


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır