|
|
REFİK DURBAŞ
Ormanın azizliği...
Maya hükümdarları, İS 400 dolaylarında tanrılarla bağlantılarını simgelemek ve saltanatlarını meşrulaştırmak için "Piedras Negras" kentinde piramitler ve meydanlar yaptırıyorlar. Nüfus beş bine çıkıyor. Dört yüz yıl sonra da saldırganlar, zamanın hükümdarını ele geçirince saray, birçok insanı barındıracak biçimde bölünecek ve çok geçmeden de halk kenti terk edecektir.
Arkeolog ve hiyeroglif uzmanı Stephen Houston, "National Geographic" dergisinde yer alan yazısında, "Piedras Negras"ın, bir başka deyişle, klasik Maya kültürünün İS 800'de kuraklık ya da aşırı nüfus dolayısıyla değil, sarayın ortadan kalkması ve halkın idari hiyerarşiye yönelik inancının zayıflaması sonucunda çöktüğünü belirtiyor. (Bu konuda internette "nationalgeograpfic.com.tr/ngm/0308" adresinden daha fazla bilgi edinebilir.)
****
Mayalar, Amerikan uygarlıklarının en gösterişli ve uzun ömürlüsü olarak biliniyor. Meksika'nın güney ovaları ile Guatemala ve Honduras'ta büyük bir uygarlık kurmuşlar, ki sırları hala araştırılmakta...
Brian M.Fagan ise, Oğlak Yayınları arasında çıkan "Eski Dünya'nın Yetmiş Büyük Gizemi" başlıklı çalışmasında Stephen Houston'un düşüncelerini paylaşmakla birlikte Maya uygarlığının çöküşüne farklı bir açıdan bakmakta...
Fagan da Mayalar'ın kendilerini manevi dünya ile iletişim kuran araçlar olarak "Dünya Ağaçları" diye niteleyen büyük hanedanlar tarafından yönetildiğinin altını çiziyor ve çöküşlerini bu krallık türünün çevre koşulları göze alındığında sürdürülemez bir tarımsal ekonomiye dayanmış olmasına bağlıyor.
İS 800 yılına gelindiğinde nüfus fazlasıyla çoğalmış ve aç çiftçilerin gidebilecekleri boş arazi kalmamıştır. Ayrıca Maya ülkesi, drenajı zayıf ve pek az sürekli akarsuyu olan kireçtaşından büyük bir kıta sahanlığıdır. Sıcak ve rutubetli ovalarda yağmurlar düzensizdir.
Şimdi buraya dikkat edelim
"Eski çağlardan bu yana var olan sık ormanlar kesilerek tarım arazisi açılmıştır. Toprak verimsiz olduğu için de ormanlar yakılarak tarım yapılabilmektedir."
Ve toprağın verimini kaybettiği, yani tufanı andıran yağmurların "ağaçları yok edilmiş" arazinin üst tabakasını alıp götürdüğü bir dönemde çiftçiler, bir de hükümdarlarının giderek artan ürün talepleriyle karşı karşıya kalınca, büyük bir kuraklık döngüsü içine giriyorlar...
Ardından da kaçınılmaz yıkım geliyor.
"Maya" gibi bir büyük uygarlığın çöküşünde kendilerini "Dünya Ağaçları" olarak gören yönetenlerin yanında "orman"ların yok edilerek verimsiz tarım arazilerine dönüştürülmelerinin payı daha çok değil mi?
Tarih, ibret alınacak ders yanında yol da gösteriyor.
Peki, biz ne yaptık ormanlarımızın için?
Cevabını SABAH Gazetesi okuru Mehmet Aytar veriyor
"70 milyonun hakkını gaspedip orman ve hazine arazilerini işgal edenler zaten hukuka saygısız hırsızlar olup bu yasa çıktı diye niye bedelini ödesinler ki? Nasıl olsa belediyeler bir şekilde her türlü hizmeti ayaklarına kadar götürüyorlar. Üstelik elektrik ve su da bedava...."
Ormandan çalan, kendisinin geleceğinden, ülkesinin yarınından da çalmış olmuyor mu?
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|