|
 |
|
UMUR TALU
'Psikolojik harekat şarttır'... Gazetecilik de!
11 yıl kadar önce, Milliyet'te Fikret Bila'nın araştırmasıyla bir "gizli hesaplar" meselesini manşet yapmıştık.
Yurtdışında görevli subaylara ödemelerde, Sayıştay bünyesinde de tespit edilen usulsüzlüğe dairdi. Belgeliydi.
Lakin, Genelkurmay açıklama yaptı ve şablonlaşmış ifadeyle, "Ne maksatla yapıldığı anlaşılamayan haberler"den söz etti.
Olayla, belgelerle ilgili hiçbir şey yer almıyor, geçiştiriliyor, ısrarla şu ima ediliyordu
"Bu konularda nasıl olur da haber yapılır. Yapılıyorsa, maksatlıdır."
Cevaben bir yazı yazmış, "Haber doğru olduğu sürece, gazeteciliğin sorgulama, araştırma, iletme sorumluluğundan, halkın bilgi ve haber alma hakkının gereğini yerine getirmesinden kimsenin muaf olamayacağını" söylemiştim.
****
"Maksat" şablonu değişmedi; makam ve görev gibi devir teslim ediliyor.
Biz gazetecilerin ise "muafiyet" üstüne kararlılığı pek olmadı. Buna titizlenen sırıtıyor, o yüzden de hep "maksat" aranıyor.
İki türlü
Ya "Ne maksatla yapıldığı anlaşılamamıştır" oluyor, ki gazeteciliğin gazetecilerin olağan "maksadı" olduğu anlaşılamıyor...
Ya da zaten "maksatlı, maksadını aşmış" bulunuyor, ki aynı kapıya çıkıyor, gazetecilik maksadı kafi görülmüyor.
Son örnek, Radikal'in yayınladığı "MGK'daki gizli yönetmelik" vesilesiyle aramızda.
Haberler, 1984'te Özal devrinde kabul edilen yönetmeliğin öngördüğü "psikolojik harekat" üstünde duruyor, öte yandan, halkın bilmediği "gizli" bir yönetmeliğin yaptırım kabiliyetinin, demokrasi ve hukuk devletiyle ne derece bağdaştığı da sorgulanıyordu.
Buna MGK Genel Sekreterliği tarafından cevap verildi. İki hafta sonra.
Açıklama özünde, "Psikolojik harekatın devletler için ve 20 yıldır terör tehdidi altındaki Türkiye'de gerekliliğini, hükümetlerin de yönetmeliğin uygulanmasından sorumlu ve haberdar olduğunu" belirtiyor, özellikle "Bazı siyasi cinayetlerin birer psikolojik harekat olup olmadığının sorgulanması"nı "düşünülmesi veya ima edilmesi bile tüyler ürpertici, sessiz kalınamayacak bir iftira ve basın etiğini altüst eden bir aymazlık" diye niteliyordu.
Açıklama "maksat" şablonuyla bitse de, öfkeli biçimde, "Bu kişilerin bu cesareti nereden aldıklarını anlamak da mümkün değildir" diye ekliyordu.
****
Gizli yönetmeliklerin, psikolojik harekatların demokrasiye, hukuk devletine uygunluğu elbette tartışmalıdır.
O yetkilerle neler yapılabildiği, en üstten alt kademelere doğru yayılırken kimin nasıl yorumladığı ve "görev aşkı"nı nerelere kadar yaydığı da.
Fakat, bu derin ve gerilimli meselenin "basit" bir yanı var ki, burada o da "çok zor".
Devlet birimleri "gizli, derin, örtülü" faaliyetleri gerekli görebilir.
Siyasi sorumluluğu da, bilseler de, pek farkında olmasalar da hükümetlere aittir.
Ancak, demokraside; partilerin, parlamentonun, savcıların, ama ille de gazetecilerin bunları didikleme, sorgulama, doğru bilgi ve belgelerle kamuyla paylaşma sorumluluğu, hakkı ve özgürlüğü vardır.
Aslında "siyasi kararlar"dan oluşması gereken devlet politikası ve icraatını aynen kabul etmekle, aynı gizliliğe uymakla, o otoriteye boyun eğmekle mükellef değildir hiç biri.
****
Birileri, tarihinin yeni bir gizli, örtülü operasyon hummasına tutulmuş "demokratik ABD"yi örnek gösterebilir; doğru. Ama ağır medyadaki kekemeliğe rağmen, bunu "gazetecilik maksatlı" didikleyip teşhir eden gazeteciler de çok.
Gerilimin tek kaynağı elbette "maksat" arayan ve "cesarete bak" diyen askerler değil.
Siyasetçiler zaten üç maymun.
Fakat, medyada gazetecilik sorumluluğunu idrakten uzak öyleleri var ki, onların "psikolojik harekat" neferliği, mesleğini hakkıyla yapmak isteyenleri adeta satıyor.
Radikal o "cesaret"i gösterirken, "Derin devlet"e övgü düzen medya grubu amiri gibi.
Mesajlarınız için:
utalu@turk.net
Fax : 0212 280 05 51
Tel: 0 537 660 71 21
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
