|
 |
|
ŞELALE KADAK
Parmağımızı değil, elimizi taşın altına koyduk! Ama değdi...
Aldığımız büyük riskti. Parmağımızı değil, elimizi taşın altına koyduk." 48 saat aralıksız süren Rock'n Coke festivalinin bir değerlendirmesini yapmasını istediğimde, Coca-Cola Genel Müdürü Ahmet Burak, yukarıdaki cümleyle durumu özetleyiverdi. Biz konuşurken, bir ara Burak'ın yanına dünyada pek çok dev festivale imzasını atan organizasyon şirketi Mojo'nun üst düzey yöneticilerinden Eric Van Veederdenburg yaklaştı.
Mojo: Biz bu işe talibiz
"İstanbul'da bu kadar iyi ve organize bir festival düzenlenebileceğini tahmin edememiştim. Önümüzdeki yıl biz bu işe talibiz" diyordu. Mojo önemli bir isimdi. Çünkü bu kadar kısa sürede, böylesine önemli grupları, Türkiye'de bir konser programına dahil etmek aslında deveye hendek atlatmak kadar güçtü. Ne de olsa, Irak Savaşı'ydı, istikrarsızlıktı derken gruplardan 'olur' olmak zordu. Mojo'nun danışmanlığı çok işe yaradı. Tabii organizasyona imzasını atan Pozitif'i unutmamak gerekir. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'yla güç birliği yapan Pozitif, bu işin altından ustalıkla kalkmayı başardı. 17 yıldır çalıştığı Coca-Cola Türkiye'de iki yıldır da genel müdürlük koltuğunda oturan Ahmet Burak'a "Ne de olsa siz küreselleşmeyi temsil eden bir şirketsiniz. O yüzden de sizin festivalinizin alternatifi hemen düzenlendi. Barışa Rock!" diyecek oluyorum, "Anlamıyorum ki bunu" diyor, "Biz yerelleşme tarafındayız olayın. Siz bize, 'neyiniz yerel değil' diye sormalısınız asıl. O zaman şunu söylerim. Bizim yüzde 40 sermayemiz yerel değil. Onun dışında herşeyimiz yerel. Çalışanlarımız Türk. Kutuyu yapan firma Türk. Camları üreten firma Türk. Kim biz Türk şirketiyiz diyorsa, biz onlardan daha çok Türk şirketiyiz." Ahmet Burak, her türlü çeşitliliğe evet dedikleri için, Barışa Rock festivali yapılacağını duydukları zaman, onlara yardımcı olmayı bile akıllarından geçirdiklerini anlatıyor
Cesaret edemediler!
"Yapmalarını istiyorduk. Bir ara yapamayacakları korkusu yaşadık. Hatta İKSV Genel Müdürü'nden de teyid edebilirsiniz, izin almalarına yardımcı olmayı dahi tartıştık. Bir ara ben gitmeyi bile düşündüm. Dediğim gibi, insanları bir araya getiren barışçıl ortamda birbirine sevgi aşılayan platformlardan bir tanesi bu. Bunu A kişisi ya da B kişisi ya da bir marka olarak yapmak ne fark eder ki...Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Müzik olaylarının hepsi bir sponsorla oluyor. Türkiye'de bunu 'Gelin yapalım' dedik, geldiler mi? Hayır. Cesaret edemediler. Bunun üzerine biz böyle bir festivale Türkiye'nin ihtiyacı var dedik ve yaptık..."
Her şey 640 bin kız çocuğu için
Ahmet Burak'la yaptığım sohbetten öğrendiklerim şöyle Coca-Cola içinde, ilk kez böyle bir festival düzenleniyor. Festival, daha önce hiçbir bölgedeki Coca Cola şirketinin cesaret edemediği türden bir organizasyon özelliğini taşıyor. Firma, iki şeye özellikle inanıyor. Futbol ve müzik. Bundan böyle, Rock'n Coke festivalleri sürekli hale gelecek. Bölgede, mesela İsrail ve Yunanistan'da son bir yıldır böyle müzik festivalleri yapılıyormuş. Bu da Türkiye'nin önemini bir kat daha artırmış.
Sosyal sorumluluk gerçeğinden yola çıkan şirket, UNICEF'in 'Haydi Kızlar Okula' kampanyasına da bu festivalde 350 milyar lira katkıda bulundu. Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de bu yıl 640 bin kız çocuğunun okula gitmesi gerekiyor. UNICEF, Milli Eğitim Bakanlığı'yla ortaklaşa sürdürdüğü bu kampanyayla, olabildiğince çok kız çoçuklarının okula gönderilmesine aracılık etmeye çalışıyor.
Rock'n Coke'da bu mesaj geniş kitlelere ulaştırılmaya çalışıldı. Herşey bir yana, dilerim konser alanına gelen 40 bin kişi, Haydi Kızlar Okula kampanyasından etkilenir ve bir çocuğun yıl boyu kullanacağı kırtasiye masrafları için yeterli olan 10 milyon liralık bağışlarla kız çoçuklarının okullu olmasına yardımcı olur.
Ahmet Burak'ın dediği gibi, 'O kız çocukları, yarının anneleri olacak. Ne kadar eğitimli olurlarsa, o kadar güzel çocuk eğitirler."
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
